Aile Hukuku konuları arasında yer alan velayet, 18 yaşını tamamlamamış çocukların menfaatini korumak ve hukuki alanda temsil etmek üzere anne ve babanın yükümlülüklerini ve haklarını ifade eder. Evlilik devam ettiği sürece çocuğun velayeti anne ve babaya aittir. Çocuğun gözetilmesi ve korunması, eğitim, sağlık ve sosyal ihtiyaçlarının karşılanması velayet kapsamındadır. Bu yükümlülüklerin yanı sıra anne ve baba çocukları üzerinde belirli haklara sahiptir. Bu haklar, çocuğun menfaati ile çatışmamalıdır. Menfaati doğrultusunda çocuğun yerine karar alınabilmesi ve tasarrufta bulunulması mümkündür.
Velayet Davası
Velayet davası, boşanma sonrası çocuğun velayetine eşlerden hangisinin sahip olacağının belirlendiği bir davadır. Hukuki olarak ergin sayılmayan; yani 18 yaşından küçük çocuk, mahkeme kararı ile eşlerden birine bırakılır. Velayet davasında en önemli unsur çocuğun menfaatidir. Mahkeme, çocuğun velayeti hakkında karar verirken eşlerin sosyo-ekonomik durumunu, eğitim seviyesini ve aile yapısını dikkate alır. Çocuğun yaşı, cinsiyeti, sağlığı, eğitimi ve güvenliğinin sağlanması da velayetin belirlenmesinde önemli bir yer teşkil etmektedir. Velayet davası için göz önünde bulundurulan tüm unsurlar incelendikten sonra çocuğun yararına en uygun eşe çocuğun velayeti verilir.
Velayetin Değiştirilmesi
Velayetin değiştirilmesi, velayet hakkına sahip olmayan anne ya da babanın çocuğun değişen koşulları nedeniyle velayet hakkının el değişmesi gerektiğini mahkemeden talep ettiği bir süreçtir. Velayetin değiştirilmesi için açılacak davada çocuğun menfaatini etkileyecek şartların yerine gelmiş olması gerekmektedir. Türk Medeni Kanunu md183’e göre velayet sahibinin;
- Vefatı
- Yeniden evlenmesi
- Ciddi bir biçimde sağlığının bozulması
- Mahkûm olması
- Alkol ya da uyuşturucu bağımlılığının bulunması
- Başka bir yere gitmesi
durumunda hakim kendiliğinden ya da ebeveynlerin herhangi birisinin talebi üzerine velayetin değiştirilmesi kararı verebilir.
Velayet Davasında Çocuğun Menfaati
Velayet davası için esas olan çocuğun menfaatidir. Velayet hakkının hangi ebeveyne verileceği hususunda eğitim, sağlık, güvenlik gibi çocuğun menfaatini oluşturan unsurlar dikkate alınır. Unsurların detaylı bir biçimde incelenmesindeki temel amaç, çocuğun korunması ve geleceğinin güvence altına alınmasıdır. Çocuğun hayatının akranlarına benzer bir şekilde devam etmesi, boşanma ile hayat kalitesinde herhangi bir düşüşün yaşanmaması nihai hedeftir. Dolayısıyla velayet davası açacak ebeveynler için çocuğun menfaatinin objektif bir biçimde değerlendirilmesi ve profesyonel hukuki bir yardım alması elzemdir.
Velayet Davasında Çocuğun Fikri
Velayet davası görülürken çocuğun fikri, idrak etme gücüne sahip olduğu düşünülürse önem kazanır. Yargıtay Kararlarına göre çocuğun idrak etme yaşı 8’dir. Velayet davasına konu olan ve 8 yaşını geçmiş çocuğun çevresinde gelişen olayları kavrayabileceği ve bazı konulara aklının yetebileceği öngörülmüştür. Dolayısıyla mahkeme, velayet davasında çocuğun fikrini ve isteğini sorabilir; ancak son karar mahkemeye aittir. Çocuğun menfaati için gerekli görüldüğü takdirde çocuğun fikirlerinin zıttı bir karar verilebilir.
Evli Olmayan Çiftlerde Çocuğun Velayeti
Evli olmayan çiftlerde çocuğun velayeti Türk Medeni Kanunu’na göre anneye aittir. Annelik ve babalık doğal bir kurum olduğundan çiftler hukuki olarak karı-koca sayılmasalar dahi çocuğun üzerindeki sorumlulukları devam eder. Evli olmayan çiftlerde velayet hakkının anneye ait olması, çocuğun menfaatinin ihlal edildiğini düşünen baba için yasal mercilere başvurmasına engel değildir. Bu sebeple baba, çocuğun menfaati doğrultusunda velayet davası açabilir.
Velayetin Babaya Verildiği Durumlar
Velayet davası, somut olayın kendi içinde değerlendirilmesini gerektiren bir dava türüdür; çünkü çocuğun menfaatini etkileyen birçok faktör aileden aileye değişkenlik göstermektedir. Genel hatlarıyla velayetin babaya verildiği durumları inceleyecek olursak; en önemli koşul annenin çocuğun bakımını özenli bir biçimde yerine getiremeyecek durumda olmasıdır. Velayet, çocuğun korunmasını ve özen gösterilmesini kapsadığı için bu koşulların sağlanamaması çocuğun menfaatine ciddi zarar verir ve baba velayetin değiştirilmesi için dava açabilir.
Uygulamada velayetin babaya verilmesini etkileyen bir diğer etken çocuğun yaşıdır. Hayatın olağan akışı gereği belirli yaşın altındaki çocuklar annelerine muhtaçtır ve sağlıklı gelişim için annesi ile yaşaması gerekmektedir. Çocuğun yaşının büyümesi ve annesine olan biyolojik bağımlılığın azalması babanın velayet alma şansını artırmaktadır.
Velayetin Anneye Verildiği Durumlar
Velayet davası, büyük ölçüde velayet hakkının anneye verilmesiyle sonuçlanır. Bu durumun sebebi çocuğun menfaatinin en azından belirli yaşa kadar annenin yanında daha iyi korunacağına olan yaygın inançtır. Ancak unutulmamalıdır ki velayet hakkının kime verileceği mahkeme tarafından somut olayın tüm detayları dikkate alınarak incelenir ve çocuk için en doğru karar verilir. Dolayısıyla velayet davası sonucunun anne lehine olması gibi kesin bir durum yoktur. Türk Medeni Kanunu çocuğun menfaatinin korunması maksadının hasıl olmasını nihai hedef olarak belirlemiş; mahkemenin de bu doğrultuda karar vereceği hükmünü düzenlemiştir.
Çocuğun Velayeti Alamayan Tarafla Görüşmesi
Velayet davası ile çocuğun velayeti alamayan tarafla görüşmesi de düzenlenmektedir. Çocuğun aile duygusundan mahrum kalmaması temel hedeftir. Böylelikle boşanan çiftlerin çocukları anne ya da babasının eksikliğini hissetmeyecek, sağlıklı ilişkiler geliştirebilecektir. Çocuğun velayeti alamayan tarafla görüşmesinin detayları somut olaya göre değişkenlik göstermektedir. Velayeti alamayan taraf çocuğu ile her hafta sonu görüşebileceği gibi yalnızca özel günlerde de görüşebilir. Çocuğun velayeti alamayan tarafla görüşmesi menfaati doğrultusunda mahkeme tarafından belirlenir.
Velayetin Hakkının Kötüye Kullanılması
Velayet hakkının kötüyle kullanılması durumunda karşı taraf velayetin değiştirilmesi için dava açma hakkına sahiptir; çünkü bu durum çocuğun menfaatini ihlal eden durumlara sebebiyet verebilir. Velayet hakkına sahip taraf, çocuğu üzerinde gerekli özeni göstermekle, ihtiyaçlarını karşılamakla ve yeri geldiğinde çocuğun menfaati doğrultusunda tasarrufta bulunmakla yükümlüdür. Velayet sahibi bu yükümlülüklerini yerine getirmediği takdirde velayetin değiştirilmesi davası ile karşı karşıya kalabilir.
Boşanmadaki Kusur Velayeti Etkiler mi?
Velayet davası için boşanmadaki kusur, çocuğun korunması ve bakımının üstlenilmesini etkilemediği sürece bir önem teşkil etmez. Kusur, çiftlerin birbirine karşı yaptığı yanlış davranışı ifade eder ve bu durum kişiyi kötü anne ya da baba yapmaz. Velayetin kime verileceği hususunda mahkeme boşanmadaki kusuru dikkate alabilir; ancak burada dikkate edeceği nokta kusurun çocuğun menfaatini etkileyip etkileyemeyeceğidir.
Zina Sebebiyle Boşanma Velayet Davasını Etkiler mi?
Zina sebebiyle boşanma, velayet davası için belirleyici değildir. Velayet ve boşanma davası birbiriyle özdeşleştirilemeyeceği gibi çocuğun menfaatini etkileyecek bir durum olmadığı takdirde önem teşkil etmez. Anne ya da babanın zinadan dolayı boşanmaya sebebiyet vermesi velayet haklarının kaybolmasına neden olmamaktadır. Çocuğun menfaatinin gereği doğrultusunda aldatan anne ya da baba çocuğun velayet hakkına sahip olabilir.
Ortak Velayet Nedir?
Ortak velayet, boşanmış çiftlerin çocuğun velayetini ortak biçimde üstlenmesini ifade eder. Velayetin ortak kullanımı, Türk hukuk sisteminde sık karşılaşılan bir karar olmasa da giderek yaygınlaşmaktadır. Uygulamada ortak velayet, genellikle anlaşmalı boşanan çiftlerde görülmektedir. Boşanmanın çekişmeli olmaması ortak velayeti daha uygulanabilir bir hale getirmektedir.
Velayet Davası Görevli ve Yetkili Mahkeme
Velayet davası için görevli mahkeme aile mahkemesidir. Aile mahkemesinin bulunmadığı yerlerde asliye hukuk mahkemesi görevli olur. Davalı ya da davacının yerleşim yeri yetkili mahkemedir. Görevli ve yetkili mahkemede açılmayan davalar davanın süresini uzatıp masrafları artırabilir. Profesyonel hukuki yardım alınması, velayete ilişkin davalarda aranan hakkın kaybolmaması için büyük önem arz etmektedir.