Çocuğun Velayeti Hangi Durumlarda Anneye Verilmez?

Çocuğun Velayeti Hangi Durumlarda Anneye Verilmez?

Velayet davası çocuğun üstün yararı gözetilmek sureti ile sonuçlandırılır. Hakim velayet davası sonucunda çocuğun kimde kalacağına karar vereceği zaman bakımı, eğitimi, sosyal yaşamı, yararı gibi unsurları birlikte değerlendirir. Bunun sonucunda da çocuk hangi ebeveynde kalacak belirlenir.

Boşanma davalarının sonucunda eşlerin ayrılmasının ardından çocukların durumu da önemli bir problem haline gelebilir. Anne ve baba boşanma kararı aldıklarında bunu Aile Mahkemesi aracılığı ile resmi yollardan gerçekleştirmek zorundadır.

Anlaşmalı boşanma davasında çocukların kimde kalacağı konusu dava öncesinde anlaşmalı boşanma protokolüne eklenerek belirlenir. Bu tür bir boşanma davasında çocukların velayet sorunu önceden çözümlenmiş olur.

Çekişmeli boşanma davası süreci karışık bir dava türü olduğundan çocukların velayeti konusu da önemli bir problem haline dönüşebilir. Taraflar velayet konusunda anlaşamadıklarında çocuğun kimde kalacağı konusu da mahkemece belirlenmek zorunda kalır.

Velayet Nedir?

Velayet, çocuk sahibi olan çiftlerin boşanma kararı alması durumunda önemli bir problem haline gelen konular arasındadır. Velayette en temel ölçüt çocuğun üstün yararıdır. 18 yaşından küçük çocukların velayeti anne ya da babaya verilir. Ergin olmayan çocukların bakım ve eğitimleri sağlanırken anne babaya bazı hak ve ödevler tanımlanır. Bu hak ve ödevler velayet olarak adlandırılır.

Türk Medeni Kanunu 335. Maddesi uyarınca ergin olmayan çocukların ana ve babasının velayeti altında olduğu belirtilmektedir. Velayet 18 yaşın altındaki küçüklerin ve istisnai olarak da kısıtlı ergin çocukların korunması, bakımı ve menfaatleri gözetileceği zaman ana babaya tanımlanan hak ve ödevlerin bütününü kapsamaktadır.

Velayet hakkı yasal olarak ana babaya aittir. Hukuki bir gerekçe olmadığı sürece velayet hakkı ana ve babadan alınamamaktadır. Reşit olmasına rağmen akıl hastalığı, akıl zayıflığı gibi kısıtlayıcı nedenlerle korunması, temsil edilmesi gereken kişiler de velayet altında kabul edilir. Evlilik devam ettiği sürece ana ve baba velayet hakkını birlikte kullanır.

Velayet Davası Nedir?

Çocuk reşit olmadığında ve aile birliği sürerken velayet ana babanın ortak kullanım hakkına tabidir. Velayetin ana babadan alınması yalnızca yasal nedenlerle olabilir. Kısıtlı ergin çocuklar için hakim tarafından vasi ataması yapılmadığı sürece velayet hakkı ana babada olur. Velayet davası Aile Mahkemesi’ne açılan bir dava türü olurken bu davayı çocuğun velayeti kendisinde olmayan eş diğer eşe karşı açar.

Evlilik birliği sürdüğü müddetçe velayet ana baba tarafından ortak kullanılır. Evlilik birliği sonlandığında ise hakim velayet hakkını ana ve babadan birine verir. Ana ve babadan biri öldüğünde velayet hakkı sağ kalana ait olur. Boşanma davası ile ayrılık söz konusu ise bu durumda velayet hakkını mahkeme belirler. Mahkeme çocuğu hangi tarafa bırakmış ise velayet hakkı onda olur.

Velayetin Kimde Kalacağı Nasıl Belirlenir?

Boşanma davası ile birlikte ortaya çıkan anlaşmazlıklardan biri de çocukların velayet hakkının kimde kalacağı olabilir. Çocukların velayeti ana ve baba evliyken ikisinin ortak sorumluluğunda olurken ayrılık kararı alındıktan sonra çocuğun kimde kalacağı sorunu da oluşabilir. Bu tür bir problem ortaya çıktığında taraflar aralarında anlaşarak bir anlaşmalı boşanma protokolü hazırlamak sureti ile velayet konusunu kendi aralarında çözümleyebilir.

Tarafların velayet sorununu kendi aralarında çözemedikleri durumlarda bu kararı mahkeme verir. Çocuğun 0-4 yaş aralığında olması halinde anne bakımına ihtiyacı olduğu düşünülerek velayet hakkı anneye verilir. Çocuğun okul çağında olması durumunda ise çocuğun üstün yararı gözetilerek hareket edilir.

Okul çağındaki çocuğun maddi gereksinimleri, çocukla hangi ebeveynin daha iyi ilgilenebileceği, sosyal yaşamı gibi çok sayıda ayrıntı karar verileceği zaman dikkate alınır. Bu noktada belirtmekte fayda var ki sürecin uzman ve tecrübeli bir boşanma avukatı aracılığıyla yürütülmesi, hak ve menfaat kaybı yaşanmaması bakımından faydalı olacaktır.

Velayet Davası Görevli ve Yetkili Mahkeme

Müşterek çocukların velayeti söz konusu olduğunda ve dava açılacaksa Aile Mahkemesi yolu ile hareket edilmesi gerekir. Aile Mahkemesi’nin bulunmadığı yerlerde ise Asliye Hukuk Mahkemesi’ne müracaat edilir.

Basit yargılama usulü ile görülen bu dava kısa sürede sonuçlanır. Dava sırasında dava dilekçesi ve cevap dilekçesi ile işlemler yürütülür. Dilekçeler tamamlandıktan sonra hakimin dosya üzerinden karar verip vermeyeceğine bağlı olarak duruşma günü de belirlenir.

Boşanma Davası Sonucunda Velayetin Anneye Verilmesi

Boşanma davası eşlerin aile birliğini sonlandırma talebi ile açtıkları bir davadır. Bu dava Aile Mahkemesi’ne açılır. Boşanma davası neticesinde çocukların durumunun da belirlenmesi gerekir. Çocuğun yaşı küçük olduğunda anne şefkatine ve bakımına ihtiyaç duyacağından velayeti anneye verilir. Annenin velayeti üstlenmesi konusunda hukuki bir engel olmadığı takdirde genellikle velayet annede kalır.

Velayet sahibi anne, yeniden evlendiği takdirde tek başına velayetin değiştirilme sebebi olmaz. Çocuğun velayetinin anneye verilmemesi için bir takım gerekçelerin oluşup oluşmadığına bakılır. Çocuğun eğitimi, sağlığı, ahlaki değerleri olumsuz yönde etkilendiğinde velayetin anneye verilmesi söz konusu olmayacaktır.

Burada esas olan çocuğun üstün yararıdır. Toplumun zarar görmemesi için iyi yetişmiş bireylere ihtiyacı vardır. Bu sebeple de mahkeme velayet konusunu değerlendirirken kamu düzenini de göz önünde bulundurarak karar verir.

Velayetin Anneye Verilmediği Durumlar

Çocuğun üstün yararı gözetilerek karar verilen velayet konusu ayrılma kararı alan eşler için önemli bir probleme dönüşebilir. Velayete karar verilirken çocuğun ihtiyaçları, eğitimi, sağlığı, sosyal yaşamı gibi birçok unsur değerlendirilir. Çocuğun velayeti bu kapsamda anne ya da babaya verilebilir. Velayetin anneye verilmediği haller ise aşağıdaki şekilde sıralanabilir:

  • Anne sağlık problemleri yaşıyorsa ve velayeti almaya sağlık durumu müsaade etmiyorsa çocuğun velayeti babaya verilebilir. Psikolojik ve fiziksel sağlığı bozuk olan annenin çocuğun bakımı konusunda yetersiz olması söz konusu ise hakim çocuğun velayetini babaya verebilir.
  • Çocuğun velayeti bu sebeplerle anneye verilmeyecekse anneden bir sağlık raporu alınır. Bu durumda da gerekli tetkikler yapılmak üzere devlet hastanesine sevk işlemi gerekir.
  • Rapor hazırlandıktan sonra bu belgede annenin çocuğun bakımı konusunda sağlığının elverişsiz olduğu kayıtlı ise çocuğun velayeti anneye verilmemektedir.
  • Annenin fiili ehliyeti yoksa ve akıl sağlığı yerinde değilse çocuğun velayeti anneye verilmez. Fiil ehliyet ergin bireylerin ayırt etme gücünde olup olmadığını gösterir.
  • Annenin fiil ehliyetinin olmaması çocuğa karşı sorumluluklarını yerine getirme konusunda önemli bir engel teşkil edeceğinden bu gibi hallerde çocuğun velayeti anneye verilmemektedir.
  • Anne haysiyetsiz bir yaşam sürdüğü takdirde de çocuğun velayeti kendisine verilmemektedir. Haysiyetsiz yaşam süren bir ebeveyn çocuğun ruh sağlığının yanı sıra fizyolojik yönden de zarar görmesine neden olabileceği için hakim bu tarz bir durumda velayeti anneye vermez.
  • Uyuşturucu bağımlılığı olan bir anneye de hakim velayeti vermeyecektir. Zararlı alışkanlıkları olan ve bunları bağımlılık derecesinde sürdüren annenin çocuğa karşı sorumluluklarını yerine getirmesi zor olacağından hakim karar verirken bu hususu da dikkate alır.
  • Velayet kararı alındığında çocuğun sağlıklı ve mutlu bir yaşam sürmesi için uygun ebeveynin seçilmesine dikkat edilir. Çocuğun üstün yararı göz edilirken ruh sağlığı ve fizyolojik sağlığının da korunması amaçlanır.
  • Anne bir suçtan hüküm giymiş ise ve tutuklanarak cezaevine konduğunda çocuğun velayeti anneye verilmez. Annenin tutukluluk hali sonlandıktan sonra velayetin kimde kalacağı konusu hakimin takdirinde olur.
  • Anne velayet hakkını kötüye kullandığında da çocuğun velayeti kendisine verilmez. Velayet hakkı belirleneceği zaman hangi ebeveynin çocuğun üstün menfaatine uygun olduğuna hakim karar verir.
  • Velayeti alan taraf anne ise ve çocuğun babası ile görüşmesini kanunda babaya ön görülen haklar çerçevesinde kısıtlamaya çalıştığında velayet hakkı kendisinden alınabilir. Anne çocuğun babası ile olan ilişkisinde babayla arasında oluşan duygusal bağı engelleme çabasında ise velayet hakkı geri alınabilir.
  • Anne sonradan bir evlilik yaparsa velayet hakkı kural olarak etkilenmez. Bununla birlikte sonradan yapılan evlilik çocuğun psikolojik ve fizyolojik yönden zarar görmesine sebep olabilecek nitelikte ise bu durumda velayet hakkı geri alınabilir.

Velayet Değiştirilebilir mi?

Velayet ana veya babaya verildikten sonra bazı koşullarda değişiklik olması halinde velayeti alan tarafın durumunun değişmesi söz konusu olduğunda, sonradan oluşan sebeplerle çocuğun menfaati gerektiği gibi korunmazsa velayet değişebilir.

Velayetin değiştirilebilmesi söz konusu olurken bunun için yeterli gerekçelerin ortaya çıkması zorunludur. Bir olay olmalı ve ortaya çıkan bu olayın da velayet görevini aksatmaya etkisi bulunmalıdır. Velayetin değiştirilmesi ile velayetin kaldırılması arasında fark vardır. Velayet kaldırılacağı zaman görevin kötüye kullanılması ve ihmal edilmesi söz konusu olur.

Türk Medeni Kanunu 183. Maddesi uyarınca durumun değişmesi başlığı altında ele alınan bu konu kapsamında taraflardan biri başkası ile evlendiğinde, başka bir yere giderse ya da vefatı durumunda yeni olgular ortaya çıkar ve zorunluluk hasıl olursa velayet değiştirilebilir. Velayetin değiştirilmesi için taraflardan biri başvurabileceği gibi hakim buna resen de karar verebilir. Velayetin değiştirilme sebepleri arasında yer alan bazı örnekler aşağıdaki gibidir:

  • Çocukla kişisel ilişki kurulması engellendiğinde,
  • Çocuk velayet hakkı olmayan tarafta bırakılmış ise,
  • Çocuk 3. Kişinin yanında bırakılmış ise,
  • Çocuğun menfaati gereği korunması gerekli ise,
  • Taraflardan birinin yeniden evlenmesi durumunda,
  • Velayet hakkı olan tarafın ölümü durumunda,
  • Velayet görevinin kullanılmasının engellenmesi söz konusu ise.

Velayetin Kaldırılması

Velayetin kaldırılması için bazı şartların varlığına bakılır. Çocuğun korunması yönünde alınacak önlemler sonuç vermediği takdirde hakim kararı ile velayet kaldırılabilir. Taraflardan biri deneyimsiz ise, hastalık veya başka bir yere gitme durumu ortaya çıktığında velayet görevini yerine getirme konusunda sıkıntı yaşarsa velayet kaldırılabilir.

Ebeveynlerden biri çocuğa karşı olan vazifelerini aksatır ve ona karşı yeterli ilgi ve sevgiyi göstermezse, yükümlüklerini ağır biçimde savsaklattığında velayet kaldırılabilir. Velayetin tarafların her ikisinden kaldırıldığı durumlarda ise çocuğa vasi tayin edilmesi gerekir.

Yargıtay Kararları

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin velayetin değiştirilmesine ilişkin vermiş olduğu 24.05.2018 tarihli kararı şu şekildedir:

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından, ortak çocuğun anne yanına bırakılması suretiyle kişisel ilişki kurulması ve iştirak nafakasının kaldırılması yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Davacı baba tarafından açılan velayetin değiştirilmesi davasında mahkemece velayetin davacı babaya verilmesine dair ilk hüküm davacı anne tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizce taraflardan delillerinin sorulması, göstermeleri halinde toplanması, göstermedikleri takdirde de re’sen delil toplanması, bu çerçevede çocuğun üstün yararının ebeveynlerinden hangisinin yanında bulunmak olduğu ve velayet sahibinin değiştirilmesini gerekli kılan bir durumun bulunup bulunmadığı hususunda 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 5. maddesi uyarınca, psikolog, … ve sosyal çalışmacıdan oluşan uzmanlara inceleme yaptırılarak, rapor alınması ve tüm deliller birlikle değerlendirilerek, karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyulmuş, son kararla velayet değişikliğine ilişkin davanın kabulü ile ortak çocuğun velayetinin davacı babaya verilmesine, davalı anne ile çocuk arasında” Her ayın 1. ve 3. hafta sonları Cumartesi günü sabah saat 10:00’dan Pazar günü akşam saat 16:00 ‘ya kadar, dini bayramların 2. günü sabah saat 10:00’dan 3. günü akşam saat 16:00 ‘ya kadar, her yıl Temmuz ayının 1. günü sabah saat 10:00 dan 31. günü akşam saat 16:00 ‘ya kadar, her yıl sömestr tatilinin başladığı hafta sonu Cumartesi saat 10.00 dan ertesi Cumartesi saat 16:00’ya kadar davalı anne yanına bırakılması suretiyle kişisel ilişki kurulmasına” karar verilmiştir. Bu karar davacı baba tarafından ortak çocuğun anne yanına bırakılması suretiyle kişisel ilişki kurulması ve iştirak nafakasının kaldırılması tarihi bakımından temyiz edilmiştir. Dosya kapsamına göre, taraflar Türk Medeni Kanunun 166/3. maddesi uyarınca boşanmışlar, velayet davacı anneye verilmiş, çocuk için 300 TL iştirak nafakasına hükmedilmiştir. Tarafların boşanmalarından sonra ortak çocuğun bir süre anne yanında kaldığı, daha sonra baba ile kalmaya başladığı, mahkemece 24.01.2017 tarihli ara karar ile çocuğun baba yanında okula devam etmesi nedeniyle geçici velayetinin babaya bırakılmasına karar verildiği,çocuğun bu tarihten sonra da baba yanında kaldığı anlaşılmaktadır.

Bu durumda iştirak nafakasının ara kararla geçici velayetin babaya bırakıldığı 24.01.2017 tarihinden itibaren kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken hükmün kesinleşmesinden itibaren kaldırılmasına karar verilmesi doğru olmadığı gibi davalı babaya yükümlülük yükler şekilde ortak çocuğun davalı anne yanına bırakılması suretiyle kişisel ilişki kurulması da doğru olmamıştır. Ne var ki bu hususlar yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün bu bölümlerinin düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir. (HUMK m. 438/7)

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple gerekçeli kararın hüküm fıkrasının 3. paragrafında yer alan “davalı anne yanına bırakılması suretiyle “sözcüklerinin çıkarılmasına, yine 4. paragrafında yer alan “velayet değişikliğine ilişkin kararın kesinleşme tarihi itibariyle “sözcüklerinin hükümden çıkarılmasına yerine “geçici velayetin babaya bırakıldığı 24.01.2017 tarihinden itibaren “sözcüklerinin yazılmasına, hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 24.05.2018 (Prş.)

Sıkça Sorulan Sorular

Velayet Nedir?

Velayet, 18 yaşın altındaki ergin olmayan çocuklar ve istisnai hallerde kısıtlı ergin kişiler için ana ve babaya tanımlanan hak ve ödevlerdir. Evlilik birliği içindeyken velayet, ana babanın ortak kullanımındadır. Ayrılmış olan ebeveynler için velayet taraflardan birine verilir.

Velayet Neye Göre Belirlenir?

Velayete karar verilirken çocuğun üstün yararı göz önünde bulundurulur. Çocuğun eğitimi, sağlığı, sosyal gereksinimleri birlikte değerlendirilir. Anlaşmalı boşanma davasında anlaşmalı boşanma protokolüne eklenerek çocuğun velayeti taraflardan birine anlaşma yolu ile bırakılabilir. Diğer hallerde mahkeme kanalı ile velayetin kimde kalacağı belirlenir.

Velayet Davası Hangi Mahkemeye Açılır?

Velayet davası açılacağı zaman Aile Mahkemesi’ne müracaat edilmesi gerekir. Velayete karar verileceği zaman da çocuğun hangi ebeveynin yanında kalması menfaatine daha uygun olur diye bakılmaktadır.