Borçlu kişinin birden fazla alacaklısı varsa ve sahip olduğu mallar bu borçlarını karşılamaya yetmiyorsa hacze iştirak uygulanır. Borçlu kişi borcunu ödeyeceği zaman alacaklıların alacağı tüm mal varlıklarından karşılanabilir nitelikte ise bu hacizli mal varlıkları satılarak alacaklıların borcu ödenir. Borcu karşılamaya yetmeyen hacizli mallar söz konusu olduğunda ise hacze iştirak gündeme gelmektedir.
Hacze iştirak iki şekilde gerçekleşebilir. Adi iştirak ve imtiyazlı iştirak olarak adlandırılan bu uygulama kapsamında adi iştirakte kesinleşmiş bir takip gerekir. İmtiyazlı iştirakte ise borçlu kişiye belirli bir yakınlığı olan ve bu sebeple takip yapamayacağı düşünülen kişiler hacze iştirak edebilir. İmtiyazlı iştirake katılabilen kişiler kanunda sınırlı sayıda düzenlenmiştir.
Hacze İştirak Nedir?
İcra İflas Kanunu uyarınca borçlunun birden fazla kişiye karşı borcu olması halinde ve mal varlıkları tüm borçlarını karşılamadığında alacaklılar kanunda öngörülen şekilde hacze iştirak edebilir. Hacze iştirak adi iştirak ve imtiyazlı iştirak şeklinde iki biçimde gerçekleştirilebilir.
Bir kimse çeşitli kişilere karşı borçlu olduğu takdirde borçlunun malları bir alacaklısı tarafından haczedildiği takdirde aynı mallar bir diğer alacaklı tarafından haczedilirse ortaya çıkan sonuçta hacizli malın bedelinin hangi alacaklıya verileceği karışıklık yaratacağından hacze katılma olarak da bilinen iştirak müessesesine ihtiyaç duyulmaktadır. Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin konu hakkında vermiş olduğu 15.04.2019 tarihli kararı şu şekildedir:
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki şikayetçi tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Şikayetçi vekili icra mahkemesine başvurusunda; alacaklı … tarafından borçlu … hakkında … 1. İcra Müdürlüğü’nün 2009/10651 E. sayılı dosyası ile yapılan takip sırasında, ilgili icra müdürlüğünce İİK’nın 120/2. maddesine dayanılarak verilen 19.01.2016 tarihli takip yetkisi uyarınca, alacaklı tarafından müvekkili şirket hakkında … 1. İcra Müdürlüğü’nün 2016/1006 E. sayılı dosyası ile ilamlı icra takibi başlatıldığını ve taraflarına icra emri gönderildiğini, icra müdürlüğünün alacaklıya takip yetkisi verilmesine ilişkin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, yetki belgesinin ve bu belgeye dayalı olarak … 1. İcra Müdürlüğü’nün 2016/1006 E. sayılı dosyasından başlatılan icra takibinin ve emrinin iptaline karar verilmesini talep ettiği, mahkemece, davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği anlaşılmaktadır.
İİK’nın 120. maddesinde, “Hacze iştirak eden bütün alacaklılar muvafakat ederlerse borçlunun borsada ve piyasada fiyatı olmayan alacakları, ödeme yerine geçmek üzere itibari kıymetleriyle kendilerine veya hesaplarına olarak içlerinden birine devredilir. Bu halde alacaklılar, alacakları nispetinde borçlunun haklarına halef olurlar. Aynı suretle hacze iştirak edenlerin hepsi veya içlerinden birisi borçlunun üçüncü bir şahıstaki alacağının tahsilini veya böyle bir şahsa karşı haiz olduğu dava hakkının kullanılmasını, masraf kendilerine ait olmak ve fakat haklarına halel gelmemek şartıyla üzerilerine alabilirler. Bu suretle elde edilecek para ilk önce üzerlerine alanların alacak ve masraflarının ödenmesine karşılık tutulur” hükmü yer almaktadır.
Yukarıda açıklanan yasa hükmünden de anlaşılacağı üzere, icra müdürlüğünce takip alacaklısına İİK’nın 120. maddesi uyarınca yetki verilebilmesi için, hacze iştirak eden bütün alacaklıların muvafakatının bulunması şarttır.
Somut olayda ise, şikayet dilekçesinde, borçlu … hakkında çok miktarda icra takibinin başlatıldığı iddia edilmiş olup, icra müdürlüğünce borçlu hakkında başka alacaklılar tarafından takip yapılıp yapılmadığı, yapılmış ve hacze de iştirak edilmiş ise, hacze iştirak eden alacaklılar belirlenmeden ve anılan alacaklıların muvafakatı alınmadan doğrudan takip alacaklısı …‘e İİK’nın 120/2. maddesi gereğince yetki belgesi verilmesi doğru bulunmamıştır.
O halde, mahkemece, borçlu … hakkında takip yapan ve şikayete konu alacak üzerine konulan hacze iştirak eden başkaca alacaklı olup olmadığı tespit edilerek oluşacak sonuca göre, icra müdürlüğünce yetki belgesi verilip verilemeyeceği hakkında karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile bu konudaki istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Şikayetçinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15/04/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Hacze İştirak Nasıl Yapılır?
Hacze iştirak yapılacağı zaman alacakla ilgili ilk haciz işlemini başlatan kişiden önce hak doğmuş olan alacaklı hacze katılabilmektedir. Takip işlemini başlatma konusunda geciken önceki alacaklının hakları bu yolla korunmaya çalışılır.
Hacze iştirak edilmediği takdirde ilk haciz işlemini başlatan alacaklı alacağını tahsil ettikten sonra geriye bir şey kalmayabileceğinden diğer alacaklıların alacaklarını tahsil etmesi mümkün olmayacaktır. Hacze iştirak adi iştirak olarak ya da imtiyazlı iştirak olarak yapılabilir.
Hacze iştirak işlemleri başta olmak üzere icra ve iflas hukukundan doğan iş ve uyuşmazlıkların takibinde icra avukatından hukuki yardım almak, gelecekte hak ve menfaat kaybı yaşanmaması adına faydalı bir yaklaşım olacaktır.
Hacze Adi İştirak
Takipli iştirak olarak da bilinen hacze adi iştirakte öncelikle yapılması gereken takiptir. Bu tür bir hacze iştirak işlemi yapılması tercih edildiği takdirde kanunda yer alan şartların sağlanması gerekir. Hacze iştirak etmek isteyen ilk alacaklının borçluya yönelik olarak bir takip işlemi başlatması gerekir. Bu işlemin kesinleşmiş olması koşulu kanun tarafından aranır.
Adi hacze iştirakte aranan bir diğer koşul ise öncelik olmaktadır. İlk haczi başlatan alacaklı ilamsız takip başlatmış ise iştirak etmek isteyen alacaklının alacağının konusu ilamsız takip yapılmadan önce doğmuş olmalıdır.
İlk haciz sahibi tarafından ilamlı takip yapılmış ise ilam tarihinden önce hacze iştirak etmek isteyen alacaklının alacağının doğmuş olması icap eder. İlk önceliğin kimde olduğu tespit edilirken İcra ve İflas Kanunu’nda sayılan sınırlı sayıdaki belgelerden biriyle hareket edilir. İcra ve İflas Kanunu’nda yer alan ve sınırlı sayıda belirlenmiş olan belgeler aşağıdaki gibidir:
- İlk haciz sahibine ait olan dava ya da takipten önce alınmış borç ödemeden aciz belgesi.
- İlk haciz sahibine ait dava ya da takipten önce açılan bir davaya ilişkin ilam.
- İlk haciz sahibine ilişkin dava ya da takipten önceki tarihe ait resmi bir senet ya da imza ve tarihi tasdiklenmiş bir senet.
- İlk haciz sahibine yönelik takip ya da davadan önceki bir tarihte resmi dairelerden ya da resmi mercilerden alınmış belge ya da makbuzlar.
Alacağı bulunan alacaklıların yukarıda sayılmış olan koşulları yerine getirmesi durumunda hacze iştirak işlemlerini gerçekleştirebilirler. Bu aşamada icra müdürü belgeleri inceledikten sonra koşulları uygun bulursa iştirak kabul ya da reddedilir. İlk haczi koyduran alacaklının veya hacze iştirak talep eden alacaklının bu karara karşı şikayet etme hakkı bulunur.
Hacze Takipli Katılma Şartları
Hacze takipli katılma ya da hacze adi iştirak söz konusu olduğunda şartların sağlanması gerekir. Bu tarz bir işlem başlatılacağı zaman öncelikle alacaklı borçluya karşı bir icra takibi başlatmış olmalıdır. Alacaklı bu takibe bağlı olarak haciz isteme yetkisine sahip olmalıdır. Bu tür bir takip genel haciz yolu ile takip olmak zorunda değildir. İlamlı takip veya kambiyo senetlerine özgü takip başlatılmış olması da yeterlidir.
Hacze katılma söz konusu olacağı zaman aranacak ikinci koşul ise önceliktir. Hacze katılmış olan alacaklının alacağı ilk haczi koyduran alacaklının takibinden önce doğduğu takdirde öncelik koşulu gerçekleşmiş kabul edilir. Öncelik tarihi ilk haciz tarihi esas alınmak sureti ile belirlenmektedir. İlk haciz ise ilk önce uygulanmış olan kesin haciz olarak kabul edilir.
İlk haczin dayanağına bakıldığında ilamlı ya da ilamsız bir takibe bağlı olarak konulmuş olabilir. Borçluya karşı haciz yapılacağı zaman elde bir senet olması zorunluluğu yoktur. Alacaklı icra dairesine bir takip talebi oluştururken borcun sebebini yazması yeterlidir. İlk haciz konulurken bu tür bir takip işlemi yapılmış olabilir. İlk haciz buna ilaveten adi veya resmi nitelikteki bir senet aracılığı ile de konabilir.
İlk hacze katılma konusunda ise kanunda bazı belgelerin varlığına bakılır. Kanun aracılığı ile belirli nitelikteki evrakların istenmesi hileli işlemleri engelleme amacı güder. Borç ödemeden aciz belgesi hacze katılabilmek için gereken evraklardan biridir ve ilk haczin ilamsız takibe dayanması durumunda takip talebinden önce alınmış olması gerekir.
İlk haciz ilama dayandığı takdirde ise ilamın verildiği dava açılmadan önce yapılan bir takibe istinaden alınmış olması koşulu bulunur. Borç ödemeden aciz belgesinin öncelik şartı dikkate alınarak bir arada bulunması gerekir. Aciz belgesi öncelik tarihinden önce alınmak zorunda değildir. Takip öncelik tarihlerinden önce yapılmış olmalıdır.
İflas sonucunda verilmiş olan aciz belgesinin de hacze katılma imkanı tanıdığı görülmektedir. Bu durumda ise aciz belgesi takip üzerine alınmayacağı için takip tarihinin yerine aciz belgesi alınan ve iflasın açıldığı tarihin esas alınması gerekmektedir.
Alacaklı borçluya karşı önceden bir alacak davası açmış ve mahkemece alacaklının alacağını tahsil edebilmesi yönünde borçlu aleyhinde bir karar verilmişse ve alacaklı bu ilam kapsamında bir icra takibi başlatmışsa bu durum mutlaka hacze katılabileceği anlamına gelmemektedir. Alacaklının dayanağı mahkeme ilamı olsa bile öncelik şartının sağlanıp sağlanmadığına bakılmaktadır.
Öncelik şartına bakılırken ilamın öncelik tarihinden alınmış olması gerekmemektedir. İlamın verildiği dava bu tarihlerden önce açılmış ise yeterli kabul edilir. Hacze katılma işlemi resmi bir senetle yapılabileceği gibi tarih ve imzası onaylı bir senetle de gerçekleştirilebilir. Resmi senetten kasıt ise tapu memurlarınca düzenlenmiş olan tapu ve ipotek senetleridir.
Bunun yanı sıra noterlece düzenlenen borç ikrarlarını kapsayan senetler de bu tanımlamada yer alır. Tarih ve imzası onaylı senetler de noterle tarafından onaylanan senetleri ifade eder. Bu senetlerden herhangi birine dayanarak takip yapmak isteyen alacaklı hacze katılacağı zaman senedin tarihi öncelik tarihinden önce olmak zorundadır.
Resmi dairelerin yetkisi dahilinde ve usulüne uygun olarak düzenlenmiş olan belgeler ile de hacze katılım sağlanabilir. Bu belgeler arasında yer alan örnekler; borç ödemeden aciz belgesi, rehin açığı belgesi, Bankalar Birliğince yazılmış olan para cezalarına ilişkin icra dairesine gönderilen müzekkerelerdir. Kanuna göre hacze katılma süresi ise hacizli malın icra veznesine girinceye kadarki süresidir.
İhtiyati Hacizle Kesin Haczin Aynı Zamana Denk Gelmesi
Kesin haciz ve ihtiyati haciz aynı zamana denk geldiğinde hacze katılma konusunun ne olacağı da merak edilir. İlk haczin ihtiyati sonraki haczin ise kesin olduğu hallerde bu iki haciz arasında hacze katılma İcra ve İflas Kanunu uyarınca düzenlenmiştir.
İhtiyati olarak haczedilmiş olan malların haciz yolu kullanılmak sureti ile takip hükümleri uyarınca kesin hacze dönüşmeden önce bir diğer alacaklı tarafından haczedilmesi durumunda ihtiyati haciz sahibinin bu hacze kendiliğinden iştirak ettiği görülür. İlk haczin kesin sonraki haczin ise ihtiyati olduğu durumlarda Yargıtay kararı incelendiğinde hacze katılmanın söz konusu olmadığı görülmektedir.
İhtiyati haciz hacizli malın henüz paraya çevrilmediği aşamadan kesin hacze dönüşmüş ise kanunun 100. Maddesinde yer verilen koşulların da sağlanması durumunda hacze katılmak mümkün olur. Her iki haczin de ihtiyati olması durumunda ise bunlardan birinin kesin hacze dönüşmesi gerekir.
Kamu Alacağı Sebebi ile Hacze Katılım
İcra ve İflas Kanunu uyarınca kamu alacaklarının tahsil edilebilmesi mümkün olmazken bu tür alacaklar söz konusu olduğunda Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun devreye girer. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun uyarınca kamu alacağı ile özel hukuktan kaynaklanan alacağın aynı zamana rastlaması durumunda farklı bir usul söz konusudur.
Bu durumda, özel alacak sebebi ile konulmuş olan bir hacizden sonra aynı mala kamu alacağı nedeni ile haciz konması halinde kamu alacağı ilk konulmuş olan hacze katılmaktadır. Söz konusu durumda kamu alacağının hacze katılması konusunda 100. Maddenin öngördüğü şartlara bakılmamaktadır.
Hacze İştirakte İcra Müdürlüğüne Şikayet
Hacze iştirak işlemleri sırasında koşulların sağlanması durumunda başlatılan işlemler icra müdürlüğünce karara bağlanır. İcra müdürlüğü koşulları inceledikten sonra kabul ya da reddeder. İşlemin kabulu ya da reddine karşı haczi koyduran alacaklı ya da hacze iştirak eden alacaklının bu kararı şikayet etmesi söz konusu olduğunda İcra Hukuk Mahkemesi’ne başvurulması gerekir.
Yapılan başvuru yerinde bulunduğu takdirde icra müdürlüğünce verilen karar iptal edilebileceği gibi düzeltilebilir. İİK 16. Madde kapsamında şikayet başvurusu yapılacağı zaman hangi şartların geçerli olduğu açıklanmaktadır.
İşlemlerle ilgili olarak İcra İflas Kanunu bazı işlemlerde süre belirlemezken bazı işlemler için hak düşürücü süre olarak 7 gün geçerli olur. Tebliğ tarihi esas alınmak sureti ile kanun 7 günlük hak düşürücü süreyi geçerli kabul eder.
İşlemin tebliğ edilmediği durumlarda ise öğrenme süresi baz alınacaktır. Şikayet işlemi gerçekleştirileceği zaman ise sözlü veya yazılı olarak başvuru hakkı bulunur. Şikayete konu işlemin gerçekleştirildiği icra dairesinin bulunduğu İcra Mahkemesi bu konuda yetkilidir. Şikayet başvurusu yapıldıktan sonra mahkeme işlemi düzeltebileceği gibi iptal de edebilmektedir.
İcra Dairesi İşlemlerinde Şikayet Sebepleri
İcra dairesi işlemlerinde şikayet sebepleri oluştuğunda başvuru yapılabilmektedir. İşlemin kanuna aykırı olması halinde, işlem hadiseye uygun değilse, bir hak yerine getirilmediği takdirde, kamu düzenine aykırılık söz konusu ise şikayet başvurusu yapılabilir. Yukarıda sayılan koşullardan herhangi biri oluştuğu takdirde icra dairesinin yapmış olduğu işleme karşı İcra Mahkemesi’ne başvurmak sureti ile şikayet hakkı kullanılabilir.
Kanuna aykırılık söz konusu ise icra memurunun somut olaya kanun hükmünü yanlış uygulayıp uygulamadığına bakılır. İcra ve İflas Kanunu, diğer kanunlar, yönetmelik ve tüzükler bu kapsamda yer alır. Taraflar arasında yapılmış olan sözleşmeler ise kanuna aykırılık sebebi olarak kabul edilmez.
İcra memuru görevini yerine getirirken kanunda kendisine tanınan takdir yetkisini kullanacağı zaman somut olaya uygun hareket edilmemesi işlemin hadiseye uygun olmamasına sebep olur. İcra memurunun görev tanımında yer almasına rağmen bir iş yapılmadığı takdirde hak yerine getirilmemiş olur. İcra memuru görevi açıkça yapmayı reddettiğinde ya da sessiz kaldığında hakkın yerine getirilmemesi durumu ortaya çıkar.
İcra memurunun kanunda öngörülmesine rağmen görevi olan bir işi sebepsiz yere yapmamış olması veya sürüncemede bırakması da şikayete konu olabilir. Bir hak sebepsiz yere sürüncemede bırakıldığında ya da yerine getirilmediği takdirde icra memurunun niyetinin anlaşılması gerekir.
Yargıtay kararları kapsamında icra memurunun işlemleri kamu düzenine aykırılık teşkil ettiği takdirde şikayet yolu açıktır. Her somut olayın durumuna bağlı olarak kamu düzenine aykırılık olup olmadığına bakılır. Bu konu kanunda açıkça düzenlenmemekle beraber Yargıtay kararları uyarınca değerlendirilir.
İcra Dairesi İşlemlerinde Şikayet Süresi
İcra dairesi işlemlerinde kural olarak şikayet süresinin 7 gün olduğu görülmektedir. Şikayete konu işlem öğrenildikten itibaren şikayet süresi başlar. Tebligat yapıldığı takdirde de şikayet süresi için tebligat tarihi esas alınır. 7 günlük süre hak düşürücü süre bulunur.
Söz konusu süre, karşı tarafın şikayet eden kişinin işlemi daha önce öğrendiğini ispatlaması durumunda şikayet süresi öğrenme tarihi olarak kabul edilmektedir. İcra dairesinin süresinde yaptığı işlemler için şikayet hakkı öngörülen sürelerde gerçekleştirilmediği takdirde mahkeme şikayeti dikkate almayacaktır.
İcra dairesinin işi sürüncemede bırakması süresiz şikayet hakkını doğurmaktadır. İcra dairesi işlemlerinde şikayete taraf olanlar şikayet eden ve şikayet olunan olarak belirlenir. Şikayet hakkını icra işleminin tarafları dışında işlemden etkilenmiş olan tüm ilgililer kullanabilir.
Hacze İmtiyazlı İştirak
Hacze imtiyazlı iştirak söz konusu olduğunda önceden yapılan ve kesinleşmiş bir takibe gerek duyulmamaktadır. İcra ve İflas Kanunu madde 101 uyarınca hacze imtiyazlı iştirak sınırlı sayıda kişilere tanınmış olan bir haktır. Bu kişiler aşağıdaki gibidir:
- Borçlunun eşi,
- Borçlunun evlatları,
- Borçlunun vasisi veya kayyımı olduğu kişiler,
- Ölene kadar bakma alacaklısı,
- Nafaka alacaklısı.
İmtiyazlı hacze iştirak söz konusu olduğunda ilk haczi koyan icra dairesinden bu talebin yapılması gerekir. İlk hacizle birlikte mal satıldıktan sonra bedeli icra veznesine girene dek talep gerçekleştirilebilir. Borçlunun eşi evlilik ilişkisi bittikten bir yıl sonra çocukları ise velayet ilişkisinin bitmesinin ardından 1 yıl geçmekle başvuru yapabilir. Borçlunun vesayeti altındakiler ise vesayet ilişkisi bittikten 1 yıl sonra hacze iştirak talebini ileri sürebilmektedir.
Diğer alacaklılar imtiyazlı iştirak taleplerine itiraz etme hakkına sahiptir. İtirazın gerçekleştiği durumlarda ise imtiyazlı iştirakin geçici olarak kabul edilmesi söz konusu olmaktadır. Bu durumda da iştirak talebinde bulunan alacaklı 7 gün içinde dava açmalıdır. Takibin yapıldığı yer mahkemesi bu davada yetkilidir. Hacze imtiyazlı iştirak hakkında Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin vermiş olduğu 27.09.2018 tarihli kararı şöyledir:
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki şikayetçi tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;
Şikayetçi üçüncü kişi, eşi olan … aleyhine alacaklı … tarafından yapılan icra takibinde, borçlu adına kayıtlı olan taşınmaza haciz konulduğunu ve 25.06.2015 tarihinde taşınmazın ihale edildiğini, taşınmazın aile konutu olup, tüm bakım, onarım masraflarını kendisinin karşıladığını, hacze imtiyazli iştirak talebinin kabul edilmesi için icra müdürlüğüne başvurduğunu, icra müdürünün 03.06.2015 tarihli işlemle İİK’nun 100. ve 101. maddede belirtilen şartlar oluşmadığı gerekçesiyle talebin reddine karar verildiğini ileri sürerek, memurluk işleminin iptali ile hacze takipsiz katılmasına karar verilmesi istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece; hasımsız ve evrak üzerinden yapılan inceleme sonucunda, İİK’nun 101. maddesinde belirtildiği şekilde bir alacağın bulunmadığı ve şartların oluşmadığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verildiği görülmektedir.
İİK’nun 101. maddesi; “Borçlunun eşi ve çocukları ve vasi veya kayyımı olduğu şahıslar evlenme, velayet veya vesayetten mütevellit alacaklar için önce icrası lazım gelen takip merasimine lüzum olmaksızın ilk haciz üzerine satılan malın tutarı vezneye girinceye kadar aynı derecede hacze iştirak edebilirler. Şu kadar ki bu hak ancak haciz, vesayetin veya velayetin veya evliliğin devamı esnasında veya zevalini takip eden sene içinde yapıldığı takdirde istimal olunabilir. Bir dava veya takibin devam ettiği müddet hesaba katılmaz. Borçlunun reşit çocukları Kanunu Medeninin 321 inci maddesine müstenit alacaklarından dolayı önce icrası lazım gelen takip merasimine hacet kalmaksızın her zaman aynı derecede hacze iştirak edebilirler. Sulh mahkemesi dahi küçükler, vesayet altında bulunanlar veya kendilerine kayyım tayin edilmiş olanlar namına aynı suretle hacze iştirak edebilirler.
İcra dairesi iştirak taleplerini borçlu ve alacaklılara bildirir. Onlara, itiraz etmeleri için yedi günlük bir mühlet verir. İtiraz halinde iştirak talebinde bulunan kimsenin hacze iştiraki muvakkaten kabul olunur ve yedi gün içinde dava açması lüzumu bildirilir. Bu süre içinde dava açmazsa iştirak hakkı düşer. Açılacak davaya basit yargılama usulüne göre bakılır.
Nafaka ilamına istinat eden alacaklı önce takip merasiminin icrasına lüzum olmaksızın her zaman aynı derecede hacze iştirak edebilir. Suiniyet hali müstesnadır” şeklinde düzenlenmiştir.
Somut olayda; icra dosyası kapsamında bulunan nüfus kaydına göre şikayetçi üçüncü kişi ile borçlu …’ın evli olduğu, borçlu adına kayıtlı … Mah, 528 ada 6 parsel, 5 nolu bağımsız bölüm sayılı hacizli taşınmazın 25.06.2015 tarihinde alacağa mahsuben ihale edildiği, şikayetçi üçüncü kişinin icra müdürlüğüne başvuru itibariyle henüz ihale bedelinin icra veznesine girmediği, icra müdürünün yukarıda anılan yasal düzenlemeye göre, hacze imtiyazlı iştirak talebini alacaklıya ve borçluya tebliğ etmediği anlaşılmaktadır.
O halde, mahkemece, yasal hasım olan alacaklı şikayete dahil edilip, taraf teşkili sağlandıktan sonra, borçlunun eşi olan şikayetçi üçüncü kişinin, hacze imtiyazlı olarak iştirak edebileceği gözetilerek İİK’nun 17/1. maddesi gereğince, şikayetin kısmen kabulü ile icra müdürlüğünün 03.06.2015 tarihli işleminin; “İİK’nun 101. maddesi gereğince, üçüncü kişinin hacze imtiyazlı iştirak talebinin alacaklı ve borçluya bildirilmesine” şeklinde düzeltilmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Şikayetçinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27/09/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Hacze İmtiyazlı İştirak Koşulları
Hacze imtiyazlı iştirak koşulları oluşması durumunda bu işlemler başlatılabilir. Bu şartlar yerine getirilmediğinde başvuru yapılamamaktadır. Aşağıdaki şartlar hacze imtiyazlı iştirakin yapılabilmesi için gereklidir:
- Kanunda sayılmış olan sınırlı sayıda kişiler arasında yer alma.
- Süreye uygun başvurma.
Kanunda sınırlı sayıda tutulmuş olan kişiler başvuru yapacağı zaman borçlu ile olan ilişkilerinin süresi içinde ya da bu ilişkinin sonlanmasının ardından bir yıl içinde başvuru hakkını kullanabilir.
Yargıtay Kararları
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin hacze iştirak hakkında vermiş olduğu 26.10.2020 tarihli kararı şu şekildedir:
Taraflar arasındaki sıra cetveline itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı şikayetin reddine yönelik verilen hükmün süresi içinde şikayetçi vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Şikayetçi vekili, müvekkilinin ilama dayalı nafaka alacağına, sıra cetvelinde öncelikle olarak pay ayrılması gerekirken, yasaya aykırı olarak, ilk sırada şikayet olunanın alacaklı olduğu icra dosyasına pay ayrıldığını ileri sürerek, sıra cetvelinin iptalini istemiştir.
Şikayet olunan vekili, şikayetçinin birikmiş nafaka alacağının adi alacak niteliğinde olduğunu, herhangi bir önceliği ve imtiyazı bulunmadığını savunarak, şikayetin reddini istemiştir.
İcra mahkemesince, birikmiş nafaka alacağının adi alacak niteliğinde olduğu gerekçesiyle, şikayetin reddine karar verilmiştir.
Kararı, şikayetçi vekili temyiz etmiştir.
Şikayet, sıra cetvelinde sıraya ilişkindir.
İİK’nın 101. maddesinin 1. fıkrası; “Borçlunun eşi ve çocukları ve vasi veya kayyımı olduğu şahıslar evlenme, velayet veya vesayetten mütevellit alacaklar için önce icrası lazım gelen takip merasimine lüzum olmaksızın ilk haciz üzerine satılan malın tutarı vezneye girinceye kadar aynı derecede hacze iştirak edebilirler. Şu kadar ki bu hak ancak haciz, vesayetin veya velayetin veya evliliğin devamı esnasında veya zevalini takip eden sene içinde yapıldığı takdirde istimal olunabilir. Bir dava veya takibin devam ettiği müddet hesaba katılmaz…” hükmünü, 3. fıkrası da; “Nafaka ilamına istinat eden alacaklı önce takip merasiminin icrasına lüzum olmaksızın her zaman aynı derecede hacze iştirak edebilir…” hükmünü içermektedir.
Buna göre, bir yıllık süre ile sınırlı olmaksızın nafaka ilamına bağlı alacak için önceden takip yapılmadan her zaman hacze iştirak edilebilir. Yasadaki “her zaman” ibaresini, satış bedelinin vezneye girmesine kadar iştirak edebileceği şeklinde anlamak gerekir. Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 19.02.2009 tarih ve 2008/12471 E., 2009/1290 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; nafaka alacaklısı takip talebinde bulunmasına, takibi kesinleştirmesine ve bunun sonucunda kendisine kesin haciz yetkisinin gelmesine gerek olmaksızın hacizli malın paraya çevrilip bedelinin icra veznesine girmesi anına kadar hacze takipsiz iştirak etme hakkına sahiptir.
Öte yandan, İİK’nın 206. maddesi, anılan Yasa’nın “İflasın hukuki neticeleri” başlıklı yedinci babında yer almaktadır. Bu madde hükmü, iflas tasfiyesi sırasında düzenlenen sıra cetvelindeki imtiyazları düzenlemekte olup, hacze iştirak hali dışında haciz yolu ile ilgili takiplerde uygulanmaz. Haciz yolu ile takiplerde bedeli paylaşıma konu malın satış tutarı bütün alacaklıların alacaklarını karşılamaya yetmezse, bir sıra cetveli düzenlenir. Haciz yolu ile takiplerde düzenlenen sıra cetvelinde kural, alacaklıların haciz tarihlerine göre sıralanmasıdır. Bunun için ilk kesin haciz sahibi alacaklı ve buna iştirak edebilecek diğer alacaklılar belirlenerek hacze iştirak dereceleri ve her derece içinde de sıralar oluşturulur. İİK’nın 140. maddesinin ikinci fıkrasında 206. maddeye atıf yapılmış ise de, bu maddedeki imtiyazların sadece aynı derecede hacze iştirak eden ve kamu alacağı sahibi olmayan alacaklılara karşı ileri sürülmesi mümkündür. Diğer bir deyişle, İİK’nın 206. maddesindeki imtiyazlar, (hacze iştirak hali hariç, İİK.m.100-101) haciz yolu ile takiplerde düzenlenen sıra cetvellerinde, sonraki tarihli haciz sahibi alacaklıyı önceki tarihli haciz sahibi alacaklının önüne geçiremez.
Somut olayda, şikayetçi tarafın, nafaka ilamına dayalı olarak satış bedelinin vezneye girmesine kadar ilk hacze iştirak etmesi mümkün iken, bu yolu seçmediği, ilamlı icra takibine giriştiği, bedeli paylaşıma konu taşınmaz üzerine haciz koydurduğu anlaşılmış olup; bu haliyle şikayet olunanın ilk haczine iştirak edeceği açıktır.
Kural olarak iştirak alacaklısı, haczi koyduran takip alacaklısı ile birlikte malların satış bedelinden alacağını alır. Satış sonunda bu para, alacaklılar arasında garameten paylaşılır. Ancak imtiyazlı alacaklılar İİK.’nın 206. maddesinde düzenlenmiş olup, şikayetçi hem İİK.’nın 101. maddesi anlamında iştirak alacaklısı, hem de 206/4-C maddesi anlamında imtiyazlı alacaklıdır.
Bu durumda, mahkemece, yukarıda açıklama ve ilkelere uygun olarak, ilama dayalı nafaka alacaklısı olan şikayetçinin haczinin, haczi daha önceki tarihli olan şikayet olunanın haczine iştirak edebileceği, İİK’nın 140/ 2. ve 3. maddesi hükümleri uyarınca, nafaka alacağının haciz talep tarihinden önceki son bir yıl içerisinde tahakkuk etmiş olan kısmının, İİK.’nın 206/4-C maddesindeki imtiyazlı durumu nedeniyle satış bedelinden öncelikli olarak karşılanması, para artması durumunda, artan paranın, şikayetçinin alacağının anılan imtiyazdan yararlanmayan kısmı ile şikayet olunanın alacağı arasında garameten paylaştırılması gerektiği gözetilerek, bu miktarların bilirkişi raporu ile belirlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye ve yanılgılı gerekçeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, şikayetçi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, şikayetçi yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.10.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Sıkça Sorulan Sorular
Hacze İştirak Nedir?
Hacze iştirak, İcra ve İflas Kanunu kapsamında borçlu kişi birden fazla sayıda kişiye karşı borcu olduğunda ve mal varlıkları bu borcu ödemeye yetmezse alacaklıların kanunda öngörülen koşullar dahilinde hacze katılımını sağlayan hukuki bir yoldur.
Hacze İştirak Nasıl Yapılır?
Hacze iştirak iki şekilde yapılabilir. Adi hacze iştirak ve imtiyazlı iştirak yöntemi kullanılmak sureti ile hacze ortak olunabilir. Her iki durum için de kanunda öngörülen koşulların sağlanması gerekir.
Hacze Adi İştirak Nedir?
Takipli iştirak aynı zamanda hacze adi iştirak olarak bilinir. Kanunda belirlenmiş olan şartlar dahilinde hacze adi iştirak yapılabilir. Bu tür bir yol seçildiği takdirde ilk alacaklı borçluya yöneltilen bir takibi başlatmış olmalıdır. Kesinleşmiş takip işlemine ek olarak öncelik şartına da bakılır.