Taksirle Ölüme Neden Olma Suçu ve Cezası

Taksirle Ölüme Neden Olma Suçu ve Cezası

Taksirle ölüme neden olma suçunda başkasının yaşam hakkı korunur. Taksir olarak tanımlanan durum TCK 22. Madde kapsamında “dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı hareket etme sebebi ile suçun yasal tanımında belirtilen sonucu öngörülmeyerek gerçekleşmesidir”. Toplum içinde yaşayan bireylerin başkasının can ve mal güvenliğine zarar vermemesi gerekir.

Taksirli sorumluluk özensizlik ve tedbirsizlikten kaynaklanır. Tedbir alma görevi ihmal edildiğinde taksir sonucu doğar. Türk Ceza Kanunu 85. Madde uyarınca taksirle bir kişinin ölümüne neden olmak suçtur. Bu durumda faile 2-6 yıl aralığında hapis cezası verilir. Fiilin sonucunda birden fazla kişinin ölmesi ise verilecek cezada artışa yol açar. Bu durumda 2-15 yıl aralığında hapis cezası uygulanır. TCK m.85:

(1) Taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişi, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Fiil, birden fazla insanın ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmuş ise, kişi iki yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Taksirle Ölüme Neden Olma Suçu

Taksirle ölüme sebep olma suçunda mağdur insandır. Suçla korunan hukuki değer insan yaşamı olurken suç oluştuğunda insanın hayatta olması gerekir. Cenin ana rahminden çıktığı ve canlı bir varlık haline dönüştüğünde suçun mağduru olabileceğinden bebekler açısından mağdurun doğmuş olması koşulu aranır.

Mağdur bebek olduğunda, doğmuş olması ve sağ olması koşulu birlikte aranır. Serbest hareketli suçlar arasında yer alan taksirle ölüme neden olma suçu her tür hareketle işlenebilmektedir. Taksirle yapılacak hareket insanın ölümüne sebep olduğunda suç işlenmiş kabul edilir.

Taksirle Ölüme Neden Olma Suçu Örnekleri

Taksirle ölüme neden olma suçu örnekleri arasında genellikle doktor hatalarına bağlı ölümler ve yaralanmalar ilk akla gelenler arasındadır. Taksirle ölüme neden olma suçunda istenmeyen ve sonucu öngörülememesine rağmen tedbir kurallarına uyulmadan gerçekleştirilen fiiller söz konusudur.

Bilinçli taksir ya da bilinçsiz taksir arasında da verilen cezalar yönünden farklılıklar bulunur. Kişi yaptığı eylemin sonucunda başka bir kişinin ölebileceği ihtimalini biliyor ve eyleminin buna neden olabileceğini görmesine rağmen fiili işlemeye devam ediyorsa bilinçli taksir oluşur.

Bir eğlence sırasında havaya ateş edilmesi ve bunun sonucunda birinin ölmesi bilinçli taksirdir. Failin trafikte kurallara uygun olarak gittiği sırada aniden önüne çıkan birine çarpması ve sonucunda ölüme sebep olması ise bilinçsiz taksire örnektir.

Taksirle ölüme neden olma suçu uygulamada oldukça farklı şekillerde tezahür etmektedir. Her bir somut olayın kendi içinde değerlendirilmesi ve buna göre hukuki yol haritası belirlenmesi icap eder. Bu nedenle de uzman bir ceza avukatından hukuksal destek almak faydalı sonuçlar verir.

Taksirle Ölüme Neden Olma Suçunda Maddi ve Manevi Tazminat Davası

Taksirle ölüme neden olma suçu işlendiğinde fail aleyhinde maddi ve manevi tazminat davası açılabilir. İş kazası nedeni ile kaynaklanan tesirli ölümlerde iş sahibine, doktor hatasından kaynaklanan ölümlerde; doktora, trafik kazaları sonucunda oluşan taksirli ölümlerde ise sürücüye, araç sahibine ya da işletene karşı maddi ve manevi tazminat davası açılabilmektedir.

Mağdur yakınları tazminat davasını açabilen taraf olurken anne, baba, eş ve çocuklar gibi yakınlar bu davayı açabilir. Taksirle öldürme dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı hareket edilmek sureti ile kusurlu bir davranış sonucunda oluşmuş olmalıdır.

Hayata karşı suçlar Türk Ceza Kanunu madde 85 uyarınca düzenlenir. Taksirli ölüme neden olma suçu da hayata karşı suçlar başlığında yer almaktadır. Failin bilerek ve isteyerek fiili gerçekleştirmesi, taksirli değil kasten adam öldürme suçunun konusudur.

Trafik Kazasıyla Taksirle Ölüme Neden Olma Suçu

Trafik kazalarını meydana getiren fiiller taksirle işlenir. Trafik kazası yapan failin dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranışları sebebi ile bu kazaların oluştuğu görülmektedir. Trafik kazası genel taksirle meydana gelebileceği gibi bilinçli taksirle de gerçekleşebilir. Bilinçli taksir ya da genel taksir için verilecek cezalar ise farklıdır.

Trafik kazasına bağlı olarak oluşan ölümlerde failin kusur oranlarının öğrenilmesi gerekir. Asli kusur ya da tali kusur kapsamında failin kusurunun anlaşılması zorunludur. Failin kusur oranını bilirkişi raporları belirler. Bilirkişi raporlarına itiraz hakkı taraflara tanınır. Ayrıca dava temyiz aşamasında iken veya Yargıtay incelemesinde iken de bilirkişi raporlarının denetlenebilir özelliği vardır.

Kişi trafik kazası sırasında önemli kural ihlali yapmış ise asli kusurlu olarak kabul edilir. Daha az kural ihlali yapan ve kazaya sebebiyet veren kişi ise tali kusurludur. Tali kusurlu fail suçun alt sınırı dikkate alınarak cezalandırılırken asli kusurlu fail için bu durum geçerli değildir. Tali kusurlu failin cezası suçun alt sınırından daha fazla olmak üzere belirlenir.

Trafik kazası sebebi ile ölüme sebep olunduğu takdirde bilirkişi raporları aracın durumu hakkında teknik inceleme yapılması için de gerekli olur. Yargılama yapılırken olay yeri keşfi, olay tanıklarının ifadeleri, mobese kameralarının incelenmesi gibi çeşitli süreçler ele alınır.

Taksirle Ölüme Neden Olma Suçu ve İş Kazası

Taksirle ölüme neden olma suçu iş kazası sebebi ile de işlenebilmektedir. İş yerinde ve işin yürütümü aşamasında işçinin uğrayacağı kaza iş kazası olarak tanımlanır. İş Kanunu kapsamında işyerinde gerçekleşecek olan her tür kaza iş kazası olarak kabul edilir. İşin yürütümü sırasında işçinin iş yerinde olmaması durumunda başka bir yerde geçirdiği kaza da iş kazası olarak sayılır.

İşçi, iş kazasına bağlı olarak ölmüş ise savcılık makamı olayı re ’sen soruşturur. İş güvenliği ve işçi sağlığının ihmali neticesinde oluşan bir durum söz konusu olduğunda ve suç şüphesi delillerle desteklendiğinde savcılık makamı kamu davasını açar. İş kazaları sebebi ile soruşturma ve kovuşturma yapmaya re ‘sen yetkisi olan savcılık iş güvenliği uzmanlarından oluşan bilirkişiden rapor ister. İnceleme yaparken de raporlara göre hareket eder.

Doktor Hatasıyla Taksirle Ölüme Neden Olma

Tıbbi Malpraktis olarak da bilinen doktor hatalarında hasta tıbbi müdahale sırasında öldüğünde inceleme yapılır. Dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı hareket etme, mesleki bilgi yoksunluğu, acemilik gibi durumlar söz konusu olduğunda yanlış uygulamalar yapılabilir.

Doktor, özel hukuk kapsamında her türlü hatasından sorumlu olan kişidir. Doktor hatası sebebi ile hastanın ölmesi durumunda taksirle ölüme sebep olma suçu nedeni ile doktor yargılanır. Bu süreçte ise Adli Tıp Kurumu’ndan bilimsel bir rapor alınarak inceleme yapılır. Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin bahis konusu suça dair vermiş olduğu 06.10.2020 tarihli kararı şu şekildedir:

Dairemizce verilen 20/06/2019 gün ve 2019/784-2019/7569 sayılı karara…12. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından direnilmesi üzerine, direnme hükmünün incelenmesi için Dairemize gönderilmekle; dosya yeniden incelenerek gereği düşünüldü:

23/03/2010 tarihinde … Hastanesinde prematüre olarak normal spontan doğan, … adlı bebeğin solunum sıkıntısı nedeniyle yenidoğan yoğun bakım bölümüne çocuk doktoru sanık … … tarafından yatırıldığı, gerekli tedavisini düzenleyerek 24/03/2010 akşamı nöbetçi doktora hastayı devir ettiği, saat 04:00 sıralarında bebeğin oksijen düzeyinin azaldığı, 06:30’da hastanın genel durumunun kötüleştiği ve saat 07:15’te öldüğü olayda; mahkemece 11.07.2014 tarihli mahkumiyet kararının sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 14.02.2017 tarihli bozma ilamı ile “sanığın eylemi ile ölüm neticesi arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığının saptanması için Yüksek Sağlık Şurasından rapor alınarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin edilmesi” gerekçesi ile bozulduğu, mahkemece bozma ilamına uyularak eksik incelemenin tamamlanarak alınan Adli Tıp 3. Üst Kurulunun 05.04.2018 tarihli raporuna göre sanık doktorun kusurlu olduğu, sanığın eylemi ile ölüm olayı arasında illiyet bağı bulunmadığı tespitleri karşısında mahkemenin 17.07.2018 tarihli kararı ile sanığın mahkumiyetine hükmedildiği, bu kararın sanık müdafii ve katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 20.06.2019 tarihli ilamı ile sanığın taksirle öldürme suçundan sorumlu tutulamayacağı gözetilmeden, yazılı şekilde sanığın mahkumiyetine karar verildiği gerekçesiyle bozma kararı verildiği, mahkemenin 22.10.2019 tarihli kararı ile eski kararında direndiğini aynı gerekçelerle sanığın mahkumiyetine karar verdiği olayda; sanık doktorun eylemi ile ölüm neticesi arasında illiyet bağının bulunmadığı, taksirle öldürme suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı, özel hastanede doktor olan sanığın kamu görevlisi olmaması nedeniyle hukuki durumunun TCK’nın 257/2. maddesi kapsamında da değerlendirilmesinin mümkün olmadığı anlaşılmakla;

6763 sayılı Kanunun 36. maddesiyle değişik CMK’nın 307. maddesinin 3. fıkrası uyarınca; mahkemenin direnme hususundaki görüşleri değerlendirilip, önceki kararda değişiklik yapılmasını gerektiren herhangi bir nedenin bulunmadığı, konunun Yargıtay Ceza Genel Kurulunca sonuca bağlanmasının daha uygun olacağı anlaşıldığından, dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 06.10.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Taksirle Ölüme Neden Olma Suçunu Oluşturan Fiil

Taksirli fiilin icra veya ihmali bir hareketle işlenebilmesi mümkündür. Taksirli bir suç söz konusu ise somut olayın neticesi ile failin özen yükümlülüğü arasında illiyet bağı aranır. Fiil ile netice arasında nedensellik ilişkisi varsa ve ölüm failin hareketine bağlı olarak gerçekleştiği takdirde suçta eylemden söz edilebilir. Bu suça ilişkin manevi unsur ise taksirdir.

Manevi Unsur

Basit veya bilinçli taksirle fail, ölüme sebebiyet verdiği takdirde cezalandırılır. Bilinçli taksir söz konusu olduğunda verilen ceza 1/3’ten yarısına kadar artabilir. Basit taksir dendiğinde failin dikkat ve özen yükümlülüğüne uygun davranmaması anlaşılır.

Bilinçli taksirde ise fail, neticeyi öngörebilmesine rağmen bu neticeyi önleyebileceği yönündeki çabasını yükümlülüklere aykırı olarak sürdürür ve istenmeyen netice oluşur. Taksirle ölüme neden olma suçunda taksirin unsurları aşağıdaki gibidir:

  • Fiil taksirle işlenebilen bir suç olmalıdır.
  • Fail, dikkat ve özen yükümlülüğünü yerine getirmemelidir.
  • Fiil bile isteye yapılmalıdır.
  • Netice öngörülebilir olmalıdır.
  • Netice istenmemelidir.
  • Fiil ile netice arasında bir nedensellik bağı kurulabilmelidir.

Bilinçli Taksirle Adam Öldürmek

Bilinçli taksirle adam öldürmek suç olarak görülür ve kanun tarafından cezalandırılır. Fail, yapılan davranış sebebi ile bir kimsenin ölebileceğini tahmin etmesine rağmen kişisel becerileri ve şansa güvenmek sureti ile hareketi yapmaya devam eder.

Öngörülmesine rağmen istenmeyen netice kişinin kendi iradesi ile ortaya çıktığında bilinçli taksirden söz edilebilir. Bilinçli taksirle adam öldürme cezası taksirle ölüme neden olma suçundan 1/3 ya da 1/2 oranında daha fazladır. Yargıtay 1. Ceza Dairesi’nin bilinçli taksirle adam öldürme suçuna dair 28.01.2014 tarihli kararı şu şekildedir:

Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanık Cavit’in maktul Elbruz’a yönelik bilinçli taksirle ölüme neden olma suçunun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde suç niteliği tayin, takdire ilişkin cezayı azaltıcı sebebin niteliği takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde bozma nedeni dışında bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan sanık müdafiinin eksik incelemeye, katılanlar vekillerinin suç niteliğine yönelen ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,

Ancak;

Oluşa ve dosya kapsamına göre, sanığın ticari minibüste şoför olarak çalıştığı, olay günü sevk ve idaresinde bulunan minibüs ile aşağı doğru % 8 eğimli olan Ortaköy varyantı üzerine aşırı hızlı bir şekilde girerek aracın direksiyon hakimiyetini kaybettiği ve Ortaköy istikametine doğru gitmesi gerekirken maktulün bulunduğu yaya kaldırımına geçerek maktule çarptığı ve ölümüne neden olduğu olayda;

Sanık hakkında bilinçli taksirle ölüme neden olma suçundan kurulan hükümde, 2 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası öngören 5237 sayılı TCK’nun 85/1 maddesi uyarınca temel cezanın belirlenmesi sırasında, sanığın taksire dayalı kusurunun yoğunluğu, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığına göre üst sınırdan ceza tayini yerine, yazılı şekilde 4 yıl hapis cezasına hükmolunması suretiyle eksik ceza tayini,

Bozmayı gerektirmiş olup, katılanlar vekillerinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, hükmün tebliğnamedeki düşünce gibi (BOZULMASINA), 28/01/2014 gününde oybirliği ile karar verildi.

Basit Taksirle Adam Öldürmek

Basit taksirle adam öldürme suçu failin, dikkat ve özen yükümlülüğünü yerine getirmediği durumlarda neticesini öngörmeden oluşacak suçu teşkil eden fiilleri gerçekleştirmesidir. Basit taksirde fail, neticeyi öngörmeden hareket eder. Basit taksirle adam öldürme suçu için en alt sınırdan ceza verilmektedir.

İştirak

Taksirle ölüme neden olma suçunda iştirak söz konusu değildir. Bu suçta fail, suç işleme kastına sahip değildir. İştirakin söz konusu olduğu suçlarda fiil, birden fazla kişi tarafından işlenir. İştirakte faillerin her biri ayrı ayrı sorumludur. İştirakte olması gereken suç katılma iradesi taksirle ölüme neden olma suçunda bulunmaz.

Teşebbüs

Türk Ceza Kanunu 35. Madde kapsamında teşebbüs hükümlerine yer verilmektedir. Kişi bir suç işlemeye kastettiğinde doğrudan icraya başlayıp elinde olmayan nedenler çerçevesinde bunu tamamlayamazsa teşebbüsten söz edilebilir.

Teşebbüs kasıtlı suçlar için geçerlidir. Fail, kasıtlı bir suç işlerken suç işleme kararına binaen icra harekete başlar fakat elinde olmayan nedenlerle suçu tamamlayamaz. Taksirli suçlarda kasıt değil öngörememe, ihmal ve benzeri unsurlar söz konusudur. Bu sebeple taksirle ölüme neden olma suçu için teşebbüsten söz edilememektedir.

İçtima

Taksirle ölüme neden olma suçunda failin birden fazla insanın ölümüne ya da ölümle beraber taksirle birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma 2-15 yıl aralığında hapis cezası alması söz konusu olur. Basit tıbbi müdahaleyi gerektiren yaralamalar için de bu hüküm uygulanır.

Yaralama ile ilgili olarak herhangi bir derecenin öngörülmediği kanundan anlaşılmaktadır. Tek bir taksirli fiilin sebep olduğu birden çok netice söz konusu ise bu hüküm uygulanabilir.

Soruşturma

Taksirle ölüme sebep olma suçunda soruşturma ve kovuşturma şikayete bağlı değildir. Taksirle yaralama suçunda suç bilinçli taksirle işlenmiş ise şikayet koşulu aranmaz. Bu sebeple savcılık makamı olayı haber aldığında soruşturma ve kovuşturma başlatır. Yeterli suç şüphesi oluşmuş ise savcılık bir iddianame hazırlayarak kamu davasını açar.

Savcılık kamu davası açtığında ise iddia makamı sıfatı ile dava sonuna kadar davaya müdahil olur. Kamu davalarında kamunun doğrudan ya da dolaylı olarak zarar görmesine bağlı olarak hareket edilmektedir: Kamunun zarar görmesi devlet tarafından istenmediğinden savcılık makamı iddia makamı sıfatı ile devlet adına kamuyu temsil eder.

Taksirle Ölüme Neden Olma Suçu Cezası

Taksirle ölüme neden olma suçunda failin birden fazla insanın ölümüne ya da ölümle beraber taksirle birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma 2-15 yıl aralığında hapis cezası alması söz konusu olur. Basit tıbbi müdahaleyi gerektiren yaralamalar için de bu hüküm uygulanır.

Bilinçli taksirde netice istenmez fakat fiil gerçekleşir. Olası kastta ise netice bilinerek hareket etme söz konusudur. Bu sebeple kast ve taksir kavramları birbirine karıştırılmamalıdır. Taksirle öldürme suçunda haksızlık unsuru ise dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı hareket edilmesidir. Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin konu hakkında vermiş olduğu 29.09.2021 tarihli kararı şöyledir:

Taksirle ölüme neden olma suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:

Sanık sürücü …’ın, 26.12.2013 günü, yönetimindeki kamyon ile çift yönlü yolu takiben İscehisar yönünden Karaağaç yönüne doğru seyir halinde iken, saat 10:15 sıralarında geldiği olay yerinde, karşı yönden gelen müteveffa sürücü … yönetimindeki otomobille çarpışması neticesinde, 2 kişinin ölümü ile sonuçlanan ve sanığın tali kusurlu kabul edildiği somut olayda;

Bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafinin, sanık hakkında fazla cezaya hükmedildiğine ve sair nedenlere ilişkin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA, 29/09//2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Zamanaşımı

Taksirle ölüme neden olma suçu zamanaşımı 15 yıl olarak tespit edilmiştir. Bir kimsenin taksirle öldürülmesi durumunda savcılık makamı kendiliğinden harekete geçer. Savcılık olayı haber alır almaz soruşturma başlatır. 

Soruşturma ve kovuşturma yetkisini re ‘sen kullanabilen savcılık makamı aynı zamanda kamunun haklarının da koruyucusudur. Taksirle adam öldürme suçu şikayete tabi suçlar arasında değildir. Bu sebeple de savcılığın kendiliğinden soruşturma ve kovuşturma yapabilme yetkisi bulunur.

HAGB

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması yani HAGB kararı suç işleyene ikinci bir şans verilmesi adına düzenlenir. Koşulların sağlanması durumunda uygulanabilen bu kararı mahkeme verir. HAGB kararı verildiğinde mahkumiyet hükmü 5 yıl süre ile sonuç doğurmaz.

Buna ilaveten fail, 5 yıl süre içinde denetim altında tutulur. Belirlenen denetim süresi boyunca sanığın yeni bir suç işlememesi gerekir. Denetim süresi içinde fail, şartları yerine getirdiği takdirde denetim süresi sonunda dava düşer.

Taksirle adam öldürme suçunda verilen ceza 2 yıl ve altında ise HAGB kararı uygulanabilmektedir. HAGB kararının uygulanması söz konusu olduğunda failin mağdura ait zararın tamamını gidermesi de gerekir. Zarar; aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tamamen giderme şeklinde karşılanabilir.

Adli Para Cezası

Taksirle ölüme neden olma suçunda para cezası koşullar oluştuğu takdirde uygulanır. Cezanın koşulları müsaade ettiği takdirde hapis cezası para cezasına çevrilebilmektedir. Bilinçli taksirin söz konusu olduğu hallerde ise verilen cezanın adli para cezasına çevrilebilmesi mümkün olmamaktadır.

Ceza Ertelemesi

Taksirle ölüme neden olma suçu ceza ertelemesi yapılabilen bir suç tipidir. Ceza ertelemesi yapıldığında hükümlü kişi denetim altında bir süre kalır. Ceza denetim altındayken cezaevinin dışında çekilir.

Faile verilen ceza 2 yıl ve altında olduğunda erteleme hükümleri ile ilgili diğer koşullar da sağlanmış ise ceza ertelemesi taksirle ölüme neden olma suçu için uygulanabilmektedir. Taksirle ölüme neden olma suçu etkin pişmanlık kapsamı dışındadır. Ayrıca taksirle öldürme suçu uzlaşma hükümleri için de uygun bir suç değildir.

Görevli Mahkeme

Taksirle ölüme neden olma suçu görevli mahkeme bakımından Asliye Ceza Mahkemesi’dir. Kamu düzeni bu tür davaları ilgilendiren konulardan biridir. Kamu yararı gözetilerek dava açılır. Ceza davalarında kamunun zarar görmesi doğrudan ya da dolaylı yollardan olması istenmeyen bir durumdur.

Bu sebeple ceza davaları aynı zamanda kamu davaları olarak da bilinir. Taksirle ölüme neden olma suçunda görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemesi olurken yetkili mahkeme ise taksirli öldürme fiilinin gerçekleşmiş olduğu yer mahkemesidir.

Yargıtay Kararları

Yargıtay 1. Ceza Dairesi’nin taksirle ölüme neden olma suçuna ilişkin vermiş olduğu 04.03.2015 tarihli kararı şu şekildedir:

Maktul ..’ın kızı .. vekilinin 20.12.2012 tarihli duruşmada sanığın cezalandırılmasını isteyerek davaya katılma talebinde bulunduğu halde mahkemece olumlu veya olumsuz bir karar verilmediği anlaşılmakla, Dairemizce benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 19.10.2010 tarih ve 2010/149-205 sayılı kararında belirtildiği üzere, ilk derece mahkemesinde ileri sürülüp karara bağlanmayan katılma isteklerinin, temyiz incelemesi sırasında herhangi bir inceleme ve araştırma yapılmasını gerektirmiyorsa karara bağlanması mümkün olduğundan, 5271 sayılı CMK’nun 237/2. maddesi uyarınca, suçtan zarar gören ..’ın açılan kamu davasına katılmasına karar verilerek, sanıklar .. ve .. hakkında bilinçli taksirle ölüme neden olma, sanık .. hakkında taksirle ölüme neden olma suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerinin incelenmesinde;

Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanıkların suçlarının sübutu kabul, fiinin eksik incelemeye, suç niteliğine yönelen, sanıklar .. ve .. müdafiileri ile katılanlar .., .. ve .. vekilinin bir nedene dayanmayan ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle,

1-) Sanık .. hakkında taksirle ölüme neden olma suçundan kurulan hüküm yönünden;

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 90. maddesi son fıkrası ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6/3-c maddesi uyarınca, 5271 sayılı CMK’nun 150, 234 ve 239. maddeleri ile 5320 sayılı Kanunun 13. maddesine dayanılarak hazırlanan Ceza Muhakemesi Kanunu gereğince Müdafii ve Vekillerin Görevlendirilmeleri ile Yapılacak Ödemelerin Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmeliğin 8. maddesi gereğince, sanık için baro tarafından görevlendirilen zorunlu müdafii ücretlerinin sanıktan alınmasına hükmedilemeyeceği, bu ücretlerin Adalet Bakanlığı bütçesinde bu amaçla ayrılan ödenekten karşılanacağı gözetilmeksizin yazılı şekilde zorunlu müdafii ücretlerinin tahsiline karar verilmesi ve sanığa verilen hürriyeti bağlayıcı ceza adli para cezasına çevrildikten sonra 5237 sayılı TCK’nun 52/2. maddesi uyarınca bir gün karşılığı adli para cezası miktarının hükümde gösterilmesi gerektiği gözetilmeksizin doğrudan sonuç para cezasına hükmolunması Yasaya aykırı ise de, bu hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, sanık hakkında soruşturma ve kovuşturma aşamalarında atanan zorunlu müdafii ücretlerinin yargılama giderlerinden çıkartılması ve hüküm fıkrasının mahsus bölümüne “bir gün karşılığı 20.TL.’den neticeten” ibaresinin eklenmesi suretiyle, CMUK’nun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak DÜZELTİLEN hükmün tebliğnamedeki düşünce gibi ONANMASINA,

2-) Sanıklar .. ve .. hakkında bilinçli taksirle ölüme neden olma suçundan kurulan hükümler yönünden;

a-) Oluşa ve dosya içeriğine göre; sanıklar .. ve ..’ün olay tarihinden önce ..’ın işletmeciliğini yaptığı .. adlı şirkette çalışmakta oldukları, olay tarihi itibari ile sanıkların tekrar çalışabilmek ve beyanlarına göre önceki iş ilişkisinden kaynaklanan alacaklarını almak maksadıyla şirketin şantiyesinde bulundukları, maktul ..’ın da söz konusu şirket ile daha önceden iş ilişkisinin olduğu, olay tarihinde .. adlı şirkette bulunan malzemelerin sanıklar tarafından şirket sahibinden habersiz bir şekilde alınacağını zanneden maktulün tanık Osman’ı telefonla arayarak “Ankaralı kamyoncular şantiyenden mal götürüyorlar” demek suretiyle durumdan haberdar ettiği, telefon görüşmesinin duyan ..’un babası olan ..’e haber verdiği, sanıkların, telefon görüşmesini bitiren maktülün yanına gelerek işin aslını öğrenmeden şirket sahibine neden haber verdiğini sormaları üzerine tartışmaya başladıkları, tartışma sırasında .. ve ..’un basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde maktülü darp ettikleri, kronik kalp hastalığı bulunan maktulün maruz kaldığı darp olayının efor ve stresinin tetiklediği “ani kardiak” sonucu öldüğü olayda; olay günü beyanı alınan maktulün oğlu ..’ın ve 26.06.2012 tarihli oturumda beyanı alınan maktulün eşi ..’ın, maktulün kalp rahatsızlığının bulunmadığını belirtmeleri karşısında, yakın akrabalarının dahi bilmediği bu rahatsızlığın sanıklar tarafından bilinemeyeceği, kalp hastalığını bilmeyen tanık ..’ın kavga sırasında maktulün daha fazla darp edilmesini engellemek amacıyla “kalbi var yapmayın” şeklindeki beyanının sanıklar aleyhine yorumlanamayacağı, sanıkların dikkat ve özen yükümlülüğüne uymayarak iradi hareketleriyle kalp hastası olduğunu bilmedikleri maktule karşı basit yaralama eyleminde bulundukları, öngörülebilir olan ve gerçekleşen ölüm sonucunu öngöremedikleri anlaşıldığından, sanıkların eylemlerine uyan taksirle ölüme neden olma suçundan TCK’nun 85/1 ve 62/1 maddeleri gereğince hüküm kurulması yerine, yazılı biçimde bilinçli taksirle ölüme neden olma suçundan cezalandırılmalarına karar verilmesi,

b-) Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 90. maddesinin son fıkrası ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6/3-c maddesi uyarınca, 5271 sayılı CMK’nun 150, 234 ve 239. maddeleri ile 5320 sayılı Yasanın 13. maddesine dayanılarak hazırlanan Ceza Muhakemesi Kanunu gereğince Müdafii ve Vekillerin Görevlendirilmeleri ile Yapılacak Ödemelerin Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmeliğin 8. maddesine göre, sanıklar için baro tarafından görevlendirilen zorunlu müdafii ücretlerinin alınmasına hükmedilemeyeceği gözetilmeden, zorunlu müdafii ücretlerinin tahsiline karar verilmesi,

Bozmayı gerektirmiş olup, sanıklar .. ve .. müdafiileri ile katılanlar .., .. ve .. vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden, hükmün CMUK’nun 321. maddesi uyarınca tebliğnamedeki düşünceye aykırı olarak BOZULMASINA, 04/03/2015 gününde oybirliği ile karar verildi.

Sıkça Sorulan Sorular

Taksirle Ölüme Neden Olma Suçu Nedir?

Taksirle ölüme neden olma suçu çeşitli biçimlerde işlenebilen bir suç tipidir. Fail bu suçta dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı hareket eder. Suçun yasal tanımında yer alan sonuç öngörülemediğinde suç işlenmiş olur. İstenmeyen sonuç öngörülebilmesine rağmen kişi iradesi kapsamında oluşursa bilinçli taksirden söz edilmesi gerekir. Fail, sonucu öngöremediğinde ve dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı hareket ettiğinde basit taksir oluşur.

Taksirle Ölüme Neden Olma Suçu Dava Zamanaşımı Süresi Nedir?

Taksirle ölüme neden olma suçunda dava zamanaşımı süresi 15 yıldır. Bu süre geçildiği takdirde dava açma hakkı sonlanmaktadır. Taksirle ölüme sebep olma suçu şikayete tabi bir suç değildir. Bu sebeple savcılık makamı olayı haber alır almaz soruşturmayı re ‘sen başlatır.

Taksirle Ölüme Neden Olma Suçu Görevli Mahkeme Hangisidir?

Asliye Ceza Mahkemesi’nin görev alanına giren taksirle ölüme neden olma suçu fiilin gerçekleştiği yer mahkemesinin yetki alanında bulunur.

İletişim