Hizmet Tespit Davası

Hizmet Tespit Davası

Hizmet tespit davası, işçi ile işveren arasında sigorta primi, aylık prim ve hizmet belgesi gibi hususlarda uyuşmazlık sebebiyle ortaya çıkan davadır. Sıralanan durumlar Sosyal Güvenlik Kurumu’nun çalışma alanına girmektedir. Dolayısıyla hizmet tespit davası; işveren, işçi ve SGK unsurlarını içinde barındırmaktadır. Hak kaybı yaşanmaması, telafisi güç zararlarla muhatap olunmaması adına İş Hukuku’na hakim yetkin bir avukattan hukuki yardım alınması, hizmet tespit davası sürecinde kişi lehine sonuç verecektir.

Çalışma hayatının insan onuruna yakışır biçimde düzenlenmesi ve sosyal güvenliğin sağlanması anayasa tarafından korunan bir haktır. Anayasayı müteakiben yapılan kanunlarda sosyal güvenlik konusu detaylı olarak düzenlenmiştir. Hizmet tespiti davası için temel mevzuat 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’dur. Bu kanunun 86. maddesinin 9. fıkrasına göre:

‘’Sigortalının çalıştığı bir veya birden fazla işte, bu Kanunda yazılı şartları yerine getirmiş olmasına rağmen, kendisi için verilmesi gereken aylık prim ve hizmet belgesinin veya muhtasar ve prim hizmet beyannamesinin işveren tarafından verilmediği veya verilen aylık prim ve hizmet belgesinde veya muhtasar ve prim hizmet beyannamesinde kazançların veya prim ödeme gün sayılarının eksik gösterildiği Kurumca tespit edilirse, hastalık ve analık sigortalarından gerekli ödemeler yapılır.’’

Hizmet Tespit Davası Neden Açılır?

Hizmet tespit davası neden açılır hususu, uygulamada en çok, sigorta priminin yatırılmaması ya da eksik yatırılması olarak karşımıza çıkar. Sigorta priminin yatırılmaması genelde kötü niyetli işverene atfedilen bir özelliktir ancak zaman zaman bu talep işçi tarafından da gelebilmektedir. İşçi, sigorta priminin karşılığını ücret olarak isteyebilmektedir. Bunun yanı sıra maaşında haciz bulunan işçi de maddi menfaatini korumak için sosyal sigorta usulünü çiğnemek isteyebilir. Haciz kesintisini yaşamamak ve daha fazla ücret elde etmek için işveren ile yapılan bu anlaşma hukuka aykırıdır. 

 İşçi, işverene karşı sigorta priminden vazgeçme isteğini bildirse dahi sosyal güvenlik hakkı vazgeçilemez bir haktır. Sosyal güvenlik hakkı anayasa tarafından korunur; vazgeçilemez, devredilemez. Bu durum işçinin alacağı ücretten vazgeçmesi ile karıştırılmamalıdır. İşçinin alacağından vazgeçmesi İş Kanunu’nda yer alan bir düzenlemedir. İş Kanunu’na göre şartlar mevcut olduğu takdirde işçinin alacağı ücretten vazgeçmesi mümkünken sosyal sigorta için aynı durum söz konusu değildir.

Hizmet Tespit Davasını Kimler Açabilir?

Hizmet tespit davası açmak için işçi sıfatını haiz olmak gerekmektedir. Davacının niteliği ve dava açma ehliyeti, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu tarafından açıkça düzenlenmiştir. İşçinin vefat etmesi durumunda mirasçılar hizmet tespit davası için görevli ve yetkili mahkemeye başvurabilirler. Mirasçılar, işçinin dava zamanaşımı süresi geçtikten sonra vefat etmesi durumunda dava açma hakkına sahip değillerdir. 

Hizmet Tespit Davası Zamanaşımı 

Hizmet tespit davası zamanaşımı için genel süre 5 yıldır. Hak kaybına uğrayan kişiler, belirlenen süreler içinde davayı açmadıkları takdirde zamanaşımı gerçekleşecektir. Hak düşürücü olarak nitelendirilen bu süre, hukuki alemde yeni sonuçlar doğurur. Kişi, hakkını arama şansını kaybedebilir. 

Hizmet tespiti davası için yüksek mahkeme olan Yargıtay, kararlarında zamanaşımı için bazı istisnalar getirmiştir. Buna göre;

  • Yapılan tahkikat ve tutulan tutanaklarda, müfettiş bir çalışmanın mevcut olduğunu rapor etmişse
  • Sigortalının primleri, asgari işçi incelemesi neticesinde işverenden icra yoluyla tahsil edilmişse 
  • Yargının o döneme ait kesin hükmünün bulunduğu mahkeme kararları mevcutsa
  • Sigortalı çalışan işçinin memurluğa geçmesi durumunda
  • Usulüne uygun bir biçimde işe giriş belgesi SGK’ye bildirilen çalışanın, maaş bordosu ve primi ile alakalı belge kuruma bildirilmemişse
  • İşveren tarafından bildirilen sigorta primi kuruma yatırılmamışsa

Hizmet tespit davası zamanaşımı süresinden bahsedilemez. Daha net ifade etmek gerekirse; İşçinin, işveren ile yaşadığı sorunu yargı merciine taşıması için mecbur olduğu süre 5 yılı aşabilir. Halbuki kanun tarafından belirtilen genel süre 5 yıl idi. Üzerinden 5 yıl geçse dahi işçinin sayılan durumlardan birini yaşaması durumunda 5 yıllık bu süre geçersiz olur. 

Hizmet Tespit Davası Kime Karşı Açılır?

Hizmet tespiti davasının kime karşı açılacağı araştırma konusudur. Bu durumun nedeni, davalı olarak belirtilecek kişi ya da kurumların kanun koyucu tarafından yakın zamanda değiştirilmesidir. 2014 yılı öncesinde Sosyal Güvenlik Kurumu, davalı olarak dilekçede gösterilmek zorundaydı. Kanun koyucu 2014 yılı sonrası yaptığı değişikliklerle bu zorunluluğu ortadan kaldırmıştır.  

Hizmet tespit davası işverene karşı açılır. Bu dava, SGK’ye resen ihbar edilir. İhbar sonucu kurum, davaya feri müdahil olacak; yani açılmış olan bir davada hukuki sonucu ve tarafların hakkını etkileyecek biçimde dışarıdan katılacaktır. SGK’nin işveren ile işçi arasındaki davaya müdahil olması ve mahkemece SGK’ye davanın resen ihbar edilmesinin sebebi, kurumun çalışma hayatına ilişkin birtakım yükümlülüklerinin olmasıdır.

SGK, elindeki veriler ve yaptığı işlemlerle davanın sağlıklı bir sonuç vermesine yardımcı olur. Bunun yanı sıra SGK de dava sonuçlarından etkilenir. Mahkemenin vereceği karara göre SGK’nin yükümlülükleri şunlardır;

  • Mahkemenin işçiyi haklı bulması durumunda SGK, kişinin sigorta kayıtlarına ilişkin evrakları yeniden düzenlemek zorundadır.
  • Hükmün sonuncuna göre eğer işveren haksız bulunursa; işveren, SGK tarafından idari yaptırımlara maruz kalır.
  • Eksik ödenen ya da hiç ödenmemiş sigorta primleri için SGK ödeme talebinde bulunacaktır. 

Hizmet Tespit Davasında Görevli Mahkeme

Hizmet tespit davası için görevli mahkeme İş Mahkemeleridir. İş Mahkemelerinin bulunmadığı yerlerde görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemeleri olur. İş hukukundan doğan uyuşmazlıklar için dava şartı, arabuluculuğa başvurmaktır; ancak hizmet tespit davası için arabuluculuğa başvurma şartı aranmaz. Direkt olarak görevli mahkemelerde dava açılabilir. 

Hizmet Tespit Davasında Yetkili Mahkeme 

Hizmet tespit davası için yetkili mahkeme, davalının, dava açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. 7036 sayılı İş Kanunu, birden çok davalı olması durumunu da düzenlemiştir. Birden çok davalının bulunması halinde; herhangi bir davalının, davanın açılacağı tarihteki yerleşim yeri yetkili mahkeme olur. Dava, SGK’ye karşı açılacaksa işlemin yapıldığı kurumun yerine göre yetkili mahkeme belirlenir. 

Hizmet Tespit Davası İspat Yükümlülüğü

Hizmet tespit davası ispat yükümlülüğü Hukuk Muhakemeleri Kanunu göz önüne alındığında kural olarak işçinin üzerindedir. İşçinin ispat için kullanabileceği en etkili araç mahkemeye dinleteceği tanıktır; çünkü çalışma hayatının doğal sonucu olarak işçilerin bilgi ve belge erişimi kısıtlıdır. Yargıtay, çalışma hayatının dinamiklerini dikkate almış; resen araştırma yükümlülüğüne karar vermiştir. 

Yargıtay’ın ispat yükümlülüğüne dair bu kararındaki asıl amacı; işverene karşı dezavantajlı durumda olan işçinin haklarının kaybolmasını engellemek ve ispat konusunda elinde sınırlı evrak ve bilgi olan işçinin haklarını korumaktır. Sonuç olarak, hizmet tespit davası ispat yükümlülüğü konusundaki Yargıtay kararları, ispat yükünü olduğu gibi işçinin üzerine yüklememiştir; mahkeme, davanın konusunu kendiliğinden araştırabilir. Sosyal Güvenlik Kurumu’nun işlem ve belgeleri de işçinin ispat yükünü hafifletmektedir.

Elden Maaş Ödenmesi Durumunda Hizmet Tespit Davası

Elden alınan ücret, işçi ve işveren arasında ortaya çıkan uyuşmazlıklarda sıkça karşılaşılan bir durumdur. İşveren, çalışanına ücretinin bir kısmını elden vererek sigorta primini eksik yatırabilir yahut ücretin tamamını elden vererek sigorta primini hiç yatırmayabilir. Bu durumda işçinin hizmet tespit davası açma hakkı doğar. Dikkat edilmesi gereken en önemli husus işçinin ücretini elden almaya rıza göstermesi bu davanın görülmesini engellemez. Sosyal güvenlikle ilişkili haklar rıza ile vazgeçilebilir ya da devredilebilir haklardan değildir. 

Hizmet Tespit Davasında Tazminat Alınır mı?

Hizmet tespit davasının genel amacı, anayasal bir hak olan sosyal güvenlik hakkının yeniden tesis edilmesidir. İşçinin eksik ya da hiç yatmamış sigorta primi mahkeme tarafından verilen kararla düzenlenir. Böylelikle işçi, sosyal güvenlik hakkına yeniden kavuşmuş olur. Sigorta priminde eksiklik ve yanlışlıklar emeklilik şartlarını da etkileyeceğinden hizmet tespit davası, işçiler için uzun süreli bir kazanımdır. Bu sebeple tazminat talebi, hizmet tespit davasında çok sık görülmez. 

Emekliler Hizmet Tespit Davası Açabilir Mi?

Hizmet tespit davası açmak için gereken tek şart işçi sıfatına sahip olmaktır. Kişinin emekli olması; yani sigorta priminin dolup gerekli süreyi tamamladığında devlet tarafından sosyal olarak güvence altına alınması işçi olmasını engelleyen bir durum değildir. Yasalara göre emeklilerin çalışmaması için önlerinde hiçbir hukuki engel bulunmamaktadır. Çalışan emeklinin sigorta primi, destek primi olarak düzenlemiştir. Dolayısıyla destek priminin eksik ödenmesi ya da hiç ödenmemesi sonucunda hizmet tespit davası açabilir.

Sıkça Sorulan Sorular

Hizmet tespit davasına bakmakla görevli mahkeme, iş mahkemeleridir.
Hizmet tespit davasında 5 yıllık zamanaşımı süresi mevcuttur.
HMK ilgili hükmü gereğince, ispat yükümlülüğü işçinin üzerindedir.