Velayet Altındaki Kısıtlının Mallarının Satışı

Velayet altındaki kısıtlının mallarının satışı

Velayet altındaki kısıtlının mallarının satışı için Sulh Mahkemeleri’ne başvuruda bulunulabilir.  Velayet altındaki kısıtlının araç satışı gibi taşınır malların satılması ile gayrimenkuller gibi taşınmaz malların satılması farklı düzenlemelere tabiidir. Ancak en önemli fark; kısıtlı mallarının taşınmaz niteliğinde olması durumunda, satış kararının Asliye Hukuk Mahkemeleri tarafından onaya muhtaç olması durumundan kaynaklanır. 

Velayet altındaki kısıtlının taşınır veya taşınmaz mallarının alım satımı süreçleriyle aile hukuku avukatı ilgilenir. Çünkü bu tür davalarda 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 593, 609 ve 620 numaralı maddeleri gereğince hüküm verilir. 

Bu noktada velayet ilişkisinin sadece anne veya baba ile sınırlı olduğu belirtilmelidir. Ancak vesayet ilişkisi mahkeme tarafından ebeveynler dışındaki üçüncü kişilere de tanınabilir. Velayet bağı hısımlık ile kısıtlıyken, vesayet ilişkisi için herhangi bir yakınlık şartı olmamakla birlikte, vasi tayininde hısımlara öncelik verilmesi sıklıkla karşımıza çıkar.

Yukarıda geçen kanun maddeleri kapsamında, Bakanlar Kurulu tarafından düzenlenen “Velayet, Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzük” mahkeme hükümlerinin dayanağını oluşturur. İsmi verilen tüzük 27 Temmuz 2003 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiştir.

Ek olarak, bu konunun aile hukuku kapsamında ele alınmasına rağmen eşya hukuku ile de bağlantılı olduğu unutulmamalıdır.

Kısıtlı Kişinin Malı Nasıl Satılır?

Türk Medeni Kanunu’nun 405. Maddesi bir kişinin kısıtlı kabul edilmesini bireyin içinde bulunduğu şu şartlara bağlar;

  • İşlerini yürütememesi,
  • Sürekli korunma ve bakım ihtiyacı duyması,
  • Başkalarının güvenliğine tehdit oluşturacak durumda olması.

Bu koşullar; akıl hastalığı, akıl zayıflığı, alkol ve uyuşturucu bağımlılığı, kötü yaşama tarzı, savurganlık ve özgürlüğü bağlayıcı cezalar (1 yıl ve üzeri hapis) nedeniyle gerçekleşebilir. Kısıtlılık kararı ancak mahkemeler tarafından verilebilir.

Kısıtlının hem taşınır hem de taşınmaz nitelikteki mallarının kontrolü mahkemeye geçer. Bahsi geçen varlıkların satış işlemleri, kişinin kısıtlandığı tarihten itibaren sadece mahkeme kararı ile yürütülebilir.

Vasi kısıtlının malını satabilir mi?

Vasi kavramı en kısa tabirle; velayet altında bulunmayan çocukların, Sulh Hukuk Mahkemeleri kararınca kısıtlanmış kişilerin veya 1 yıldan fazla hapis cezası almış suçluların mal varlığını ve kişilik haklarını koruması, yönetmesi için atanan sorumlu kişi olarak tanımlanabilir. 

Vasi kısıtlı kişinin malları üzerinde tasarrufa gidebilmek için mahkemeye başvuruda bulunabilir. Bu noktada vesayet makamı Sulh Hukuk Mahkemeleri’dir. Vasiler kısıtlı malları üzerinde tasarruf kararı istedikleri takdirde vesayet makamına şu bilgileri ibraz etmelidir:

  • Kısıtlı mallarında gidilecek tasarrufun niteliği,
  • Ne ölçüde bir satış / alış gerektiği,
  • Kısıtlının bu işlemlerden göreceği fayda,
  • Tasarrufların detaylı gerekçelendirilmesi.

Bu maddelerden her biri vesayet makamının kararlarında önemli bir etkendir. Sulh Mahkemesi vasinin taleplerini, gerekçelerini ve kısıtlının göreceği faydaları uygun gördüğü takdirde mal satışına izin verebilir. Kısıtlının bu satışlardan herhangi bir zarara uğramayacak olması da önemli bir şarttır. 

Bu koşullar altında vesayet makamı, satış talebini kısmen ya da tamamen onaylayabilir. Satış iznin kısmen onaylanması demek malların sadece gerektiği ölçüde bir miktarının satılabileceği demektir.

Engelli İçin Vasi Dilekçesi

Engelli için vasi dilekçesini taslak veya şablon dilekçe örnekleri üzerinden hazırlamak yerine somut olayın özellikleri ve koşulları dikkate alınarak düzenlenmiş bir dilekçe ile hareket etmek en doğru yaklaşım olacaktır. Bu bakımdan, engelli için vasi dilekçesi söz konusu olduğunda yetkin ve deneyimli bir özel hukuk avukatından yardım almak yararlı olacaktır.

Vesayet altındaki kişinin taşınır taşınmaz alım satımı nasıl yapılır?

Türk Medeni Kanunu’nun 444. Maddesi, vesayet altındaki kişilerin taşınmazlarına dair satışı usullerini düzenler. Bu maddeye göre; taşınmazların satışı, Sulh Mahkemeleri talimatı doğrultusunda ve yalnızca vesayet altındaki kısıtlının çıkarları gereği ortaya çıkan durumlarda mümkündür. Bu koşullar sağlandığında “satışa izin davası” açılarak vesayet kurumunun kararı beklenir.

Ancak aynı kanun metninin 440. Maddesinin 2. Fıkrası: vesayet altındaki kısıtlı kişi ya da ailesi için özel bir değeri olan malların, zorunluluk hali olmadıkça satılamayacağı hükmünü barındırır. Bu düzenleme vesayet altındaki kişi ve ailesi açısından kayda değer öneme sahip taşınır mallar için geçerlidir. Bu eşyaların niteliği değişebileceği gibi şu tarz örneklere genel kapsamı anlamak için yeterli olacaktır: 

  • Dededen miras kalan bir cep saati,
  • Aile yadigarı olan bir çini işlemesi,
  • Manevî değer taşıyan plaketler, kupalar, madalyalar, ödüller ve benzeri…

Bu düzenleme, Sulh Mahkemesinin; bahsi geçen eşyaların satışının zorunlu olduğuna kanaat getirilmesi durumunda istisnai olarak aşılabilmektedir. Zorunluluk kaynağı; emsal karar ve içtihatlar nezdinde çoğunlukla aşılamayan ekonomik sıkıntıları temel alır.

Vesayet Satışı Nasıl Yapılır?

Vesayet altındaki kısıtlının sahip olduğu bir taşınmazın satılabilmesi için yukarıda bahsedildiği gibi vesayet makamının izni şarttır. 

Fakat bu iznin alınması, taşınmaz satışının herhangi bir usulle yapılabileceği anlamına gelmez. Bahsi geçen izin ile sadece açık artırma yöntemiyle satış yapılabilir. Bu satış işlemi yine vesayet makamı kararıyla görevlendirilen yetkili kişi tarafından yönetilecek ve vasinin hazır bulunduğu bir açık artırma oturumuyla gerçekleşir.

Vasi, pazarlık yoluyla satış yapabilmek için ayrıca bir izne ihtiyaç duyar. Pazarlık ile satış izninden denetim makamı olarak Asliye Hukuk Mahkemesi sorumludur. Hem açık artırma satışına izin hem de bu satışın pazarlık usulüyle yapılmasına yönelik izin denetim makamının kararlarıyla alınabilir.

Asliye Hukuk Mahkemesi pazarlık yöntemiyle satış izni için; istisnai ve özel durumları, taşınmazın niteliğini ya da değerinin az olmasını gözetir. Denetim mekanizmasının gerekli görmediği durumlarda pazarlık usulü uygulanamaz.

Ayrıca Asliye Hukuk Mahkemesi’nin, kısıtlının mallarının pazarlık usulüyle satılmasına hüküm verebilmesi için, vesayet makamının daha önce satışın gerekli olduğuna dair hüküm vermiş olması zorunludur. Bu duruma Türk Medeni Kanunu’nun 462. Maddesi kapsamında Yargıtay tarafından verilen 27.05.2002 tarih ve 6237/7081 sayılı karar dayanak oluşturur.

Vasinin İzin Almadan Yapabileceği İşler Nelerdir?

Vasinin yükümlülüğü, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 403’üncü maddesinin 1’inci fıkrasında şu şekilde düzenlenmiştir; “Vasi, vesayet altındaki küçüğün veya kısıtlının kişiliği ve malvarlığı ile ilgili bütün menfaatlerini korumak ve hukukî işlemlerde onu temsil etmekle yükümlüdür.” Vasinin izin almadan yapabileceği işler, Kanun’da vasi tarafından hiçbir durumda yapılamayacağı düzenlenen işlemlerin dışında kalan işlemlerdir. Vasi tarafından yapılamayacak yasak işlemlerse şunlardır:

  • Vesayet altındaki kişi adına kefil olmak,
  • Vakıf kurmak,
  • Önemli bağışlarda bulunmak.

Satışa İzin Davası

Satışa izin davası vasi ve kısıtlının ikametgâh adresleri doğrultusunda belirlenen görev ve yetki alanındaki Sulh Hukuk Mahkemeleri tarafından yürütülür. Bu davanın başlatılması için öncelikli olarak “satışa izin davası dilekçesi” hazırlanmalıdır. Bu dilekçenin detayları, içeriği ve hatasız olması satış izninin alınabilmesi için bir hayli mühimdir. 

Satışa izin talebi için yazılacak dilekçenin başına; Davacı bilgileri, davacı vekillerinin bilgileri ve davanın konusu (satışa izin verilmesi) kısa ve net biçimde yazılmalıdır. Sonrasında açıklamalar başlığı atılarak davanın nedeni, vasi ve vesayet altındaki kişilerin durumları üzerinden maddeler halinde anlatılmalıdır.

Açıklamalar başlığını deliller başlığı takip etmelidir. Deliller başlığı altında tapu kayıtları, ekonomik zorlukları kanıtlayan belgeler, tanıklar ve benzeri her türlü kanıt listelenmelidir. Son iki başlığı ise “hukuki nedenler” ve “sonuç ve istem” bölümleri oluşturulur.

Hukuki nedenler kısmında açıklama ve deliller ile örtüşen Türk Medeni Kanunu maddelerine referans verilmelidir. Örneğin dava konusuna uygunluk aranarak “Türk Medeni Kanunu 462. Madde 1. Fıkra ve ilgili mevzuat” bir hukuki neden olarak gösterilebilir. 

Sonuç ve istem bölümü de satış izninin yazılı olarak istenildiği kısmı oluşturmaktadır. 

Bu dilekçeyle birlikte satışa izin davası açılabilir. 

Satışa İzin Davası Ne Kadar Sürer?

Satışa izin davalarının süreleri değişiklik gösterebilir. Bu bağlamda listelenen değişkenler davanın süresini doğrudan ve dolaylı biçimde etkileyecektir: 

  • Davacının kısıtlı ile olan bağı,
  • Kısıtlının ekonomik koşulları,
  • Deliller ve tanıklar,
  • Satış izni istenen söz konusu malların niteliği ve çokluğu,
  • Davanın hukuki nedenleri.

Belirtmek gerekir ki bir aile hukuku uzmanından hukuki destek almak dava süresine olumlu yansır. Öte yandan satış izni alındıktan sonra taşınmazların satışı için denetim makamından alınacak onay en fazla 10 gün içinde verilmelidir.

İletişim