İstirdat Davası (Geri İsteme Davası)

İstirdat Davası (Geri İsteme Davası)

İstirdat davası (Geri isteme davası); borçlu olmadığı halde, hakkında başlatılan icra takibi nedeniyle ödeme yapan kişinin görev – yetki sahibi mahkemeye başvurarak yaptığı ödemenin kendisine iade edilmesi talebiyle açtığı davadır. Haksız yere ödeme yaptığını düşünen kişi, istirdat davası açmak suretiyle mahkemeden bu ödemesini talep edebilir. Uygulamada sıkça karşılaşılan davalar arasında yer alan istirdat davasına geri isteme davası da denir.

Hakkında icra takibi başlatılan, ödeme emrine itiraz etmeyen ya da itiraz etmesine karşın icra mahkemesi kararıyla itirazı kaldırılan kişi, icra takibinin kesinleşmesine rağmen maddi hukuk açısından borçlu olmayabilir. Bu tür bir durumda kişi, hakkında başlatılan takip gereği borçlu kabul edilir. Bunun sonucu olarak da icra takibi hüküm ve sonuç doğurabilir. Bir diğer ifadeyle, malları veya gelirleri haczedilebilir; taşınır ve taşınmaz mal varlıkları satılabilir.

Söz konusu örnekte olduğu gibi bir durumla karşı karşıya kalan kişi, esasında borçlu olmadığının belirlenmesi adına menfi tespit davası açmaz ve ileri sürülen borcu icra tehdidi altında öderse, alacaklıya karşı istirdat davası açarak ödediği paranın kendisine iade edilmesini talep edebilir. Makalemiz, istirdat davasına ilişkin merak konusu hususları yanıtlar nitelikte hazırlanmış olup dikkatle olup konu bütünlüğü açısından dikkatle ve sırayla okunması tavsiye olunur.

İstirdat (Geri Alma) Davası Nedir?

İstirdat, sözcük anlamı itibariyle “Geri alma, bir yeri yeniden ele geçirme, kurtarma” demektir. Hukuk literatüründe istirdat davası ise borçlu olunmadığı halde, kesinleşmiş icra takibi nedeniyle cebri icra tehdidi altında ödenen borcun geri alınması istemiyle açılan dava olarak karşılık bulur. Kişinin borçlu olmadığı halde ödediği paranın geri alınabilmesi amacıyla açılan istirdat davası, söz konusu ödeme nedeniyle hak kaybı yaşanmamasını sağlayan hakkı koruyucu nitelikli bir davadır.

İcra takibi, borcunu ifa etmeyen kişiye karşı alacağın tahsili amacıyla alacaklı tarafından icra müdürlüğünde başlatılan yasal işlemdir. Hakkında icra takibi başlatılan kişi, söz konusu takibe itiraz etmeyebilir yahut itiraz ettiği halde itirazı reddedilebilir. Aslında borcu olmadığı halde icra tehdidinden ötürü ödeme yapabilir. Bu durumda ödenen paranın geri alınabilmesi, ödenen paranın iadesi istemiyle açılacak istirdat davasıyla (geri isteme davası) mümkündür.

İstirdat Davası Hukuki Dayanağı

İstirdat davasının hukuki amacı; kişinin borcu olmamasına karşın icra tehdidi altında ödediği paranın geri alınmasını, zarar görmemesini sağlamaktır. İşbu davanın hukuki dayanağı ise 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72. maddesidir. Geri isteme davasında hak, menfaat, maddiyat ve zaman yönlerinden kayıp yaşamamak adına, icra ve iflas hukuku üzerine ihtisas sahibi ve emsal davalarla deneyim kazanmış bir avukattan hukuki yardım almak en doğru yaklaşım olacaktır. İİK m.72:

Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını isteyebilir.

İstirdat davası iki farklı şekilde söz konusu olabilir. Bunlardan ilki; icra takibi sırasında, borçlusu olunmayan bir borcun alacaklıya ödenmesi halinde doğrudan geri isteme davası açmaktır. Diğeri ise icra takibi başlatıldıktan ve alacaklıya herhangi bir ödeme yapılmadan önce, iddia edildiği gibi bir borcun olmadığının tespiti için menfi tespit davası açılması ve dava esnasında alacaklıya borcun bir kısmının ya da tamamının ödenmesi halinde menfi tespit davasının istirdat davasına dönüşmesidir.

İstirdat Davası Şartları

İstirdat davası şartları şu şekilde sıralanabilir:

  • Borçlusu olunmayan bir borcun ödenmiş olması gerekir. Borçlu olduğu iddia edilen kişi yerine bir üçüncü kişinin borcu ödemesi halinde de geri isteme davası açılabilir. Fakat belirtmekte fayda var: takip sırasında ödenen eksik borçlar nedeniyle geri isteme davası açılamaz. Söz gelimi, zamanaşımına uğramış bir borcu icra takibi esnasında ödeyen borçlu, ödediği parayı istirdat davasına konu edemez.
  • Para, icra takibi esnasında ödenmiş olmalıdır. Zira icra takibi kesinleşmeden yapılan ödemeler hakkında geri alım davası açılamaz.
  • Para, icra tehdidi altında ödenmelidir. İcra tehdidinden kasıt; icra takibine itiraz edilmemesi ya da itiraz edilmesi ve fakat itirazın kaldırılması neticesinde icra takibinin kesinleşmesi neticesinde alacaklının haciz, satış vs. yollarla alacağını tahsil etme olanağı sebebiyle zorlanma halidir. Yani kişi, hakkında başlatılan icra takibinin kesinleşmesi sonucunda artık haciz, satış vs. yollara başvurulabileceği kaygısıyla ödeme yapmış olmalıdır.
  • Dava, icra takibi devam ederken açılmalıdır.
  • Dava, borcun ödenmesini takiben bir yıl içinde açılmalıdır.

İstirdat Davası Zamanaşımı

Kanun koyucu, ödemenin tamamının yapıldığı tarihi izleyen bir yıl içinde istirdat davası açılması gerektiğini öngörmüştür. Bir yıllık süre zamanaşımı süresi değil; hak düşürücü süredir. Bu nedenle, taraflar itirazda bulunmasa da bu husus hakim tarafından re’ sen gözetilir. Hak düşürücü bir yıllık süre içinde açılmayan geri isteme davasının daha sonra açılması mümkün değildir. Zira bir yıllık sürede dava açılmaması, hak sahibinin bu haktan vazgeçtiği anlamına gelir.

İstirdat Davası Nasıl Açılır?

İstirdat davası bir hukuk davası olup genel hukuk davaları ile aynı sürece tabidir. İşbu davanın açılması amacıyla dava hazırlığı, dava dilekçesi hazırlanması, davanın açılması ve duruşmaların takibi süreçlerinde yetkin bir icra avukatı yardımına başvurmak sürecin müspet seyri adına en doğru yaklaşım olacaktır. Geri alım davası, görev yetki sahibi mahkemeye sunulacak dava dilekçesiyle açılır. Dava, ödenmiş bir parayla alakalı olduğu için nispi harca tabidir.

Borçlu, icra mahkemesinde açtığı itirazın kaldırılması davasında iddia ettiği ve fakat kanıtlayamadığı hususları istirdat davasında tekrar ileri sürebilir. Keza itirazın kaldırılması davasında ileri sürmediği hususları da ileri sürebilir; ancak, bu noktada bir istisna mevcuttur. Bu istisna zamanaşımı itirazıdır. Yani, itirazın kaldırılması davasında zamanaşımı itirazında bulunmamış borçlu, geri isteme davasında borcun zamanaşımına uğradığı ileri süremez.

İstirdat Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme

İstirdat davasına bakmakla görevli mahkemeye dair özel bir düzenleme mevcut olmadığını için, davada görevli yargı organı icra mahkemeleri değil; genel mahkemelerdir. Hangi mahkemenin görevli olacağı, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin türüne göre tespit edilir. Bu davada yetkili mahkeme ise 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m.72’de; “Menfi tesbit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir.” şeklinde düzenlenmiştir.

Taraflar geçerli bir yetki sözleşmesi düzenlenmişse sözleşmede belirtilen yer mahkemesi de yetkili mahkemedir. Son olarak, taraflar arasındaki uyuşmazlığın türüne göre iş mahkemesi, tüketici mahkemesi gibi özel mahkemelerde de istirdat davası açılabileceğini ifade etmek gerekir.

İstirdat Davasında Yargılama Usulü

İstirdat davasında borçlu olduğu ileri sürülen kişi “davacı”, borçlunun ödemeyi gerçekleştirdiği takip alacaklısı ise “davalı” sıfatını haizdir. Borçlu adına ödeme yapan kefil de davacı sıfatıyla takip alacaklısına karşı geri isteme davası açabilir. Kanun koyucu, “…Davacı istirdat davasında yalnız paranın verilmesi lazım gelmediğini ispata mecburdur.” hükmüyle davadaki ispat yükümlülüğünü düzenlemiştir.

Davacı lehine sonuçlanan davada; icra tehdidi altında ödemek durumunda kalınan para, tüm harç ve gideriyle davacıya ödenmesine karar verilir. Vekalet ücreti ve yargılama giderleri de davalıya yükletilir.

İstirdat Davası Dilekçesi

İstirdat davası dilekçesinde iade olunması talep edilen ödeme açıkça belirtilmeli; ileri sürüldüğü gibi bir borcun olmadığından bahisle, ödenen paranın esasında ödenmemesi gerektiği, borç ilişkisinin mevcut olmadığı elverişli ispat araçlarıyla desteklenmeli ve icra tehdidi altında önene paranın iade olunması talebinde bulunulmalıdır. Somut olaya özgü ve hukuken oldukça güçlü bir dilekçe hazırlanması, davanın usul ve esas açılarından hatasız takibi için avukat yardımı almak icap eder.

İstirdat Davası Arabuluculuk

İstirdat davasında arabuluculuk, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu bakımından dava şartı değildir; ancak, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu bakımından başvurulması gereken alternatif bir uyuşmazlık çözüm yoludur. Zira Türk Ticaret Kanunu m.5’te “konusu bir miktar para olan alacak davalarında arabulucuya başvurmak zorunludur.” hükmüne yer verilmiştir. İşbu hükümden hareketle; istirdat davası açılabilmesi için öncelikle arabulucuya başvurmak gerekir.

İstirdat Davasında İcra İnkar Tazminatı

İstirdat davası, belirtildiği üzere, kişinin borçlu olmadığı iddiasıyla ya da hakikaten borcu bulunmadığı gerekçesiyle açılan, icra tehdidi altında ödediği paranın kendisine iade olunması isteminde bulunulan bir davadır. Şu halde; iki olasılık söz konusudur. Birincisi, kişi hakikaten borçlu değildir; ikincisi ise borçlu ve fakat borçlu olmadığını ileri sürüyordur. Kişinin gerçekte borçlu olduğu halde istirdat davası açarak borçlu olmadığını iddia etmesi halinde icra inkar tazminatından söz edilir.

İcra inkar tazminatı, geri isteme davasının kişilere sağladığı hukuki güvencenin suiistimal edilmemesini sağlamak, borçlu olduğunu bilmesine karşın borcunun bulunmadığını iddia ederek icra takibinin neticelendirilmesine mani olmaya çalışan ve icra daireleriyle mahkemelere vakit kaybettiren kişiler için öngörülmüş tazminat yaptırımıdır. Zira bu düzenleme sayesinde, hakikaten borcu olmayıp ödeme yapan kişiler ile borcu olmasına rağmen olmadığını iddia eden kişiler ayrılmaktadır.

Aslında borçlu olduğunu bilen ve fakat istirdat davası açarak borçlu olmadığını iddia eden kişilerin borçlu olduğunun tespiti halinde, borcunu inkar eden kişi hakkında icra inkar tazminatına hükmolunur. Söz konusu kişinin geri isteme davasında talebini reddeden mahkeme tarafından alacaklıya icra inkar tazminatı talebinde bulunma hakkı tanınır. İşbu tazminat gereği alacaklı, borçludan borcun asgari %20’si oranında icra inkar tazminatı talep edebilecektir.

Menfi Tespit Davasının İstirdat Davasına Dönüşmesi

Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüşmesi bahsini izah etmeden önce, kısaca menfi tespit davasını açıklamak isabetli olacaktır. Menfi tespit davası; borçlunun, icra takibi sonrasında hükmolunan borcu ifa etmeden önce, borçlu olmadığı iddiasıyla açtığı ve borçlu olmadığının tespit edilmesi talebinde bulunduğu davadır. İşbu davada davacı, borçlu olmadığını kanıtlarsa söz konusu borcu ödemekten kurtulur. Ancak, belirli hallerde menfi tespit davasını seyri değişebilir.

Söz gelimi, takibe konu borç, borçludan tahsil edilmeden alacaklıya ödenebilir. Yani menfi tespit davası icra takibinden önce neticelenmediği için borçlu, borçlu olmadığını kanıtlayamayabilir. Menfi tespit davası neticelenmediği için ihtiyati tedbir kararı kaldırılabilir ve borç alacaklıya ödenebilir. İfade edilen durumlarda menfi tespit davasının istirdat davasına dönüşmesi söz konusudur. Menfi tespit davası olarak açılan davaya istirdat davası olarak devam edilir.

Menfi tespit davasının geri isteme davasına dönüşmesi için herhangi bir başvuruda bulunulmasına gerek yoktur; zira dava re’ sen istirdat davasına dönüşür. Yani mahkeme, borcun alacaklıya ödendiğinden haberdar olduğu anda davaya “geri isteme davası” olarak devam eder. Konumuz menfi tespit davası olmadığı için menfi tespit davasına ilişkin açıklamaları burada noktalamakta, tafsilatı bir başka makaleye havale etmekteyiz.

Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası Birlikte Açılabilir Mi?

Menfi tespit davası alacaklıya herhangi bir ödeme yapılmadan önce, ilgili takibe konu borcun olmadığının belirlenmesi amacıyla açılır. Borçlu, yani davacı, icra takibine konu edilen borcun borçlusu olmadığının tespitini talep eder. İstirdat davasında ise ödemiş bulunduğu borcun iadesini talep eder. Anlaşılacağı üzere, söz konusu davalar farklı amaçlarla açılır. Dolayısıyla bu iki dava birlikte açılamaz. Şayet açılırsa, hukuki yarar yokluğundan ötürü davanın reddi kararı verilir.

Sıkça Sorulan Sorular

İstirdat davası, esasında borçlu olmayan ve fakat takip nedeniyle haciz tehdidi altında ödeme yapan kişinin yaptığı ödemesini geri alabilmesi amacıyla açılan davadır. Dava, ödemenin yapıldığı tarihi takiben bir yıl içinde açılmalıdır. Aksi halde, davanın usulden reddine karar verilir.
İstirdat davasında talep konusuna göre görevli mahkeme değişebilmekle beraber, genellikle Asliye Hukuk Mahkemesi görevli yargı organıdır.
İstirdat davasında yetkili mahkeme, davalının yerleşim yeri veya icra takibinin yapıldığı yer mahkemesidir.
İstirdat davası süresi; mahkemenin iş yükü, adli takvim, delil ve bekletici mesele, dosyanın kapsamı vs. faktörlere göre değişmektedir.
İletişim