Tasarrufun iptali davası; icra takibi suretiyle alacağını tahsil edemeyen alacaklının, borçlunun son beş yıl içinde menkul ve gayrimenkul mallarına dair mal kaçırmak amacıyla yaptığı tasarrufların iptal edilmesi istemi ve amacıyla açılan davadır. Tasarrufun iptali davası, borçluya ve malı devralan üçüncü kişiye karşı açılır. İşbu dava, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 277. ve devamı maddelerinde düzenleme alanı bulmuştur. Tasarrufun iptali davasında hak kaybı yaşamamak için icra avukatından yardım almak, oldukça önemlidir.
Tasarrufun İptali Davasında Dava Tarafları
2004 sayılı Kanunun 277.maddesinde, “İptal davasından maksat 278, 279 ve 280 inci maddelerde yazılı tasarrufların butlanına hükmettirmektir. Bu davayı aşağıdaki şahıslar açabilirler: 1 – Elinde muvakkat yahut kati aciz vesikası bulunan her alacaklı, 2 – İflas idaresi yahut 245 inci maddede ve 255 inci maddenin 3 üncü fıkrasında yazılı hallerde alacaklıların kendileri.” hükmüne yer verilmek suretiyle, tasarrufun iptali davasının kimler tarafından açılabileceği düzenlenmiştir.
İşbu davanın kimlere karşı açılabileceği ise, 2004 sayılı Kanun m.282’de “İcra ve iflas Kanununun 11 inci babındaki iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Bunlardan başka, kötü niyet sahibi üçüncü şahıslar aleyhine de iptal davası açılabilir. İptal davası iyi niyetli üçüncü şahısların haklarını ihlal etmez.” düzenlemesi ile yanıtlanmıştır.
Tasarrufun iptali davalarında asgari üç taraf bulunur. İcra takibi ile alacağını tahsil edemeyen ve borçlu hakkında aciz vesikası alan alacaklı, tasarrufun iptali davasında davacı sıfatını haizdir. Alacaklıdan mal kaçırma saikiyle hareket etmek suretiyle mallarını devreden borçlu, bu davada davalı sıfatını haizdir. İşbu davaya konu edilen malı elinde bulunduran ve davalı ile mal devir işlemi yapan üçüncü kişi ise, davalı üçüncü kişi sıfatıyla davaya taraftır.
Tasarrufun İptali Davasının Şartları
Tasarrufun iptali davasının açılabilmesi için belirli şartların sağlanıyor olması gerekir. Evleviyetle, alacaklı ile borçlu arasında gerçek bir borç ilişkisinin varlığı şarttır. Aksi takdirde; alacaklı ile borçlu arasındaki borç ilişkisinin hukuki açıdan gerçek bir borç ilişkisi olmaması halinde, tasarrufun iptali davası açılamaz. Bir diğer dava şartı; borçlu hakkında kati veya geçici aciz vesikası mevcut olmalıdır. Yani, icra takibine konu alacağın borçlusu hakkında aciz vesikası alınmış olmalıdır.
Fakat, tasarrufun iptali davasının açılması esnasında aciz vesikasına gerek yoktur. Bu vesika, tasarrufun iptali davası şartlarındandır; ancak, daha sonra ikame edilebilir. Davacı, temyiz safhası da dahil olmak üzere davanın her aşamasında aciz vesikasını mahkemeye ibraz edebilir. Davacı, davanın başında geçici aciz vesikası sunmuşsa, daha sonra mutlaka kesin aciz vesikasını sunmalıdır. Borçlunun hacze mümkün malı olmadığını gösterir haciz tutanağı, aciz vesikası yerine kullanılabilir.
Borçlu hakkında başlatılan icra takibinin kesinleşmesi, bir diğer dava şartıdır. Borçlu hakkında başlatılan icra takibine borçlu tarafından itiraz edilir veya borçluya, usulüne uygun tebligat yapılmamışsa, icra takibi kesinleşmemiştir; bu nedenle, kesinleşmemiş icra takibi üzerinden borçlu hakkında tasarrufun iptali davası açılamaz. İşbu davanın son şartı ise, İİK m.277 ve devamı maddelerine dayanarak tasarrufun iptali davası açılabilmesi için, iptali istenen tasarruf, icra takibine konu borcun doğduğu tarihten sonra yapılmış olmalıdır.
Tasarrufun İptali Davasında Hak Düşürücü Süre
Tasarrufun iptali davası, zamanaşımı süresine değil, hak düşürücü süreye tabidir. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m.278 ve devamı maddeleri uyarınca borçlu tarafından, ivazsız veya aciz halinde yapılan tasarrufların butlan edilmesi; borçlunun aciz halinin doğmasından yahut iflasının açılmasından geçmişe doğru aciz haline veya iflas sebebi tasarrufa kadar geçen süre zarfında yapılan tasarrufları kapsar. Fakat, su süre iki seneyi aşamaz.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m.280’e göre, alacaklıya zarar verme amacıyla borçlu tarafından yapılan tasarrufların iptali amacıyla dava açılmasında hak düşürücü süre, tasarruf işleminin alacaklı tarafından bilindiği yahut bilinmesini gerektiren açık emarelerin mevcut olduğu durumlarda, bu tarihi takiben beş sene içinde iptal davası açılabilir.
Tasarrufun İptali Davası Zamanaşımı
Tasarrufun iptali istemiyle açılan davalar zamanaşımına değil, hak düşürücü süreye tabidir. Ne var ki, tasarrufun iptali talebiyle çok çeşitli davalar söz konusu olduğundan hepsi için geçerli tek bir hak düşürücü süre düzenlenmemiştir. Bu nedenle, uygulamada en sık karşılaşılan tasarrufun iptali davaları için öngörülen hak düşürücü süreleri ayrı ayrı ifade edelim:
- İcra ve İflas Kanunu md.278’de düzenlenen ve karşılıksız devirlere ilişkin tasarrufların iptalinde 2 yıllık dava açma süresi öngörülmüştür. 2 yıllık dava açma süresi; haciz tarihinden, hacze konu mal bulunmamasından dolayı acze düşmeden veya iflasın açılmasından itibaren geçmişe doğru sayılan 2 yıllık süredir. Dolayısıyla, bu süre zarfındaki tasarrufların iptali istemiyle dava yoluna gidilebilir.
- İcra ve İflas Kanunu md.279’da düzenlenen ve aciz halinde yapılan tasarruflara ilişkin 1 yıllık dava açma süresi öngörülmüştür. Bu 1 yıllık süre; hacizden, haciz tutanağının tutulmasından veya iflasın açılmasından önceki 1 yıllık süreyi kapsar. Özetle, bu süre zarfında ve aciz halinde yapılan devir işlemleri hakkında iptal istemiyle dava açılabilir.
- İcra ve İflas Kanunu md.280’de düzenlenen ve borçlunun zarar verme kastıyla hareket etmesi halinde 5 yıllık dava açma süresi öngörülmüştür. Bu bakımdan, borçlunun zarar verme kastı ile gerçekleştirdiği devri takiben 5 yıl süre ile tasarrufun iptali davası açılabilir.
Tasarrufun İptali Davasında Görevli Mahkeme
İcra ve İflas Kanunu m.281 hükmü uyarınca, tasarrufun iptali davalarına bakmakla görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemeleridir. Oldukça teknik ve detaylı bir prosedüre sahip olan tasarrufun iptali davasında hatalı veya ihmali işlemler nedeniyle telafisi güç hak ve menfaat kaybı yaşanabilir. Bu nedenle, tasarrufun iptali davalarında deneyimli bir ceza avukatından hukuki temsil ve danışmanlık hizmeti almak, sürecin müspet seyri açısından en doğru yaklaşım olacaktır.