Kadına Şiddet Suçu ve Cezası

Kadına Şiddet Suçu ve Cezası

Kadına Şiddet Suçu ve Cezası başlıklı içeriğimiz; kadınların gerek ev içinde gerek kamusal alanda maruz kaldığı şiddet karşısında başvurabileceği temel hukuki düzenlemelere ve yasal haklara mercek tutmaktadır. İçeriğimizde şiddetin her türlüsüne, tek taraflı ısrarlı takibe, yıldırma ve kadın ticaretine maruz kalınması halinde yararlanılabilecek hukuk yolları ve dikkat edilmesi gereken hususlar incelenmiştir.

Şiddete maruz kalan kadınların başvurabileceği hukuki yolların ve bu başvurularda dikkat edilmesi gereken asli hususların incelendiği “Kadına Şiddet Suçu ve Cezası” başlıklı içeriğimize geçmeden önce özellikle belirtmememiz gerekir ki, şiddet karşısında nasıl bir hukuk yolu izlenmesi gerektiği ve sürecin takibimde en sağlıklı yaklaşım, aile hukukunda ve ceza hukukunda deneyimli bir avukattan yardım alınmasıdır.

İçindekiler

Kadına Yönelik Şiddet Nedir?

Şiddete karşı hukuk dairesinde kalmak suretiyle etkin ve dinamik bir mücadele vermenin ilk şartı, maruz kalınan olayın şiddet olduğunun fark edilmesidir. Fakat her zaman, karşı karşıya kalınan eylem veya durumun şiddet olduğu fark edilmeyebilir. Bu bakımdan, şiddete maruz kalınıp kalınmadığının anlaşılabilmesi için şiddetin ne olduğunu açıklamak gerekir.

Kadına Yönelik Şiddet

Kadına yönelik şiddetten kasıt; kadın üzerinde fiziksel, cinsel, ekonomik veya psikolojik zarar oluşması sonucunu doğuran yahut acı veren veya vermesi muhtemel olan her türlü edimdir. Bu çerçevede belirtmekte gerekir ki, kadının zarara uğratılmakla tehdit edilmesi, belirli işleri yapmaya ya da yapmamaya zorlanması, bir yere kapatılması da şiddettir.

Önemli! İçeriğimizi detaylandırmadan önce özellikle belirtmek ve altını çizmek gerekir ki, kadına yönelik şiddetin söz konusu olması halinde vakit kaybetmeden, ivedilikle ilgili adli ve resmi mercilere müracaat edilmeli; aile ve boşanma hukukunda deneyimli, yetkin, uzman ve başarılı bir avukattan yardım almanın en sağlıklı yaklaşım olacağı dikkatlerden kaçmamalıdır.

Ev İçi Şiddet

Ev içi şiddet, kadına yönelen şiddetin özel bir görünüş biçimidir. Kadına yönelik şiddetin dışarıda değil de evde gerçekleşmesi halinde “ev içi şiddet” söze konu olur. Ortak konutta beraber bir yaşam sürülmese dahi aile bireylerinden, geçmiş yahut şu anki eşten, sevgiliden, partner kişiden kadına yönelik şiddet (psikolojik, fiziksel, ekonomik, cinsel vs.) “ev içi şiddet” çerçevesinde değerlendirilir.

Kadına Yönelik Şiddet Karşısında Kadınların Hakları Nelerdir?

Kadına yönelik şiddeti önlemek ve şiddeti uygulayan, uygulanmasında rol alan kimseleri cezalandırmak için hükme bağlanmış çeşitli hukuksal düzenlemeler mevcuttur. Bu başlık altında; kadına yönelik şiddet karşısında hüküm altına alınan yasal düzenlemelerden, ayrı ayrı başlıklar halinde bahsedeceğiz. Dikkatle okunmasını tavsiye etmekteyiz.

Kadına Karşı Şiddetle Mücadelede Temel Yasal Düzenlemeler

Şiddete karşı başvurulabilecek yasal yollar ve hukuki imkanlar, nasıl bir şiddetle maruz kalındığına, yani şiddetin türüne ve ne yapılmak istendiğine göre farklılık gösterir. Fakat her türlü koşulda ilk olarak 6284 sayılı yürürlükteki Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun hükümleridir. Anılan Kanun sayesinde şiddetten korunmak amacıyla yararlanılabilecek çok çeşitli imkanlar söz konusudur.

Kadının yaralanması, hakarete, tehdide, tacize, tecavüze maruz kalması halinde 5237 sayılı yürürlükteki Türk Ceza Kanunu düzenlemelerine başvurulacaktır. Zira bahse konu eylemler ceza hukuku bakımından ayrıca suç teşkil ettiği için bu hususa ayrı bir başlık ayrılmış olup, içeriğimizin devamında Türk Ceza Kanunu bakımından kadına yönelik şiddetin sonuçlarına değinilmiştir.

Kadın, boşanmak veya evlenmek için veya çocukların velayeti, miras gibi konularda baskı ile karşı karşıyaysa 4721 sayılı yürürlükteki Türk Medeni Kanunu düzenlemelerinden faydalanabilir. Anılan Kanun düzenlemelerine özellikle ekonomik bakımdan şiddete maruz kalınması yahut şiddet dolayısıyla boşanmak durumunda kalınması halinde daha da önem kazanır.

Psikolojik Şiddet Karşısında Kadınların Yasal Hakları

Psikolojik veya duygusal şiddet her ne kadar önemsiz görülse de mağdurun ruh dünyasında ağır ve hatta kalıcı zararlara neden olabilir. Genellikle şiddet, ilk önce psikolojik şiddet olarak kendini gösterir. Psikolojik şiddete karşı önleyici ve kalıcı bir çözüm bulunmadığı takdirde ekonomik ve fiziksel şiddet gibi şiddetin diğer türleri de gözlenmeye başlar. Dolayısıyla, psikolojik şiddete karşı yasal haklardan faydalanmak çok önemlidir.

Psikolojik şiddet karşısında ihmalkâr davranmak, gelecekte yaşanması muhtemel fiziksel şiddete zemin hazırlar. Bu bakımdan düşünüldüğünde, psikolojik şiddetin ivedilikle önlenmesi ve tekrar tezahür etmemesi adına psikolojik şiddete kalıcı bir çözümle yaklaşmak son derece önemlidir. Peki, maruz kalınan tavır ve davranışların psikolojik şiddet olup olmadığı nasıl tespit edilir? Başlıca psikolojik şiddet örnekleri şunlardır:

  • Gerek yalnızken gerekse bir başkasının yanında bulunurken hakarete, küfre, aşağılanmaya veya küçümsenmeye maruz kalmak,
  • Talep edilenin yapılmaması karşısında zarar görüleceği yönünde tehdit almak,
  • Şantaja maruz bırakılmak,
  • Başka kadınlarla kıyaslanmak,
  • Giyim kuşam bakımından sınırlandırılmak; nereye gidileceği ve kimlerle görüşüleceği konusunda baskı altına alınmak,
  • Kıskançlığın öne sürülmesi suretiyle daima kontrol altında tutulmak,
  • Yalnızlaştırılmaya maruz kalmak,
  • Kişisel gelişimin engellenmesi,
  • Karşı karşıya kalınan şiddetin sorumlusu tutulmak,
  • Bir başka erkekle iletişim kurulduğunda şiddetli bir öfkeyle karşı karşıya kalmak, sadakatsizlikle suçlanmak,
  • Evden çıkmanın yasaklanması, kilit altına alınmak,
  • Aile konutunun seçilmesinde fikir hakkı tanınmaması, muhatabın ailesiyle yaşamaya zorlanmak,
  • Çocukların yetiştirilmesinde, eğitiminde ve gelişiminde eşit söz hakkına sahip olmamak.

Medeni Kanun ve 6284 Sayılı Kanun’un Tanıdığı Haklar

Psikolojik şiddet ile karşı karşıya kalınması halinde öncelikle, 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun çerçevesinde Aile Mahkemesine yazılı bir dilekçe ile başvurmak suretiyle, şiddet uygulayan kimsenin psikolojik şiddet uygulamayı sona erdirmesi, çeşitli araçlarla psikolojik şiddete devam etmemesi, varsa silahını teslim etmesi gibi hukuki olanakların sağlanması talep edilebilir.

Anılan Kanun kapsamında yararlanılabilecek haklardan ve hukuki olanaklardan çocukların faydalanması da mümkündür. Psikolojik şiddet mağduru bu hakları ve hukuki olanakları kendisi ile çocukları için de talep edebilir. Acil bir durumun söz konusu olması halinde direkt Aile Mahkemesine veya Savcılığa gidilmesi mümkün değilse en yakın polis ya da jandarma karakoluna da başvurulabilir.

Psikolojik şiddet mağduru, yine aynı Kanun çerçevesinde yaşadığı şehrin Valilik ya da Kaymakamlığına müracaat etmek yahut Şiddet Önleme ve İzleme Merkezlerine ya da Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüklerine başvurmak suretiyle rehberlik ve danışmanlık hizmeti, geçici süreli maddi destek, varsa çocukların korunması ve yetiştirilmesi için geçici kreş hizmeti talebinde bulunabilir.

Psikolojik şiddetin çok çeşitli görünümleri vardır. Örneğin evlilik sonrasında erkeğin ailesiyle birlikte yaşanmaya zorlanması da kadın için bir tür psikolojik şiddettir. Ortak konutun seçilmesi sürecinde söz hakkı tanınmaması da başka bir örnektir. Bu ve benzer durumlar karşısında dilekçe ile Aile Mahkemesine başvurmak ve anlaşmazlığın giderilmesini istemek mümkündür.

Kadınların psikolojik şiddet görmesine neden olan vakalardan bir diğeri ise kıskançlık hali ve sadakatsizlik iddiasıdır. Erkeğin karısını kıskanması veya sadakatsiz olduğunu iddia etmesi suretiyle psikolojik şiddet uygulamasına uygulamada sıkça karşılaşılır. Taraflar arasında aldatma söz konusu olsa dahi aldatılan taraf yalnızca boşanma davası açabilir ve tazminat talebinde bulunabilir; psikolojik şiddet uygulayamaz.

Ceza Kanunu’na Bakımından Kadına Yönelik Psikolojik Şiddet

Kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma, tehdit, şantaj, özel hayatın gizliliğini ihlal gibi eylemler de psikolojik şiddet kapsamında değerlendirilir. Fakat bu eylemlerin, psikolojik şiddet olmalarının yanı sıra bir de 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’na göre suç teşkil etme özellikleri vardır. Bu nedenle, anılan suçlarla karşı karşıya kalındığı takdirde;

  • En yakın polis ya da jandarma karakoluna,
  • Adliye binalarında hizmet veren Cumhuriyet Savcılıklarına,

Yazılı bir dilekçeyle başvurmak suretiyle şikâyette bulunulabilir; bahse konu suçları işleyen kişi ya da kişilerin cezalandırılması talep edilebilir. Söze konu suçların belirli bir kısmı için 6 aylık şikâyet süresi öngörülmüştür. Bu nedenle 6 aylık şikâyet süresi zarfında ilgili mercilere başvurarak şikayet hakkının kullanılması gerekir. Şimdi bahse konu suçların Kanun’da nasıl düzenlendiklerini inceleyelim:

Hakaret Suçu (TCK md.125)

“Madde 125- (1) Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden (…)46 veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir.

(2) Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur.

(3) Hakaret suçunun;

a) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı,

b) Dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı,

c) Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle, İşlenmesi halinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz.

(4) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/15 md.) Hakaretin alenen işlenmesi halinde ceza altıda biri oranında artırılır.

(5) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/15 md.) Kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi hâlinde suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılır. Ancak, bu durumda zincirleme suça ilişkin madde hükümleri uygulanır.”

Hakaret yalnızca yüze karşı değil; telefon, e – posta, mektup, SMS ve sosyal medya uygulamaları aracılığı ile yazılı yahut görüntülü olarak da işlenebilir bir suç tipidir. Hakaret suçunun basit hali için altı aylık şikâyet süresi öngörülmüştür. Dolayısıyla altı aylık şikâyet süresi zarfında Cumhuriyet Savcılıklarına başvurup suç duyurusunda bulunmak gerekir.

Tehdit Suçu (TCK md.106)

“Madde 106- (1) Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (Ek cümle:12/5/2022-7406/6 md.) Bu suçun kadına karşı işlenmesi hâlinde cezanın alt sınırı dokuz aydan az olamaz. Malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehditte ise, mağdurun şikâyeti üzerine, altı aya kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.

(2) Tehdidin;

a) Silahla,

b) Kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle, imzasız mektupla veya özel işaretlerle,

c) Birden fazla kişi tarafından birlikte,

d) Var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak, İşlenmesi halinde, fail hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

(3) Tehdit amacıyla kasten öldürme, kasten yaralama veya malvarlığına zarar verme suçunun işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ceza verilir.”

Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçu (TCK md.109)

“Madde 109- (1) Bir kimseyi hukuka aykırı olarak bir yere gitmek veya bir yerde kalmak hürriyetinden yoksun bırakan kişiye, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.

(2) Kişi, fiili işlemek için veya işlediği sırada cebir, tehdit veya hile kullanırsa, iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

(3) Bu suçun;

a) Silahla,

b) Birden fazla kişi tarafından birlikte,

c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,

d) Kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,

e) Üstsoy, altsoy veya eşe ya da boşandığı eşe karşı,42

f) Çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı, İşlenmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza bir kat artırılır.

(4) Bu suçun mağdurun ekonomik bakımdan önemli bir kaybına neden olması halinde, ayrıca bin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.

(5) Suçun cinsel amaçla işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek cezalar yarı oranında artırılır.

(6) Bu suçun işlenmesi amacıyla veya sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.”

Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçu (TCK md.116)

“Madde 116- (1) Bir kimsenin konutuna, konutunun eklentilerine rızasına aykırı olarak giren veya rıza ile girdikten sonra buradan çıkmayan kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) (Değişik: 31/3/2005 – 5328/8 md.) Birinci fıkra kapsamına giren fiillerin, açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi mutat olan yerler dışında kalan işyerleri ve eklentileri hakkında işlenmesi hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine altı aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.

(3) (Değişik: 31/3/2005 – 5328/8 md.) Evlilik birliğinde aile bireylerinden ya da konutun veya işyerinin birden fazla kişi tarafından ortak kullanılması durumunda, bu kişilerden birinin rızası varsa, yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz. Ancak bunun için rıza açıklamasının meşru bir amaca yönelik olması gerekir.

(4) Fiilin, cebir veya tehdit kullanılmak suretiyle ya da gece vakti işlenmesi halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.”

Söz konusu suçlar için düzenlenen cezalar her bir somut olayın özellikleri ve koşulları gibi çeşitli faktörlere göre değişiklik gösterebilir. Dolayısıyla kadına yönelik şiddetin net ve tek bir cezasından bahsedilemez. Ayrıca özellikle vurgulamak gerekir ki bu suçların işlenmesi halinde deneyimli bir ceza hukuku avukatından yardım almak son derece sağlıklı bir yaklaşım olacaktır.

Fiziksel Şiddet Karşısında Kadınların Yasal Hakları

Fiziksel şiddet; insan vücuduna yönelik her türden saldırıyı içeren, direkt temas ederek veya bir araç, eşya, hayvan yahut fiziksel güç üstünlüğünün kullanılması ile ürküten, tehdit eden bir vücut dili, yüksek ses tonu ve tahakküm eder nitelikli jest ve mimiklerle sergilenen bilumum hal, tavır, tutum ve davranıştır. Uygulamada en sık karşılaşılan fiziksel şiddet örnekleri şunlardır:

  • Tokat atmak, itip kakmak, yumruk atmak, tartaklamak, hırpalamak, tartaklamak, boğaz sıkmak, sert bir cisim fırlatmak,
  • Sağlık hizmetlerinden faydalanılmasına mâni olmak suretiyle vücuda zarar vermek,
  • Sağlık için elverişsiz şartlarda yaşam sürmeye mecbur bırakmak,
  • İntihara zorlamak,
  • Kasten öldürmek,
  • Gebelikte bebeğin düşmesine sebebiyet vermek,
  • Sıkıştırmak, bir yere kilitlemek, tehlikeli bir alanda tek bırakmak, korkulan şeyle yalnız tek başına kalmaya zorlamak.

Medeni Kanun ve 6284 Sayılı Kanun’un Tanıdığı Haklar

Fiziksel şiddet mağdurunun yararlanabileceği önleyici tedbirlerin birçoğu 6284 sayılı Kanun’da düzenleme alanı bulmuştur. Bahse konu Kanun çerçevesinde sunulan haklardan ve hukuksal olanaklardan istifade edilebilmesi için dilekçe ile Aile Mahkemesine başvurmak gerekir. Fiziksel şiddet sebebiyle Aile Mahkemesine başvurulması halinde, şiddet gösteren kişinin;

  • Şiddete son vermesi,
  • Evden uzaklaştırılması,
  • Eve, iş yerine veya okula yaklaşmaması,
  • Varsa silahını karakola teslim etmesi,

Gibi çeşitli önleyici tedbirler alınmasına karar verilir. Bu kararla birlikte şiddetin yaşanmaması yahut tekrar edilmemesi amaçlanır. Hakkında 6284 sayılı Kanun kapsamında önleyici tedbir kararına hükmedilen kişi, hakkında hükmedilen tedbir kararına riayet etmek durumundadır. Aksi takdirde, uyması gereken tedbirlere uymayan kişinin hapsedilebilmesi söz konusu olur.

Fiziksel şiddetle karşı karşıya kalınması halinde Aile Mahkemesine başvurmak ve somut olayın dinamiklerine uygun olacak şekilde çeşitli koruyucu önlemleri talep etmek mümkündür. Acil bir durum söz konusuysa ve Aile Mahkemelerine yahut Cumhuriyet Savcılıklarına başvurmak mümkün değilse en yakın polis veya jandarma karakoluna müracaat ederek 6284 sayılı Kanun kapsamında tedbir talebinde bulunulabilir.

Ceza Kanunu Bakımından Kadına Yönelik Fiziksel Şiddet

Kadına yönelik fiziksel şiddet söz konusu olduğunda 5237 sayılı yürürlükteki Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenmiş belirli suçlar sebebiyle ayrı bir cezai sonuç doğacaktır. Fiziksel şiddet karşısında benimsenebilecek en doğru yaklaşım, en yakın polis veya jandarma karakoluna başvurmak ya da Adliye binalarında görev yapan Cumhuriyet Savcılıklarına dilekçe ile müracaat etmektir.

Fiziksel şiddeti oluşturan eylemlerin çeşitli suçlara karşılık geldiğini belirtmiştik. Bu suçlar hakkında Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunulacak olması halinde, şikâyete tabi olanlar için altı aylık şikayet süresi bulunduğunu unutmamak gerekir. Şimdi, özellikle uygulamada sıkça karşılaşılan fiziksel şiddet türlerine ve öngörülen cezalara değinelim:

Kasten Öldürme Suçu (TCK md.81, 82)

“Madde 81- (1) Bir insanı kasten öldüren kişi, müebbet hapis cezası ile cezalandırılır.

Nitelikli haller

Madde 82- (1) Kasten öldürme suçunun;

a) Tasarlayarak,

b) Canavarca hisle veya eziyet çektirerek,

c) Yangın, su baskını, tahrip, batırma veya bombalama ya da nükleer, biyolojik veya kimyasal silah kullanmak suretiyle,

d) Üstsoy veya altsoydan birine ya da eş, boşandığı eş veya kardeşe karşı,26

e) Çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan

f) (Değişik:12/5/2022-7406/2 md.) Kadına karşı,

g) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,

h) Bir suçu gizlemek, delillerini ortadan kaldırmak veya işlenmesini kolaylaştırmak ya da yakalanmamak amacıyla,

i) (Ek:29/6/2005 – 5377/9 md.)Bir suçu işleyememekten dolayı duyduğu infialle,

j) Kan gütme saikiyle,28

k) Töre saikiyle,(27)

İşlenmesi halinde, kişi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır.”

Kasten Yaralama Suçu (TCK md.86)

“Madde 86- (1) Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) (Ek fıkra: 31/3/2005 – 5328/4 md.) Kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine, dört aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur. (Ek cümle:12/5/2022-7406/3 md.) Suçun kadına karşı işlenmesi hâlinde cezanın alt sınırı altı aydan az olamaz.

(3) Kasten yaralama suçunun;

a) Üstsoya, altsoya, eşe, boşandığı eşe veya kardeşe karşı,32

b) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,

c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,

d) Kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,

e) Silahla,

f) (Ek:14/4/2020-7242/11 md.) Canavarca hisle,

İşlenmesi halinde, şikâyet aranmaksızın, verilecek ceza yarı oranında, (f) bendi bakımından ise bir kat artırılır.”

Eziyet Suçu (TCK md.96)

“Madde 96- (1) Bir kimsenin eziyet çekmesine yol açacak davranışları gerçekleştiren kişi hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. (Ek cümle:12/5/2022- 7406/5 md.) Suçun kadına karşı işlenmesi hâlinde cezanın alt sınırı iki yıl altı aydan az olamaz.

(2) Yukarıdaki fıkra kapsamına giren fiillerin;

a) Çocuğa, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye ya da gebe kadına karşı,

b) Üstsoy veya altsoya, babalık veya analığa ya da eşe veya boşandığı eşe karşı,38 İşlenmesi halinde, kişi hakkında üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.””

Cinsel Şiddet Karşısında Kadınların Yasal Hakları

Tanıdığı veya tanımadığı bir kimse tarafından, cinsel içerikli eylemlere rızası dışında maruz kalan kadınlar da yine söz konusu şiddetin önlenmesi ve şiddeti uygulayan kişilerin cezalandırılması için çeşitli yasal hak ve olanaklara sahiptir. Maruz kalınan tavır, davranış ve eylemlerin cinsel şiddet kapsamında olup olmadığını tespit edebilmek adına cinsel şiddete çeşitli örnekler vermek gerekirse:

  • Kadının rıza göstermediği cinsel eylemlerde bulunmak; istenmeyen yerde, zamanda ve biçimde cinsel ilişkiye mecbur bırakmak,
  • Tecavüz etmek,
  • Cinsellik içeren şakalar, teklifler ve benzerleriyle, yani sözle taciz etmek,
  • Teşhircilik yapmak,
  • Pornografik ögeler barındıran görsel veya video içerikleri izlemeye zorlamak,
  • Cinsellik içeren görsellerle taciz etmek,
  • Kadın bedeni ve cinselliği üzerine tahkir edici ifadeler kullanmak,
  • Fiziksel yollarla taciz etmek,
  • Uyuşturucu veya uyarıcı madde, alkol ya da ilaç kullandırmak suretiyle cinsel ilişkiye zorlamak,
  • Kadın cinsel organına zarar vermek,
  • Cinsel özellikler bakımından başka kadınlarla kıyaslamak,
  • Çocuk doğurmaya veya kürtaja mecbur bırakmak, zorlamak,
  • Fuhşa zorlamak,
  • On – line veya dijital ortamlar üzerinden cinsel ögeler barındıran fotoğraf, ses, video veya mesaj göndermek,
  • Söz veya elle sarkıntılık yapmak,
  • Rıza dışı öpmek, dokunmak, okşamak vb. cinsel temasta bulunmak,
  • Erken yaşta evliliğe zorlamak,
  • Zorla evlendirmek.

Medeni Kanun ve 6284 Sayılı Kanun’un Tanıdığı Haklar

Cinsel şiddete maruz kalan kadın, tıpkı diğer şiddet türlerinde olduğu gibi 6284 sayılı Kanun çerçevesinde Aile Mahkemesine başvurmak suretiyle cinsel şiddet uygulayan kişinin şiddete son vermesini sağlayabilir. Bunun yanı sıra, somut vakıanın özellikleri, koşulları ve dinamikleri gözetilerek farklı tedbirlere hükmedilebilir. Bu çerçevede, cinsel şiddet uygulayan kişinin;

  • Şiddete son vermesi,
  • Evden uzaklaştırılması,
  • Eve, okula, iş yerine yaklaşmaması,
  • Telefonlar yahut sair iletişim araçları yardımıyla rahatsız etmemesi ve benzer önleyici tedbir kararlarına hükmedilmesi talebinde bulunulabilir.

6284 sayılı Kanun kapsamında valilik ya da kaymakamlığa veya ŞÖNİM/KOZA olarak adlandırılan merkezlere başvurmak suretiyle hukuki, mesleki, psikolojik ve sosyal açılardan rehberlik ve danışmanlık hizmeti, geçici süreli ekonomik yardım, varsa çocukların korunması ve geçici süreli kreş hizmeti verilmesi talebinde bulunulabilir.

Kadınların zorla evlendirilmesi veya erken yaşta evliliğe mecbur bırakılması da cinsel şiddete örnek teşkil eder. Türk Medeni Kanunu hükümleri gereği yasak ve hukuki bakımdan geçerliliği olmayan bu tür evlendirmeleri gerçekleştiren kişiler hakkında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenmiş ilgili suçlar sebebiyle cezaya hükmedilir.

Altsoy ile üstsoy; kardeşler arası, amca, dayı, hala ve teyze ile yeğenler arası evlilik kurulması da TMK ilgili düzenlemeleri gereği yasaktır. Kadının zorla evlendirilmesi ise evlilik için iptal gerekçesidir. Bu tür bir evlilikten haberdar olan herkesin Cumhuriyet Savcılığına şikâyet veya ihbar başvurusuyla müracaat etmesi mümkündür. Savcılık re ‘sen harekete geçerek bahse konu olay hakkında soruşturma başlatacaktır.

Zorla evlilik, Türk Medeni Kanunu’nun ilgili düzenlemeleri gereği yasaklanmıştır. 18 yaşına tamamlamış, Mahkeme tarafından vesayet altına alınmamış kişiler, bir başkasının rızası yahut onayı olmaksızın hür ve kendi iradeleriyle evlenebilir. 18 yaşını doldurmamış ve fakat 17 yaşını doldurmuş kişilerse ana ve babalarının rızasını almaları halinde evlilik birliği kurabilir.

Kanun koyucu, istisna teşkil eden bazı hallerde – ki bu haller eser miktardadır – olağanüstü koşullar mevcutsa 16 yaşını doldurmuş çocukların da rızaları dahilinde ve hâkimin onay vermesi kaydıyla evlilik kurabileceklerini düzenleme altına alınmıştır. Şayet zor bırakılarak evlenmek durumunda kalındıysa yine Aile Mahkemesine başvurmak suretiyle bu evliliğin hukuken iptali talep edilebilir.

Ceza Kanunu Bakımından Kadına Yönelik Cinsel Şiddet

Kadının rıza göstermediği, istememesine karşın maruz kaldığı bilumum cinsel eylem Türk Ceza Kanunu bakımından suç teşkil eder. Bu tür bir durumlar karşı karşıya kalındığı takdirde en yakın polis veya jandarma karakoluna; tedavi olmak amacıyla hastaneye gidilmişse hastane polisine ya da Adliye yapılarında görev yapan Cumhuriyet Savcılıklarına başvurmak suretiyle suç hakkında şikâyette bulunulabilir.

Cinsel Taciz Suçu (TCK md.105)

“Bir kimseyi cinsel amaçlı olarak taciz eden kişi hakkında, mağdurun şikâyeti üzerine, üç aydan iki yıla kadar hapis cezasına veya adlî para cezasına fiilin çocuğa karşı işlenmesi hâlinde altı aydan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.”

Cinsel Saldırı Suçu (TCK md.102)

“Cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığını ihlâl eden kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel davranışın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.”

Cinsel İstismar Suçu (TCK md.103)

“Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, sekiz yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel istismarın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.”

Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Suçu (TCK md.104)

“Cebir, tehdit ve hile olmaksızın, onbeş yaşını bitirmiş olan çocukla cinsel ilişkide bulunan kişi, şikâyet üzerine, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”

Zorla Genital Muayene Suçu (TCK md.287)

“Yetkili hakim ve savcı kararı olmaksızın, kişiyi genital muayeneye gönderen veya bu muayeneyi yapan fail hakkında üç aydan bir yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.”

Çocuk Düşürtme Suçu (TCK md.99)

“Rızası olmaksızın bir kadının çocuğunu düşürten kişi, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”

Çocuk Düşürme Suçu (TCK md.100)

“Gebelik süresi on haftadan fazla olan kadının çocuğunu isteyerek düşürmesi halinde, bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.”

Ekonomik Şiddet Karşısında Kadınların Yasal Hakları

Kadının hayatını idame edebilmesi için ihtiyaç duyduğu ekonomik imkanlardan yoksun bırakılması; mali kaynakların ve paranın kadın üzerinde tehdit, yaptırım ve kontrol aracı olarak sistematik ve istikrarlı bir biçimde kullanılması halinde ekonomik şiddet söze konu olur. Ekonomik şiddetin uygulamada yaygın görünüş biçimlerinden bazıları şunlardır:

  • İstemediği halde kadını bir işte zorla çalıştırmak, hak ettiği kazancına el koymak,
  • Kadının çalışmasına mani olmak, izin vermemek,
  • Para vermemek, az para vermek ve fakat çok şey beklemek, kısıtlı para vermek,
  • Kadının şahsi mallarına ve parasına el koymak,
  • Aileye ilişkin ekonomik hususlarda kadına bilgi vermemek, bu hususlarda alınan kararlarda fikrine danışmamak,
  • Kadının iş gezileri, toplantılar, kurslar gibi programlara katılmasına engel olarak iş hayatına olumsuz etkide bulunmak,
  • Kadının çalıştığı iş yerine tartışma, kavga veya olay çıkarmak suretiyle işten atılmasına sebebiyet vermek,
  • Borç alması, kredi çekmesi veya kefil olması yönünde baskılamak, zorlamak,
  • Ortak edinilmiş mallara zarar vermek,
  • Aile konutuna ilişkin kararlarda tek başına hareket etmek, kadını yok saymak,
  • Kadına miras payını almaması veya akrabasına devretmesi yönünde baskı yapmak.

Medeni Kanun ve 6284 Sayılı Kanun’un Tanıdığı Haklar

Ekonomik şiddetle karşı karşıya kalınması halinde, 4721 sayılı yürürlükteki Türk Medeni Kanunu ve 6284 sayılı yürürlükteki Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun düzenlemeleri gereği tanınan hukuki olanaklardan ve haklardan yararlanmak mümkündür. Ekonomik şiddete maruz kalan kadın, 6284 sayılı Kanun çerçevesinde;

  • İş veya meslek tercihinde ve bunların icrası hususunda baskıda bulunan yahut mani olan eşe karşı Aile Mahkemesinden önleyici ve koruyucu tedbir talebine hükmedilmesi talep edilebilir.
  • Ailesine karşı ekonomik yükümlülüklerini yerine getirmeyen, evin geçimi için yeterli katkıyı göstermeyen eşe karşı koruyucu ve önleyici tedbirlerin yanı sıra yine anılan Kanun kapsamında nafaka talebi de ileri sürülebilir.
  • İvedilik gerektiren bir durum söz konusu ve Mahkemeye gitme durumu mevcut değilse en yakın polis veya jandarma karakoluna gidilebilir ve söze konu Kanun kapsamında önleyici ve koruyucu tedbirlere hükmedilmesi istenebilir.
  • Ekonomik şiddete maruz kalan kadın, ikamet ettiği il Valiliği yahut Kaymakamlığına ya da ŞÖNİM/KOZA merkezlerine başvurmak suretiyle mesleki, sosyal, hukuki ve psikolojik açılardan danışmanlık ve rehberlik hizmeti isteyebilir. Ayrıca geçici maddi yardım ve geçici kreş hizmeti de talep edilebilir.

Ceza Kanunu Bakımından Kadına Yönelik Ekonomik Şiddet

Miras payını almaması amacıyla kadına yönelik baskı, hakaret veya tehditte bulunulması halinde Türk Ceza Kanunu ilgili düzenlemeleri gereği cezai sorumluluk söze konu olur. Hakaret, tehdit, cebir veya bir başka suç sebebiyle yetkili mercie müracaat etmek suretiyle şikayet veya ihbarda bulunulabilir. Özellikle belirtmemiz gerekir ki şikayet süresine dikkat etmek son derece önemlidir.

Sıkça Sorulan Sorular

Kadına Karşı Şiddet Nedir?

Kadında fiziksel, cinsel, ekonomik veya psikolojik zarar oluşmasına neden olan veya acı veren ya da vermesi muhtemel olan her türlü davranış, kadına karşı şiddet kapsamında değerlendirilir.

Kadına Yönelik Şiddetin Cezası Nedir?

Kadına yönelik şiddetin tek bir cezası yoktur. Örneğin kadının yaralanmasına sebep olunması halinde yaralama suçu sebebiyle; hakaret edilmesi halinde hakaret suçu sebebiyle cezaya hükmolunacaktır.

Kadına Karşı Şiddet Türleri Nelerdir?

Şiddetten yalnızca fiziksel şiddet anlaşılmamalıdır; fiziksel şiddetin yanı sıra cinsel, ekonomik veya psikolojik şiddet de söz konusu olabilir.

İletişim