Sanık ya da şüpheli hakkında tutuklama gerekçelerinin ortaya çıkmış olmasına rağmen tutuklama kararı vermek yerine adli kontrol tedbiri uygulanabilir. Adli kontrol bir ceza muhakemesi tedbiri olarak başvurulan kanun yoludur.
Hakkında adli kontrol kararı verilen sanık ya da şüphelinin denetim altına alınması sağlanır. İdari bir yol olan adli kontrol adli bir kararla uygulanır. Bu sayede sanık ya da şüpheli kontrol altındayken cezasını çeker. Bu kararı yalnız ceza mahkemesi alabilir.
Adli kontrol kararına sanık veya şüphelinin itiraz etme hakkı bulunur. İtiraz işlemleri için kararın verilmesinin ardından 7 günlük sürede ilgili mercie başvurulması gerekir. Adli kontrol kararının uygulanabilmesi koşulların sağlandığı durumlarda söz konusu olur. Üst sınırı 2 yıldan az olan hapis cezaları yerine adli kontrol tedbirlerine başvurulabilir.
Adli Kontrol Kararı Verilmesi
Sanık ya da şüphelinin tutuklanması bazı durumlarda sakıncalı hale geldiğinde kanun koyucu adli kontrol tedbirlerinin uygulanmasını öngörmüştür. Bu tedbirle sanık ya da şüpheli sosyal hayatın içinde yaşamaya devam ederken cezasını denetim altında çeker. Alternatif ceza uygulamalarından biri olan adli kontrol tedbiri ile kişi kontrol altına alınır. Bu karar bazı hallerde tutukluluk süresi dolan ve salıverilenler için de uygulanabilir.
Adli kontrol kararı verilmesi için sanık ya da şüpheli hakkında yargılamanın devam ediyor olması gerekir. Kişi hakkında henüz kesinleşen bir karar olmadığında bu uygulamaya geçilebilmektedir. Adli kontrol uygulaması denetimli serbestlik müdürlüğü tarafından takip edilir. Adli kontrol ile denetimli serbestlik farklı iki uygulamadır. Denetimli serbestlik uygulaması için kesinleşmiş mahkeme kararının varlığına ihtiyaç duyulur.
Adli Kontrol Tedbirleri
Adli kontrol tedbirleri sanık ya da şüpheli için uygulanacağı zaman bir veya daha fazla önlem alınabilir. Birden fazla yükümlülük adli kontrol tedbiri alan kişiye karşı uygulanabilmektedir. Ceza mahkemesi tarafından sanık ya da şüpheli hakkında verilen adli kontrol tedbiri kararı açıklanacağı zaman ne şekilde bir uygulamaya gidildiği açıkça belirtilmek zorundadır.
Koşulların oluşması durumunda uygulanabilen adli kontrol kararı birden fazla yaptırımı içerebileceğinden sanık ya da şüpheli bunlara uymakla yükümlü olur. Bu karar ihlal edildiğinde kararın hükümsüz kılınması ve kişinin tutuklanması söz konusu olacaktır.
Adli Kontrol Tedbirleri Nelerdir?
Adli kontrol tedbirleri aşağıdaki gibi sıralanabilir:
- İmza uygulaması,
- Yurt dışına çıkma yasağı,
- Hâkimin belirleyeceği kişi ve mercilerin çağrısına uymak,
- Sanık ya da şüphelinin mesleki uğraşısına ya da eğitime devam etmesine yönelik tedbirlere uymak,
- Gerekmesi halinde sürücü belgesini teslim etmek, her tür taşıtı ya da bunlar içinden bazısını kullanmamak,
- Bağımlılık yapan herhangi bir alışkanlığın giderilmesi için tedavi, muayene gibi tedbirlere uymak,
- Sahip olunan bir silah varsa bunu gerektiğinde teslim etmek, silah bulundurmamak,
- Nafaka ödeyeceğine ve aile yükümlülüklerine uyacağına dair teminat vermek,
- Ev hapsi,
- Belirli bir yerleşim bölgesi dışına çıkmamak,
- Belirli bölgelere ve yerlere giriş yasağına uymak.
Adli Kontrol Şartları
Sanık veya şüpheliye yönelik tutuklama nedenleri oluşmasına rağmen denetim altına alınmasının tercih edilmesi adli kontrol şartı olarak kabul edilmektedir. Adli kontrol şartları hasıl olduğunda sanık ya da şüpheli denetim altında olmak koşulu ile serbest kalır.
Bu yöntem sanık ya da şüphelinin idari yoldan adli bir karar alınarak denetlenmesidir. Ceza Mahkemesince verilebilen bu karara itiraz edilebilmesi de mümkündür. Üst sınır 2 yıl ve altında olan hapis cezaları için adli kontrol tedbirleri uygulanabilmektedir.
Adli kontrol tedbirinin uygulanmasındaki amaç tutuklamanın yol açabileceği birtakım sakıncaların önüne geçmektir. Sanık ya da şüpheli hakkında adli kontrol tedbiri uygulandığında sosyal yaşamın içinde denetlenmesi sağlanır. Şüpheli veya sanığın hakkında uygulanacak adli kontrol tedbirlerine itiraz edebilme hakkı bulunur.
Kural olarak denetimli serbestlik türlerinden biri de adli kontrol şartıdır. Denetimli serbestliğin bir özelliği kesinleşmiş cezanın infazı başladıktan sonra belirli bir süre geçmesinin ardından uygulanabilmesidir. Adli kontrol kararı verileceği zaman yargılamanın sürüyor olması koşulu aranmaktadır. Sanık ya da şüpheli hakkında kesinleşmiş bir ceza kararı bulunmadığı takdirde adli kontrol şartı tedbirlerine başvurulabilmektedir.
Denetimli serbestlik uygulanırken hükümlünün cezasına cezaevinde infaz edilmeye başlanmış olmalı ve koşullu salıverilmesine de özel bir durum yoksa 1 yıl ve daha az bir süre kalmış olmalıdır. Kapalı cezaevinden açık cezaevine geçiş sürecini tamamlayan ve koşullu salıverilmesine kanunda öngörülen süre kalan hükümlüler için koşullar sağlandığında denetimli serbestlik uygulanabilmektedir.
Adli kontrol tedbirlerinin uygulanabileceği kişiler arasında bazı durumlarda tutukluluk hali sona eren hükümlüler ve salıverilenler de olabilmektedir.
Denetimli serbestliğin yanı sıra adli kontrol tedbirleri uygulanırken de Denetimli Serbestlik Müdürlüğü gerekli takibi yapmaktadır. Adli kontrol tedbirleri yurt dışına çıkış yasağı, imza uygulaması veya kefalet bedeli ödemek sureti ile uygulanabilir. Adli kontrol tedbirleri aşağıdaki gibi sıralanabilir:
- Yurt dışına çıkma yasağı,
- Düzenli olarak imza verilmesi,
- Hakimin vereceği kontrol tedbirlerine uyma,
- Gerektiğinde sürücü belgesi teslimi, belirlenen taşıtları kullanmaktan men edilme,
- Uyuşturucu madde kullanımı, alkol bağımlılığı gibi durumlarda tedavi olmayı kabul etme,
- Kefalet ödeme,
- Silah bulundurmama, sahip olunan silahları teslim etme,
- Adli yükümlülükleri yerine getirme güvencesi verme,
- Belirli bir yerleşim yerini terk etmeme,
- Belirlenmiş yerlere gitmeme.
Adli kontrol kararı verilirken soruşturma veya kovuşturma aşamasında bu durum gerçekleşebilir. Cumhuriyet savcısının istemi üzerine ve Sulh Ceza Hakimi kararına binaen soruşturmanın herhangi bir aşamasında şüphelinin adli kontrol altına alınabilmesi mümkündür.
Kovuşturma aşamasında sanığı yargılayan mahkemenin sanığı adli kontrol altına alma yetkisi bulunur. Adli kontrol uygulaması ile şüpheli bir ya da daha fazla yeni yükümlülük altına girebilir. Ayrıca yükümlülükleri tamamen ya da kısmen ortadan kaldırılabileceği gibi değiştirilebilir.
Adli kontrol tedbiri uygulanırken 4 aylık aralıklarla denetleme yapılır. Bu denetleme sonucunda da adli kontrol tedbirlerinin uygulanmasına devam edilip edilmeyeceği yönünde karar verilir. Adli kontrol süresinin en fazla 2 yıl olduğu durumlar Ağır Ceza Mahkemesinin görevine girmeyen işler için geçerlidir.
Ağır Ceza Mahkemesinin görev alanındaki işler için adli kontrol süresi an fazla 3 yıl olabilir. Zorunlu haller hasıl olduğu takdirde bu süre en fazla 4 yıl olabilmektedir. Çocuklar söz konusu olduğunda ise öngörülen adli kontrol süresi yarı oranda uygulanmaktadır.
Adli kontrol tedbirinin ortadan kendiliğinden kalkması ise hükmün kesinleşmesi ile olur. Hükmün kesinleşmesinin ardından infaza geçilmiş ise adli kontrol tedbirleri uygulanamamaktadır. Adli kontrol tedbirlerine uymayan sanık ya da şüpheli hakkında tutuklama kararı verilebilir.
Mahkemenin gerekli görmesi durumunda adli kontrol tedbirlerinin ihlali halinde tutuklama kararı yerine adli kontrolün biçiminin değiştirilmesi kararı da uygulanabilmektedir. Soruşturma aşamasında iken adli kontrol kararı verilmiş ise bu karar kovuşturma aşamasına geçildiğinde kendiliğinden devam etmez.
Kişi adli kontrol şartı ile serbest kalmış ise Cumhuriyet savcısının serbest bırakılan aleyhinde tutuklanma talebi ile itiraz etme hakkı bulunur. Şartlar varsa ve savcılık talep ettiğinde kişi adli kontrol şartı ile serbest bırakılmış olsa da tutuklanabilir.
Şüpheli ya da sanık adli kontrol tedbirlerine uymadığında, yükümlülüklerini yerine getirmediğinde de tutuklanabilmektedir. Adli kontrol sicil kaydına işlememektedir. Sabıka kaydı olarak da bilinen adli sicil kaydında adli kontrol tedbiri alınmış olan sanık ya da şüpheli ile ilgili bir bilgi yer almaz.
Sanık veya şüpheli hakkında alınan adli kontrol kararı tedbirlerine itiraz ettiğinde haklı bulunması durumunda hakkındaki karar ortadan kaldırılabilir. Bunun koşulları arasında ise hukuken veya usul açısından yanlışlık yapılmış olması yer almaktadır.
Adli kontrol için öngörülen sürenin dolması durumunda da karar kendiliğinden ortadan kalkar. Cumhuriyet Savcısı istemi doğrultusunda adli kontrol kararı tedbirlerinin ortadan kaldırılabilmesi mümkündür.
Adli kontrol kararına itiraz gerçekleştiğinde hakim veya mahkemece verilmiş olan bir karar için başka bir mercide inceleme talep edilmiş olur. İtiraz gerçekleştiği takdirde Cumhuriyet Savcısından görüş alınır. Mahkeme tarafından 5 günlük süre içinde tedbirin kaldırılması kararı alınabileceği gibi başka tedbirlerin uygulanması kararı da itiraza binaen verilebilir.
Sulh Ceza Hakimliğince verilen adli kontrol kararlarına itiraz incelemesini kararı veren mahkemenin yargı çevresindeki Asliye Ceza Mahkemesi yapar. Sulh Ceza Hakimliğinin işleri Asliye Ceza Hakimince yapılmış ise incelemeyi Ağır Ceza Mahkemesi yapmaktadır.
Asliye Ceza Mahkemesi hakimince verilen kararlarda itiraz incelemesini ise yargı çevresinde yer alan Ağır Ceza Mahkemesi yapmaktadır. Ağır Ceza Mahkemesince verilen kararlarda incelemeyi birden fazla Ağır Ceza Mahkemesi varsa numara olarak izleyen daire yapar. Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesi kararlarını Yargıtay inceleyebilir.
Kefaletle Tahliye Adli Kontrol Tedbiri (CMK 113)
Güvence verilmesi usulü ile de adli kontrol tedbirlerinden biri uygulanabilir. Kefaretle tahliye olarak da uygulamada geçen bu yöntem belli bir güvence verilerek uygulanır. Şüpheli ya da sanıktan belirli güvenceler göstermesi talep edilir. Sanık ya da şüpheli güvence verdiği takdirde aşağıda sayılanları yapmakla yükümlü olur.
- Bütün usul işlemleri sırasında, hüküm infaz edilirken ve diğer yükümlülükler söz konusu olduğunda hazır bulunması istenir,
- Katılan masrafları, suçun yol açtığı zararın giderilmesi, nafaka ödemesi söz konusu ise bunun yerine getirilmesi, kamusal giderlerin karşılanması, para cezalarının ödenmesi sanık ya da şüpheliden sayılan sıraya uygun olarak talep edilir.
Yurt Dışına Çıkış Yasağı ve İtiraz Yolu
Adli kontrol tedbirlerinden biri olan yurt dışına çıkış yasağı da uygulamada kendisine yer bulur. Sanık ya da şüphelinin tutuklanması yönündeki karar için bir alternatif olan bu yasak uygulandığında yurt dışına çıkış mümkün olmamaktadır.
Suç işleme şüphesi olan ya da suç işleyene ceza kanunlarını uygulayabilmek için gecikmesinde sakınca olan hallerde adli kontrol tedbirlerine başvurulur. Adli kontrol tedbiri ilgili ceza davasında henüz bir karar verilmemiş ise uygulanabilir.
Denetimli serbestlikle sıklıkla karıştırılan bu konu cezanın henüz kesinleşmemiş olması açısından ayrım yaratır. İhtiyati bir tedbir kararı olarak uygulanan adli kontrol tedbiri ile sanık ya da şüphelinin kaçma ihtimali, delilleri karartma riski engellenmeye çalışılır.
Yurt dışına çıkış yasağı da bir adli kontrol tedbiri olarak uygulanabilecek kararlar arasında yer almaktadır. Bu tedbir alındığında sanık ya da şüpheli yurt dışına çıkamaz. Adli kontrol kararları itiraz edilebilir nitelikte olduğundan bu karara karşı itiraz kanun yolu açıktır.
İlgili mercie yapılacak olan itirazın ardından karar incelenir. Bu inceleme kapsamında karar gerekli görülürse ortadan kaldırılabilir, yerine başka bir karar uygulanabilir ya da ek kararlar uygulamaya konur. Bu itiraz yapılırken verilen kararın hukuka ve usule uygun olup olmamasına bağlı olarak hareket edilmesi gerekir. Dilekçede yer verilmesi gereken isteme ek olarak deliller de olmalıdır.
Şüpheli veya sanığın istemi yerinde bulunduğu takdirde yasak kaldırılabilir. Bazı hallerde yaptırımın türü değişebileceği gibi yenileri de eklenebilmektedir. Cumhuriyet savcısının görüşü alındıktan sonra bu istem değerlendirilir. Değerlendirmeyi de hâkim ya da mahkeme yapar.
Yargılamayı hangi mahkeme yapmış ise ya da Sulh Ceza Hakiminin kararı sebebi ile yapılacak itirazda karar verildikten sonra 7 gün içinde başvuru yapılması gerekir. İtiraz işlemi soruşturma ya da kovuşturma aşamasında gerçekleştirilebilir.
Soruşturma aşamasındayken savcılık kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verebilir. Suç şüphesinin yeterince olmadığı hallerde ya da kovuşturma imkânı bulunmuyorsa savcılık bu yönde bir karar alırsa yurt dışına çıkış yasağı adli kontrol tedbiri kendiliğinden ortadan kalkacaktır.
Kovuşturma evresinde yapılan itirazlarda sanığın istemi savcılık tarafından incelenir. 5 günlük süre içerisinde de kendisine yanıt verilir. Şüpheli ya da sanığın adli kontrol tedbirlerinden herhangi birine uymaması hakkında tutuklama kararı verilmesine yol açacağından bu konunun önemsenmesi gerekir.
Soruşturma Aşamasında Verilmiş Olan Adli Kontrol Kararı Kovuşturmada Sürer mi?
Adli kontrol tedbiri sanık ya da şüpheli için uygulanan alternatif bir ceza uygulaması olurken sanık ya da şüpheli uygulama sırasında denetim altında olur. Soruşturma aşaması savcılığın talebiyle Sulh Ceza Hakimliğinin adli kontrol kararını verdiği bir aşamadır. Bu aşamada verilmiş olan bir karar kovuşturma aşamasında devam etmemektedir.
Kovuşturma aşaması yargılamanın yapıldığı süreçtir. Yargılama yapılırken işlemi yapan mahkeme adli kontrol tedbirinin devamına yönelik bir karar alırsa bu uygulamaya devam edilebilir. Mahkemenin adli kontrol tedbirinin devamına yönelik bir karar almadığı hallerde ise adli kontrol kararı tedbirleri ortadan kalkar.
Mahkeme tensip zaptı hazırlamak sureti ile adli kontrol kararının devam edip etmeyeceği yönündeki olumlu ya da olumsuz kararını kayda alır. Tensip zaptı mahkemenin dava dosyasını incelediği ve yargılamaya kadar yapılacak iş ve işlemleri belirlediği süreçte hazırlanır.
Adli Kontrol Şartıyla Serbest Kalan Kişi Tutuklanır mı?
Sanık ya da şüphelinin adli kontrol şartı ile serbest kaldığı durumlarda Cumhuriyet savcısının tutuklama talebi olabilir. Bunun için Cumhuriyet savcısı tutuklama talebi istemi oluşturarak itiraz kanun yoluna gider. Sanık ya da şüpheli açısından tutuklanmayı gerektirecek şartların sağlanması halinde de tutuklama mümkündür.
Buna ek olarak adli kontrol şartı ile serbest kalan sanık ya da şüpheliden yükümlülüklere uyması beklenir. Kendisi için tanımlanmış olan yükümlülüklere uymayan, ihlal eden sanık ya da şüpheli hakkında da tutuklama kararı verilebilmektedir.
Adli Kontrol Kararının Sona Ermesi
Adli kontrol tedbiri uygulanan sanık ya da şüpheli için bu kararın sona ermesi çeşitli biçimlerde gerçekleşebilir. Adli kontrol kararları itiraz kanun yoluna başvurulabilen kararlar arasında olduğundan sanık ya da şüphelinin bu karara itirazı haklı görülürse adli kontrol tedbirleri ortadan kalkabilir.
Hukuken ya da usul açısından yanlışlık varsa adli kontrol kararı incelendiğinde ortadan kaldırılması mümkün olabilmektedir. Buna ek olarak öngörülen süre dolduğunda adli kontrol tedbirleri kendiliğinden ortan kalkar. Ayrıca Cumhuriyet savcısının istemine bağlı olarak da hâkim bu tedbirleri ortadan kaldırabilir.
Adli Kontrol Kararına İtiraz
İtiraz bir kanun yoludur. Adli kontrol kararı da itiraz kanun yoluna başvurulması için uygun nitelikler taşır. İtiraz yapıldığında hâkim ya da mahkemenin vermiş olduğu bir kararın başka bir merci tarafından yeniden gözden geçirilmesi talep edilmiş demektir.
CMK 111/2 uyarınca adli kontrol tedbiri kararlarına karşı itiraz edilebilmektedir. Adli kontrol kararına itiraz edilmesi durumunda Cumhuriyet savcısının görüşüne başvurulur. Daha sonra da mahkeme ya da hâkim 5 günlük süre içerisinde bu tedbirin kaldırılmasına karar verebileceği gibi başka bir tedbir uygulanması yönünde karar da alabilir.
Adli kontrol tedbiri kararının sanık ya da şüphelinin yüzüne söylenmesinden sonra ya da tebligat tarihi başlangıç olmak sureti ile 7 gün içinde itiraz hakkı kullanılabilir. Bu karara itiraz edebilecek olanlar; şüpheli veya sanık, kanuni temsilci ya da karar uygulanacak kişinin eşi olabilir.
Buna ilave olarak adli kontrol kararı verilen şüpheli ya da sanık hakkında en geç 4 ayda bir verilmiş olan kararla ilgili de inceleme yapılır. Bu kapsamda da adli kontrol kararının devam edip etmemesi hususu incelenir. Soruşturma evresinde ise bunu Cumhuriyet savcısının istemiyle Sulh Ceza Hâkimi yapar. Kovuşturma evresindeyse mahkeme resen karar verir.
Adli Kontrol Kararı İtirazında İnceleme Usulü
Adli kontrol kararlarına itiraz işlemi başvurulan bir kanun yoludur. Bu kanun yoluna başvurulacağı zaman tedbirlerin tamamen kaldırılması söz konusu olabileceği gibi uygulanan tedbir yerine başka bir tedbire geçiş de mümkündür.
Tutuklama ve adli kontrol kararı Sulh Ceza Hakimliği tarafından verilmiş ise yapılacak itiraz işlemlerinin incelemesini yargı çevresinde bulunan Asliye Ceza Mahkemesi hâkimi yapar. İncelenecek itirazda yetkili merciler farklı ise Sulh Ceza Hakimliği gerekli tedbiri almaktadır.
Sulh Ceza Hakimliği’nin işlerinin Asliye Ceza Hâkimi tarafından görüldüğü hallerde incelemeyi Ağır Ceza Mahkemesi yapmaktadır. Asliye Ceza Mahkemesi Hâkimi tarafından verilmiş olan adli kontrol tedbiri kararı için itiraz işlemleri yapıldığında incelemeyi yargı çevresinde bulunan Ağır Ceza Mahkemesi yapar.
Ağır Ceza Mahkemesi ve başkanı tarafından verilmiş olan kararın incelenmesi işlemini ise orada birden fazla Ağır Ceza Mahkemesi varsa numara olarak kendisini izleyen daire yapar. Bölge adliye mahkemesi ceza dairesince verilen kararlar için ve Yargıtay Ceza Dairesinin esas mahkeme kararlarına itiraz söz konusu ise üyenin kararda görevli olduğu daire başkanı inceleme yetkisine sahiptir.
Daire başkanı ve ceza dairesi kararlarında ise numara bakımından izleyen ceza dairesi incelemeyi yapar. Bu noktada belirtmek gereken bir diğer husus ise adli kontrole dair iş ve işlemlerde yetkin ve başarılı ceza avukatından yardım almanın önemidir.
Adli Kontrol Kararında Elektronik Kelepçe
Adli kontrol kararı ile sanık ya da şüpheli birtakım yaptırımlara uymakla yükümlü olur. Sanık ya da şüphelinin yükümlülüklere uymaması, bunları ihlal etmesi hakkında verilen kararın hükümsüz kılınmasına ve kişi hakkında tutuklama kararı uygulanmasına sebep olur. Elektronik kelepçe de adli kontrol tedbirlerinden biridir.
Elektronik kelepçe takılan kişi belirli alanlarda veya evin içinde serbestçe hareket edebilir. Bu kelepçe açıldığında alarm verir. Sanık ya da şüpheli belirlenen alanın dışına çıktığında veya elektronik kelepçeyi açtığında kararın ihlali söz konusu olacağından hakkında verilen karar kaldırılarak tutuklama kararına dönülebilir.
Adli Kontrol Kararı Veren Mahkeme
Soruşturma veya kovuşturma aşamasında adli kontrol kararı verilebilir. Bu karar ile sanık ya da şüphelinin denetim altındayken cezasını çekmesi söz konusu olur. Adli kontrol kararı uyarınca birden fazla tedbir uygulanması söz konusudur.
Adli kontrol tedbiri için soruşturma aşamasındayken Cumhuriyet savcısının istemine ve Sulh Ceza Hakiminin kararına göre hareket edilir. Sulh Ceza Hakimliği bu kararı resen veremez. Cumhuriyet savcısının istemi olmak zorundadır. Soruşturma aşamasındayken tutuklanma talebiyle Sanık ya da şüpheli Sulh Ceza Hakimliğine sevk edilirse bu merci tutuklama yerine adli kontrol tedbirini uygulamaya kendiliğinden hükmedebilir.
Kovuşturma aşamasına geçilmiş ise sanığın yargılamasını yapan mahkemenin adli kontrol tedbiri yönünde karar verme yetkisi bulunur. Kovuşturma aşamasında adli kontrol kararı verebilecek mahkemeler; Asliye Ceza, Ağır Ceza mahkemeleridir.
Adli kontrol kararı soruşturma veya kovuşturma aşamasının herhangi bir evresinde verilebilmektedir. Sanık ya da şüpheli kovuşturma aşamasındayken Sulh Ceza Hakimliği bu kararı verirken kovuşturma aşamasında yargılamayı yapan mahkeme yetkili olur.
Adli kontrol tedbirleri için şüpheli ya da sanığa bir veya daha fazla yükümlülük verilebileceği gibi gereklilik halinde bu yükümlülükler kısmen ya da tamamen kaldırılabilir, ekleme yapılabilir veya değiştirilebilir. Geçici olarak muafiyet de bu kararlara yönelik olarak alınabilecek yeni önlemler arasında bulunabilir.
Adli Kontrol Süresi
Ağır Ceza Mahkemesinin görev alanında olmayan işlerde adli kontrol tedbirleri en fazla iki yıl uygulanabilmektedir. Adli kontrol tedbiri uygulama süresi içerisinde de 4 aylık periyotlarla adli kontrol yükümlülüğünün devam edip etmeyeceği yönünde inceleme yapılır.
Adli kontrol kararının zorunluluk hali hasıl olması durumunda 1 yıl daha uzatılabilmesi mümkün olur. Ağır Ceza Mahkemesini ilgilendiren işlerde adli kontrol süresi en fazla 3 yıl olabilir. Zorunluluk hallerinde uzatma yapılacağı zaman bu süre 3 yılı geçememektedir. Bunun yanında Türk Ceza Kanunu uyarınca Terörle Mücadele Kanunu kapsamındaki suçlar ve TCK ikinci kitap-4. Kısım, 4-5-6-7. Bölümde yer verilen suçlar için bu süre 4 yılı geçememektedir.
Adli Kontrol Kararlarına Uyulmaması
Şüpheli ya da sanık adli kontrol tedbirlerine yönelik yükümlülüklerini yerine getirmediği takdirde hapsi cezasının süresine bakılmaksızın tutuklama kararı verilebilir. Bunun yanı sıra tutuklama kararı verilmeyen hallerde adli kontrol tedbirlerinin değiştirilmesi veya aynen devamına karar verilebilmesi de mümkündür.
Şüpheli ya da sanığın azami tutukluluk süresini tamamladığı hallerde haklarında adli kontrol kararı verilerek serbest bırakıldıkları durumlar da mevcuttur. Bu tür bir karar alınmış ve uygulanıyorsa şüpheli veya sanığın yükümlülüklere uymadığı durumlarda tutuklama kararı yeniden verilebilmektedir. Bu defa verilen tutuklama kararının süresi ise Ağır Ceza Mahkemesinin görev alanına giren işlerde 9 aydan fazla olamamaktadır. Diğer işlerde ise bu süre en fazla iki aydır.
Adli Kontrol Kararı Sicile İşler mi?
Sabıka kaydı olarak da bilinen adli sicil kaydına kesinleşmiş mahkeme kararları işlenir. Bu kayda kesinleşmiş mahkeme kararları uyarınca hükmedilen cezaların yanı sıra güvenlik tedbirleri de eklenir.
Adli kontrol tedbirleri kesinleşmiş bir mahkeme kararı uyarınca hükmolunmuş bir hüküm türü değildir. Bu tedbir bir ceza mahkumiyeti kararı da değildir. Adli kontrol tedbirleri sayılan nedenlerle adli sicil kaydına alınmaz.
Adli Kontrol Kararı İtiraz Dilekçesi
Adli kontrol kararına itiraz dilekçesi örneği aşağıda yer almaktadır.
.……. CEZA MAHKEMESİ HAKİMLİĞİ’NE
ŞÜPHELİ :
TC KİMLİK NUMARASI :
ADRES :
MÜDAFİİ :
ADRES :
İSNAT EDİLEN SUÇ :
ADLİ KONTROL
KARARININ
VERİLDİĞİ TARİH : …/…/…
KONU : Adli Kontrol Kararına İtirazımızdır.
AÇIKLAMALAR :
1-)
2-)
3-)
HUKUKİ NEDENLER : 5271 S. K. m. 101, 105, 115.
SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda izah olunan sebeplerle, müvekkilimiz hakkında verilmiş olan adli kontrol kararına itiraz etmekle, Yüce Mahkemenizden itirazımızın kabulüne karar verilmesini talep etmekteyiz. …/…/…
EKLER:
1-Ceza Mahkemesi dosyası ve adli kontrol karar örneği
2-İkametgah belgesi
3-Bir adet onaylı vekaletname örneği
Şüpheli Müdafii
Av.
Adli Kontrol Tedbiri Yargıtay Kararları
Yargıtay 9. Ceza Dairesinin adli kontrol tedbirine ilişkin vermiş olduğu 20.02.2014 tarihli kararı şu şekildedir:
Türkiye Cumhuriyeti İcra Vekiller Heyetini cebren ıskat veya vazife görmekten cebren men etmeye teşebbüs suçundan sanık M.. H.. hakkında 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 147, 61/1 ve 59/2. maddeleri uyarınca 12 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve yurt dışına çıkış yasağı şeklinde adli kontrol koruma tedbirine tabi tutulmasına dair İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 05.08.2013 tarihli ve 2009/191 esas, 2013/95 sayılı kararını müteakip, sanık müdafii tarafından adli kontrol kararına yapılan itirazın süre yönünden reddine ilişkin anılan Mahkemenin 30.09.2013 tarihli ve 2013/566 değişik iş sayılı kararına itirazın reddine dair İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinin 24.10.2013 tarihli ve 2013/658 değişik iş sayılı kararı ile ilgili olarak;
Dosya kapsamına göre:
1- 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 110/2-3. maddesinde, “Hâkim, Cumhuriyet savcısının istemiyle, adlî kontrol uygulamasında şüpheliyi bir veya birden çok yeni yükümlülük altına koyabilir; kontrolün içeriğini oluşturan yükümlülükleri bütünüyle veya kısmen kaldırabilir, değiştirebilir veya şüpheliyi bunlardan bazılarına uymaktan geçici olarak muaf tutabilir. 109 uncu madde ile bu madde hükümleri, gerekli görüldüğünde, görevli ve yetkili diğer yargı mercileri tarafından da, kovuşturma evresinin her aşamasında uygulanır.” şeklindeki düzenleme uyarınca, kovuşturmanın her aşamasında adlî kontrol kararının değerlendirilebileceği gözetilmeden Mahkemesince itirazın süre yönünden reddine karar verilmesinde,
2- 5271 sayılı Kanunun “Adli kontrol” başlıklı 109. maddesinde “Bir suç sebebiyle yürütülen soruşturmada, 100 üncü maddede belirtilen tutuklama sebeplerinin varlığı halinde, şüphelinin tutuklanması yerine adlî kontrol altına alınmasına karar verilebilir.” şeklindeki düzenleme ve aynı Kanun’un “Tutuklama nedenleri” başlıklı 100. maddesinde “Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde, şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilir. İşin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde, tutuklama kararı verilemez…” şeklindeki düzenlemeler uyarınca adli kontrol koruma tedbirine kuvvetli suç şüphesi ve tutuklama nedeni bulunması halinde karar verilebileceği, her ne kadar sanık hakkında mahkemesince üzerine atılı suçları işlediği kabul edilerek mahkûmiyete karar verilmiş ise de, dosya kapsamına göre, milletvekili olması nedeniyle temsil görevini ifa ettiği, bu görevi nedeniyle Türkiye Büyük Millet Meclisince yurt içinde olduğu gibi yurtdışında da yasama faaliyetleri çerçevesinde görevlendirilebileceği de dikkate alınarak, sanığın kaçması, delilleri karartma, saklanma sebeplerinin bulunmadığı cihetle itirazın kabulü yerine yazılı gerekçeyle reddine karar verilmesinde, isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığının 24.01.2014 gün ve 2013/2029/6304 sayılı kanun yararına bozma talebine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 28.01.2014 gün ve 2014/35121 sayılı tebliğnamesi ile daireye ihbar ve dava evrakı tevdii kılınmakla;
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
1 nolu bozma nedeninin incelenmesinde;
Sanığın, 05.08.2013 tarihli mahkumiyet hükmüyle birlikte verilen adli kontrol kararına yasal süresinde itiraz etmediği anlaşılmaktadır. Kanun yararına bozma talebinde söz edilen ve Dairemizce mahallinden getirtilerek incelenen, sanık müdafiince mahkemeye sunulmuş 23.09.2013 tarihli dilekçe içeriğinin esas itibariyle 05.08.2013 tarihli adli kontrol kararına itiraz mahiyetinde olmadığı ve adli kontrol kararının kaldırılması veya değiştirilmesi talebini içerdiği, Mahkemesince kovuşturma evresinin her aşamasında ileri sürülebilecek nitelikteki bu talep hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerektiği ve bu karardan sonra yasal süresine bağlı yeni bir itiraz yasa yolunun başlayacağı gözetilmeden, 23.09.2013 tarihli dilekçe içeriğini karşılamayacak ve CMK’nın 110 ve 111. maddelerine aykırı olacak biçimde yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiş olup,
Kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına nazaran yerinde görüldüğünden, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 24.10.2013 tarih ve 2013/658 değişik iş sayılı kararının CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına, bozma sebebine göre tebliğnamedeki 2 nolu bozma nedeninin incelenmesine yer olmadığına, dosyanın gereği için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 20.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sıkça Sorulan Sorular
Adli Kontrol Kararı Nedir?
Ceza muhakemesi tedbirlerinden biri olan adli kontrol kararları suç nedeniyle yürütülen soruşturmada Ceza Muhakemeleri Kanunu uyarınca uygulanabilen bir çeşit önlemdir. Bu tedbirle sanık ya da şüphelinin kaçma ihtimali engellenirken delillerin karartılması ihtimali karşısında da önlem alınmış olur. Bu tedbir uygulandığında şüpheli ya da sanık kanunda öngörülen yükümlülüklerin bir veya birkaçını yerine getirmek zorundadır.
Adli Kontrol Tedbirleri Hangi Hallerde Uygulanır?
Kuvvetli suç şüphesi varsa, somut delillerle tutuklama nedeni destekleniyorsa şüpheli ya da sanık hakkında tutuklama kararı verilebilmektedir. Bu karar verileceği zaman uygulanacak ceza ve güvenlik tedbiri birbiri ile ölçülü olmadığında tutuklama kararı yerine adli kontrol tedbirlerine başvurulur.
Tutuklama kararı somut delil ve kuvvetli suç şüphesi söz konusu ise verilebilmektedir. Tutuklamanın gerçekleşemediği bazı hallerde Ceza Muhakemesi tedbiri olan adli kontrol kanun yoluna gidilir. Bu karar yalnızca ceza davalarına özgü olarak verilebilir.
Adli Kontrol Tedbiri Kararlarına İtiraz Edilebilir mi?
Adli kontrol tedbirlerine yönelik itiraz kanun yoluna başvurulabilir. Bunun için ilgili mercie dilekçe verilerek istemde bulunulması gerekir. Dilekçede istemin delillerle desteklenmesi de gerekmektedir.
Adli Kontrol Kararını Kim Verir?
Adli kontrol kararı şüpheli veya sanık hakkında verileceği zaman soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısının talebine istinaden Sulh Ceza Hâkimi tarafından verilmektedir. Kovuşturma evresine geçildiğinde ise bu kararı mahkeme resen verebilir.
Adli Kontrol Kararına İtiraz Nereye Yapılır?
Adli kontrol kararına itiraz edilecekse, soruşturma safhasında sulh ceza hakimliğine, kovuşturma safhasında ise dosyanın bulunduğu görevli ceza mahkemesine müracaat edilir.
Soruşturmada Adli Kontrol Tutukluluğa Döner mi?
Kişi hakkında kuvvetli suç şüphesine işaret eden somut deliller mevcut değilse adli kontrol tedbirine karar verilmez ve adli kontrolün keyfi olarak tutukluluğa dönüştürülmesi söz konusu değildir.
Adli Kontrol İmza İhlali Cezası
Geçerli bir mazeret olmaksızın imza ihlal etmek, kalan cezanın infaz edilmesine karar verilmesine neden olabileceği gibi ihlalde bulunan hakkında tutuklama kararı verilmesine dahi sebebiyet verebilir.