Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu ve cezası, 5237 sayılı yürürlükteki Türk Ceza Kanunu’nun 132’inci maddesinde “Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar” başlığı altında düzenlenmiştir. İçeriğimizde, haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu ve cezası bakımından merak konusu hususlar açıklanmış olup, ziyaretçilerimizin dikkatle incelemesini tavsiye ediyoruz.
TCK md.132
Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu ve cezası TCK md.132’de hükme bağlanmıştır. Kişiler arasındaki haberleşmenin gizliliğini ihlal eden kişi, TCK md.132’de düzenlenen suçu, yani haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunu işlemiş olur. Suçu işleyen kimse hakkında ise yine md.132’de öngörülen cezaya hükmedilir. İlk olarak, haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu ve cezasının düzenlendiği madde metnini paylaşalım:
(1) Kişiler arasındaki haberleşmenin gizliliğini ihlal eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu gizlilik ihlali haberleşme içeriklerinin kaydı suretiyle gerçekleşirse, verilecek ceza bir kat artırılır.
(2) Kişiler arasındaki haberleşme içeriklerini hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) Kendisiyle yapılan haberleşmelerin içeriğini diğer tarafın rızası olmaksızın hukuka aykırı olarak alenen ifşa eden kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İfşa edilen bu verilerin basın ve yayın yoluyla yayımlanması halinde de aynı cezaya hükmolunur.
Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu Nedir?
Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu; en az iki kişinin, bir başkası tarafından bilinmeyeceği inancı ve iradesi ile telefon, internet, bilgisayar, mektup vb. iletişim araçları üzerinden gerçekleştirdiği haberleşmenin dinlenmesi, okunması, kaydedilmesi veya yayınlanması ile vuku bulur. Aşağıda sıralanan hareketlerden herhangi birinin işlenmesi halinde, haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu oluşur:
- En az iki kişi arasında gerçekleşen haberleşmenin gizliliğinin bir üçüncü kişi tarafından ihlal edilmesi,
- En az iki kişi arasında gerçekleşen haberleşmenin gizliliğinin “kayda alınmak suretiyle” bir üçüncü kişi tarafından ihlal edilmesi,
- En az iki kişi arasında gerçekleşen haberleşmenin “ifşa edilmesi” suretiyle bir üçüncü kişi tarafından ihlal edilmesi,
- Kişinin, tarafı olduğu, yani kendisi ile yapılan haberleşmeyi herhangi bir şekilde veya basın – yayın yolu ile “hukuka aykırı biçimde ifşa ederek” gizliliği ihlal etmesi.
Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu ile TCK’de düzenlenmiş bazı suçlar uygulamada karıştırılabilmektedir. Her ne kadar benzer nitelikte fiiller içerse dahi aşağıda sıralanan suçlar ile haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu birbirinden farklı suçlardır ve karıştırılmamalıdır:
- Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi ve Kayda Alınması Suçu | TCK md.133,
- Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçu | TCK md.134,
- Kişisel Verilerin Kaydedilmesi Suçu | TCK md.135,
- Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme veya Ele Geçirme | TCK md.136,
- Bilişim Suçları | TCK md.243 – 245.
Haberleşme özgürlüğü, 2709 sayılı T.C. Anayasası’nın “Özel Hayatın Gizliliği ve Korunması” başlığı altında hukuk güvencesi altına alınmıştır. Buradan hareketle, haberleşme özgürlüğünün anayasal bir hak olduğu açıktır. Bu hakkın ihlal edilmesi ise 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda suç olarak düzenlenmiş ve ceza yaptırımına bağlanmıştır.
Yürürlükteki Türk Ceza Kanunu’nun 132’inci maddesinde “haberleşmenin gizliliğinin ihlal etmek” suç olarak düzenlenmiş ve fail hakkında hapis cezasına hükmedilmesi gerektiği belirtilmiştir. Buna göre, en az iki kişi arasında gerçekleştirilen bir haberleşmenin, bu haberleşmenin tarafı olmayan bir kimse tarafından ihlal edilmesi, haberleşmenin gizliliğini ihlal suçuna sebebiyet verir.
Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçunun Temel Şekli ve Cezası
En az iki kişi arasında aleni olmadan gerçekleşen bir haberleşmenin, üçüncü kişinin özel çaba göstermek ve elverişli araçlar kullanmak suretiyle dinlenmesi veya okunması halinde, suçun temel şekli gerçekleşir. Suçun temel şekli, yani haberleşmenin gizliliğinin “dinleme” veya “okuma” yolu ile ihlaline karşı öngörülen ceza, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıdır.
Suçun temel şeklini daha açık ifade edebilmek için somut bir örnekten yararlanalım: örneğin iki kişinin gerçekleştirdiği bir telefon görüşmesinin içeriğinin, elverişli araçlar kullanmak suretiyle bir üçüncü kişi tarafından dinlenmesi. Şimdi, haberleşmenin “kayda alınarak” gizliliğinin ihlal edilmesi suçu için öngörülen cezaya değinelim.
Haberleşmenin “Kayda Alınması” Suretiyle Gizliliğin İhlal Edilmesi Suçu ve Cezası
En az iki kişi arasında aleni olmadan gerçekleşen bir haberleşmenin, üçüncü bir kişi tarafından “kayda alınması” suretiyle gizliliğinin ihlal edilmesi, suçun nitelikli halini teşkil eder. Haberleşmeyi kayıt altına alan üçüncü bir kişi, TCK md.132/1 – 2. cümle uyarınca cezalandırılır. Kaydın anlaşılabilir olup olmaması, suçun oluşup oluşmaması bakımından önemli değildir; kayıt içeriği anlaşılamasa da suç vuku bulur.
Failin, haberleşmenin içeriğini okuması ya da dinlemesi, haberleşmenin “kayda alınması” suretiyle gizliliğin ihlal edilmesi suçunun oluşması bakımından şart değildir. Haberleşme elverişli bir araçla kayıt altına alındıktan sonra, fail tarafından okunmamış veya dinlenmemiş olsa dahi suç işlenmiş olur. Haberleşmenin “kayda alınması” hukuken şu şekillerde gerçekleşebilir:
- En az kişi arasındaki görüntünün, ses veya görüntü kaydedici araçlar kullanılarak kayıt altına alınması,
- En az iki kişi arasında aleni olmayan yazıların fotokopisinin alınması, fotoğrafının çekilmesi veya bir başka araç kullanılarak farklı bir nesne üzerine aktarılması hallerinde, haberleşme kayıt altına alınmış kabul edilir.
- İnternet veya elektronik ortamda iletilen iletilerin herhangi bir biçimde elverişli bir araç kullanılarak kayıt altına alınması halinde, haberleşmenin kaydedildiği kabul edilir.
Haberleşmenin “kayda alınması” suretiyle gizliliğin ihlal edilmesi suçu için öngörülen ceza, 2 yıldan 6 yıla kadar hapis cezasıdır. Bu bahsi tamamladıktan sonra, “ifşa etme” suretiyle haberleşmenin gizliliğinin ihlalini ve bu durumda öngörülen cezayı izah edelim.
“İfşa Etme” Suretiyle Haberleşmenin Gizliliğinin İhlali Suçu ve Cezası
Kanun koyucu, en az iki kişi arasında gerçekleşen bir haberleşmenin içeriğinin, bir üçüncü kişi tarafından ifşa edilmesini TCK md.132/2’de suçun nitelikli hali olarak düzenlemiştir. İfşa etme eylemi ise haberleşme içeriğinin, üçüncü kişilere veya belirsiz sayıdaki kişiye iletilmesi, açığa vurulması, duyurulması yoluyla gerçekleştirilir.
Haberleşme içeriğinin nasıl ve ne tür bir yolla elde edildiği, TCK md.132/2’de düzenlenen suçun vuku bulması bakımından önemli değildir. Şayet haberleşme içeriği hukuka uygun olarak elde edilse bile, haberleşme içeriğinin bile isteye ifşa edilmesi, “ifşa etme” suretiyle haberleşmenin gizliliğinin ihlali suçuna sebebiyet verir ve aynı maddede öngörülen cezaya hükmedilmesi gerekir.
Suçun bu şekli için öngörülen ceza, 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezasıdır. Örneğin iki kişi arasındaki gerçekleşen telefon görüşmesi içeriğini sosyal medya üzerinden yayınlayan kişi hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Bu bahsin ardından, “Kişinin Kendisi ile Yapılan Haberleşme İçeriğini İfşa Etmesi” suretiyle gizliliğin ihlalini açıklayalım.
“Kişinin Kendisi ile Yapılan Haberleşme İçeriğini İfşa Etmesi” Suretiyle Gizliliğin İhlal Edilmesi Suçu ve Cezası
Kanun koyucu, kişinin, kendisinin de tarafı olduğu bir haberleşmenin içeriğini kayıt altına almasını suç olarak düzenlememiştir. Ne var ki, kişinin, kendisi ile yapılan, yani kendisinin de tarafı olduğu bir haberleşmenin içeriğini açığa vurmasını, ifşa etmesini, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 132’inci maddesinin 3’üncü fıkrasında suç olarak düzenlemiştir.
Suçun bu şekli için öngörülen ceza, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıdır. Haberleşme içeriğinin ifşası için basın – yayın yoluna başvurulması halinde de aynı cezaya hükmedilir. Suçun bu şeklinin, yani kişinin, kendisinin de tarafı olduğu bir haberleşmenin içeriğini “ifşa etmek” suretiyle gizliliğini ihlal etmesinin cezalandırılabilmesi için, aşağıda sıralanan şartların mevcut olması gerekir:
- Kişinin, kendisinin de içinde bulunduğu haberleşmenin, kaç kişi arasında gerçekleştiği suçun oluşması bakımından önemli değildir. Mesela cep telefonları üzerinden telekonferans yolu ile dört kişi arasında gerçekleşen bir haberleşmenin, haberleşmenin tarafın olan herhangi bir kişi tarafında kayıt altına alınması ve sosyal medyada yayınlanması halinde suçun bu şekli vuku bulur.
- Kişinin, kendisinin de tarafı olduğu bir haberleşmenin içeriğini, belirli olmayan ve en az iki kişi tarafından algılanabilme olanağı bulunan aleni bir ortamda açığa vurması, ifşa etmesi gerekir. En az iki kişinin, ifşa edilen haberleşme içeriğini algılayıp algılamaması önemli değildir; mühim olan, haberleşme içeriğinin algılanabilme olanağının bulunmasıdır.
- Haberleşmenin diğer tarafı, haberleşme içeriğinin ifşasına rıza göstermemiş olmalıdır. Aksi halde; rıza verildikten sonra içerik ifşa edilirse, daha sonra rıza geri alınsa dahi suç oluşmayacaktır.
- İfşa etme eyleminden; haberleşme içeriğinin afişe edilmesi, yayılması, açığa vurulması, kamuoyuna duyurulması anlaşılmalıdır. Bir başka deyişle, ifşa etme; haberleşme içeriğinin, içeriği öğrenme yetkisi bulunmayan kişi/kişilerin bilgisine sunulmasıdır.
İfşa etme eylemine ilişkin bazı önemli hususları izah etmek gerekir: öncelikle, ifşa etme fiili hukuka aykırı olmalıdır. Zira, eylemin, hukuk düzeninin meşru gördüğü hallerde icra edilmesi suç teşkil etmez. Açmak gerekirse, örneğin kişinin, daha sonra kanıt elde etme ve yetkili mercilere başvurma olanağının bulunmadığı durumlarda, örneğin:
- Cinsel saldırı,
- Hakaret,
- Tehdit,
- İftira,
- Şantaj,
Gibi bir suçla karşı karşıla kalınması halinde veya kişinin kendisine ya da aile birliğine yönelik, onurunu zedeleyen, hukuka aykırı bir saldırıyı engellemek amacıyla, kaybolma riski bulunan kanıtların kaybolmasını önleyip, yetkili mercilere sunarak güvence altına almak maksadıyla, saldırıda bulunanın haberi ve rızası olmaksızın, haberleşme içeriklerini dinlemesi, izlemesi veya kaydetmesi hukuka aykırı kabul edilmemektedir.
Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçunda Cezası Artıran Nedenler
5237 sayılı yürürlükteki Türk Ceza Kanunu’nun 137’inci maddesinde “nitelikli haller” başlığı altında, bahse konu suçun cezasını artıran nedenler düzenlenmiştir. Suçun, aşağıda madde madde izah edilen haller dahilinde işlenmesi, fail hakkında daha ağır cezaya hükmedilmesini gerektirir. Buna göre, haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun;
- Kamu görevlisi tarafından ve görevinin verdiği yetki kötüye kullanılmak suretiyle,
- Belli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle,
İşlenmesi durumunda, verilecek ceza yarı oranında (1/2) artırılır.
Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçunun Unsurları
Bahse konu suçun oluşması, öncelikle en az iki kişi arasında elverişli araçlar kullanılarak gerçekleştirilen bir haberleşmenin olmasına bağlıdır. Suç konusu haberleşmeninse belirli özellikleri haiz olması gerekir. Özellikleri izah etmeden önce önemle vurgulamak gerekir ki, hürriyeti kısıtlayıcı ağır ceza yaptırımı öngörülen bu suçta, deneyimli ve yetkin bir ceza avukatından yardım alınması faydalı olacaktır.
- Haberleşmenin, birden fazla kişi arasında aleni olmayacak bir biçimde gerçekleşen, duygu – düşünce aktarımı şeklinde olması gerekir.
- Haberleşmenin tarafları, aralarında gerçekleştirdiği bu haberleşmenin gizli kalacağı, üçüncü kişilerce bilinmeyeceği düşüncesinden hareketle, haberleşmenin gizliliğini sağlamaya itina göstermelidir.
- Aleni olmayan haberleşme içeriğinin, üçüncü kimseler tarafından özel bir çaba gösterilerek öğrenilmesi gerekir.
- Haberleşme içeriğinde özel hayata dair bilgilere yer verilmesi veya sır teşkil etmesi, suçun oluşması bakımından önemli değildir. Mühim olan, haberleşmenin en az iki kişi arasında yazılı – sözlü şekilde duygu – düşünce aktarımı niteliğinde olmasıdır.
- Haberleşmenin, kesinlikle “telefon, mektup, internet, faks, telsiz, telgraf, kağıt vb. elverişli araçlar” kullanılarak gerçekleştirilmesi gerekir. Zira, yüz yüze yapılan konuşmaların üçüncü bir kişi tarafından dinlenmesi ya da kayıt altına alınması, haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun oluşmasına değil, TCK md.133 uyarınca kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçunun oluşmasına neden olur.
WhatsApp, Facebook, MSN, Twitter, Instagram vb. uygulamalar yardımıyla internet üzerinden gerçekleştirilen haberleşme içeriğinin dinlenmesi, okunması, kayıt altına alınması veya ifşa edilmesi, bahse konu suçun vuku bulmasına sebep olur. Söz konusu suç, TCK md.132’de öngörülen birbirinden farklı seçimlik hareketlerle işlenebilir. Her bir seçimlik hareket için ayrı bir cezai müeyyide düzenlenmiştir.
Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçunda Şikayet, Zamanaşımı ve Uzlaştırma
Suçun düzenlendiği 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 132’inci maddesinde yer alan fıkraların tamamı, müştekinin şikayetine bağlıdır. Dolayısıyla, müştekinin, yani şikayetçinin, söz konusu suç hakkında yetkili mercilere suç duyurusunda bulunmaması halinde, suç hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılamaz. Şikayet süresi ise fiilin işlendiğinin ve fiili işleyenin öğrenilmesini takiben 6 aydır.
Bahse konu suç hakkında 8 yıllık dava zamanaşımı süresi düzenlenmiştir. Fail hakkında hapis cezasına hükmedilmesi halinde ise 10 yıllık ceza zamanaşımı süresi öngörülmüştür. Bu bakımdan, fail hakkında hükmedilen hapis cezasının, 10 yıllık ceza zamanaşımı süresi zarfında infaz edilmesi gerekir. Aksi takdirde, fail hakkındaki mahkumiyet kararı, ceza zamanaşımı sebebiyle sona bulur.
Uzlaştırma prosedürü uygulanması gereken suçlarda, suç hakkında yürütülen soruşturma veya kovuşturma aşamasında ilk olarak uzlaştırma prosedürü uygulanır. Uzlaştırma sonucunda taraflar arasında anlaşma sağlanamazsa soruşturmaya veya kovuşturma devam edilir. Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu ise uzlaştırma prosedürünün uygulanması gereken suçlardandır.
Şikayet Prosedürü |
Şikayete bağlıdır. |
Şikayet Süresi |
6 aydır. |
Dava Zamanaşımı |
8 Yıldır. |
Ceza Zamanaşımı |
10 Yıldır. |
Uzlaştırma Prosedürü |
Uzlaştırmaya tabidir. |
Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçunda Cezanın Ertelenmesi, HAGB ve Adli Para Cezasına Çevrilmesi
Para cezası, işlenen suça karşılık kanunda düzenlenen sınırlar arasında belirlenerek, suçu işleyenden alınan bir miktar paranın, yine kanunda belirtilen yere ödenmesidir. İşlenen suça karşılık fail hakkında hapis cezası ile beraber veya tek başına hükmedilebilen bir yaptırım türüdür. Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunda hükmolunan hapis cezasının, belirli şartlar altında adli para cezasına çevrilmesi mümkündür.
Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB), suçun faili hakkında hükmedilen cezanın belirli bir denetim süresi zarfında sonuç doğurmaması, denetim süresi zarfında belirli koşulları yerine getirildiğinde ceza kararının herhangi bir sonuç doğurmayacak biçimde sona ermesi davanın düşmesine sebep olan bir ceza muhakemesi kurumudur.
Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu sebebiyle hükmolunan ceza hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilir. Cezanın ertelenmesi ise sanık hakkında hükmolunan hapis cezasının cezaevinde infaz edilmesinden koşullu olarak vazgeçilmesidir. Bahse konu suç sebebiyle hükmolunan hapis cezasının ertelenmesi mümkündür.
Adli Para Cezasına Çevrilmesi |
Belirli şartlarda çevrilebilir. |
Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) |
HAGB kararı verilebilir. |
Cezanın Ertelenmesi |
Cezanın ertelenmesi mümkündür. |