Ceza hukukunda davanın reddi kararı yargılamanın sonunda verilen bir hükümdür. Sanık hakkında aynı suç sebebi ile önceden verilmiş bir hüküm ya da açılmış bir dava bulunuyorsa, duruşma sona erdirilerek “davanın reddi” kararı verilebilir.
5721 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223/1. maddesi, “Duruşmanın sona erdiği açıklandıktan sonra hüküm verilir.” hükmünü taşımaktadır. CMK 223/7. maddesinde yer alan “Aynı fiil nedeniyle, aynı sanık için önceden verilmiş bir hüküm veya açılmış bir dava varsa davanın reddine karar verilir” düzenlemesi davanın reddi hükmünün normatif dayanağını oluşturur.
Ceza hukukunda davanın reddi kararı, CMK 223/1 maddesinde bir hüküm (son karar) çeşidi olarak kabul edilir. Davanın reddi kararı dışındaki hüküm çeşitleri ise;
Mahkumiyet kararı,
Beraat kararı,
Ceza verilmesinin uygun olmadığı,
Güvenlik tedbirine hüküm kararı,
Davanın düşmesi kararıdır.
Davanın Reddi Kararı Şartları Nelerdir?
Davanın reddi kararı, “ne (non) bis in idem” ilkesibi güvence altına alır. “Ne (non) bis in idem” ilkesi, bir kişi hakkında aynı suç sebebi ile birden fazla dava açılamaması ya da bir hüküm verilememesidir. Uygulamada ceza mahkemeleri mükerrer davaların varlığı durumunda davanın reddi hükmünü verebilir. Mükerrer davadan bahsedebilmek için şu özelliklerin bir arada olması şartı aranır;
Sanıkla ilgili açılan her davanın taraflarının aynı olması,
Dava konusu suç tarihinin aynı olması,
Dava konusu olayın aynı olay olmasıdır.
Yukarıdaki şartlar söz konusu olduğunda aynı sanık için aynı suç sebebi ile açılmış ya da hüküm verilmiş mükerrer bir ceza davası olacağı için CMK m.223/7 gereği davanın reddine karar verilmesi gerekir.
Mükerrer bir davanın varlığı için önceki davanın açılmış olması şartı aranır. Aynı suçtan kaynaklı daha önce kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi durumunda, mükerrer kamu davası açılması şartı bulunduğu görülmez. Bunun sebebi ise; kovuşturmaya yer olmadığı ile ilgili karar soruşturma aşamasında savcılığın kamu davası açmamasını ifade ediyor olmasıdır. Açılmış bir kamu davası olmadığı için aynı fiile sonradan açılan kamu davasında davanın reddi kararı verilmesi söz konuşu değildir.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi de 7. Ek Protokolün 4. maddesiyle “Aynı suçtan iki defa yargılanmama ve cezalandırılmama hakkı” başlığı altında mükerrer dava yolu ile yargılama yapılmasını hukuka aykırı kabul eder. 7. Ek Protokol 4. maddenin ilgili bölümü şu şekildedir:
“1. Hiç kimse; bir devletin ceza yargılaması usulüne ve yasaya uygun olarak kesin bir hükümle mahkum edildiği ya da beraat ettiği bir suçtan dolayı aynı devletin yargısal yetkisi altındaki yargılama usulleri çerçevesinde yeniden yargılanamaz veya mahkum edilemez.”
Uluslararası Hukukta No Bis İdem İlkesi Nedir?
Birleşmiş Devletler‚ Uluslararası Ceza Mahkemesi Roma Statüsü‚ İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi, No Bis İdem ilkesini kabul edenler arasındadır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) 7 numaralı protokolünün 4. Maddesi kapsamında, non bis idem ilkesine açıkça yer verilmiştir. Bu maddede “Hiç kimse bir devletin ceza yargılaması usulüne ve yasaya uygun olarak kesin bir hükümle mahkûm edildiği ya da beraat ettiği bir suçtan dolayı aynı devletin yargısal yetkisi altındaki yargılama usulleri çerçevesinde yeniden yargılanmaz veya mahkûm edilemez” hükmü düzenlenmiştir. Bu hüküm bireyin aynı suça ilişkin iki kez cezalandırılmama hakkı‚ beraat kararı olsa da iki kez yargılanmama ya da yargılanmaya tabi olmama haklarını da kapsayacak şekilde üç farklı güvence içerir. Birleşmiş Milletler ve Siyasi Haklar Uluslararası Sözleşmesi‚ 1966 tarihinde kabul edilmiştir. İki farklı devletin yapacağı bazı yargılamaları istisna tutar ve çifte yargılama tehlikesinden kurtulma hakkını garanti eder.
Sözleşmeye göre “Hiç kimse bir ülkenin yasalarına ve ceza usulüne göre daha önce kesin olarak mahkûm olmuş ya da beraat etmişse‚ aynı fiil için yeniden yargılanamaz veya cezalandırılamaz.” İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi ise istisna olmaksızın aynı suçtan iki kez yargılanmama ve cezalandırılmama durumunu insan hakkı olarak kabul etmiştir. 7. Ek Protokolü ile olağanüstü hallerde de bu güvenceye uygun olmayan hiçbir tedbir ve kısıtlamaya gidilememesinin kararı alınmıştır. 22 Kasım 1984 tarihinde kabul edilen bu ek protokol Türkiye’de 1 Ağustos 2016 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu protokol;
Aynı suçtan iki kez yargılanmama ve cezalandırılmama hakkı
Hiç kimse bir devletin ceza yargılama usullerine uygun olarak kesin bir hükümle mahkûm edildiği ya da beraat ettiği bir suçtan kaynaklı, aynı devletin yargı yetkisi altındaki yargılama usulleri çerçevesinde yeniden yargılanamaz ya da mahkûmiyet kararı verilemez.
Yukarıdaki fıkra hükümleri, yeni veya yakın zamanda ortaya çıkan delillerin veya daha önceki durumlarda davanın neticesine etki edebilecek esaslı bir kusurun varlığı halinde, ilgili devletin ceza yargılaması usulü ve yasasına uygun olarak davanın yeniden açılmasına engel teşkil etmez.
Davanın Reddi Kararına Karşı İtiraz, İstinaf veya Temyiz Başvurusu
1. Davanın Reddi Kararına İtiraz
İtiraz kanun yolu, ilk derece mahkemesi tarafından verilen bir kararın aynı derecede bulunan bir başka mahkeme tarafından değerlendirilmesine öngörülmüştür.
İtiraz süresi öğrenme ya da tebliğ tarihinden itibaren iki haftadır (CMK md. 268/1). Davanın reddi kararına karşı itiraz etmek için kanun yoluna gidilmez. Hükmün denetlenmesi ise kanunlarda istinaf ya da temyiz yolu ile gerçekleştirilebilir.
2. Davanın Reddi Hükmüne Karşı İstinaf Başvurusu
İstinaf, mahkumiyet kararını maddi olay yönünden ve hukuki yönden denetleyen kanun yoludur. İstinaf denetimi, üst dereceli bir mahkeme olan istinaf mahkemesi (bölge adliye mahkeme) yetkisinde gerçekleştirilebilir. Davanın reddi hükmü verilmesine karşı istinaf yolu başvurusu yapılması ile maddi olayın yerinde değerlendirilip değerlendirilmediği hükmün hukuka uygun olup olmadığı ile ilgili denetim gerçekleştirilebilir. İstinaf başvuru süresi, davanın ret edilmesi kararının gerekçesi ile birlikte tebliğinden itibaren iki hafta olarak belirlenmiştir.
3. Davanın Reddi Kararına Karşı Temyiz Başvurusu
Temyiz, istinaf mahkemesi tarafından bozma kararı dışında hükümlerin hukuki açıdan yeniden incelenmesi için bir ceza davasının taraflara tanınmış olan olağan bir kanuni yoldur. Davanın ret edilmesi kararı aleyhinde istinaf başvurusu yapılması ve istinaf mahkemesinin başvurusu ile ilgili hüküm verilmesi sonrası istinaf mahkemesinin bu kararı aleyhine temyiz başvurusu yapılması mümkündür. Temyiz süresi, istinaf mahkemesi kararı tefhimi ya da tebliğ tarihinden itibaren 15 gün olarak belirlenmiştir (CMK 291/1).
Ceza Hukukunda Davanın Reddi Durumunda Yargılama Gideri ve Vekalet Ücreti
Mükerrer olarak açılmış ikinci dava, sanık ya da mağdurun kendi kusuru ile değil, tamamen soruşturma makamlarının insiyatif ile açılmış olduğu zaman sanığa veya katılana yargılama gideri yükletilemez. Bu durumda davanın reddi kararı verilirse, yargılama giderinin hazine üzerinde bırakılması kararı verilir.
Davanın reddi kararı, mahkemenin dosyadan elini çektiğini gösteren son karardır. Buna karşın daha önceden kesin hükümle birlikte vekalet ücretine hükmolunduğu ya da açılmış bir dava sebebi ile ret kararı veriliyorsa, birinci davada hükmedilecek olduğu için ret kararı verilen bu ikinci davada vekalet ücretine hükmolunmaz. Aksi bir durum, taraflara bir olaydan dolayı iki defa vekalet ücreti yüklenmesi sonucu doğurur. Ceza hukukunda dava reddi durumu hakkında daha detaylı bilgi için alanında uzman bir ceza hukuku avukatı ile iletişime geçilebilir.
Sıkça Sorulan Sorular
Davanın Reddi Kararı Hangi Durumlarda Verilebilir?
Aynı fiil sebebi ile aynı sanık için önceden verilmiş ve kesinleşmiş bir hükmün ya da açılmış bir davanın varlığı durumunda ret kararı verilir.
Davanın Esastan Reddi Ne Anlama Gelir?
Davanın reddi kararı daha çok usule ilişkin olsa da, ilgili ret kararına karşı yapılan istinaf talebinin yerinde görülmemesi durumunda, bölge adliye mahkemesince esastan ret kararı verilebilir.
Dava Esastan Ret Olursa Tekrar Açılır Mı?
Eşlerden birinin ya da her ikisinin de açtığı boşanma davası ile ilgili mahkeme tarafından ispat, usul kuralları, kusurluluk, yasal şartların oluşmaması gibi farklı sebeplerle reddedilebilir. Bu durumda taraflar belli şartların sağlanması ile tekrardan dava açabilir.
Davanın Reddi Durumunda Vekalet Ücreti Kesinleşir Mi?
Davanın görüldüğü mahkemeye göre hükmedilecek avukatlık ücreti kesinleşmiş ücreti geçemez. Dolayısı ile ret kararı verilen davalarda vekalet ücreti maktu ücreti geçmemek üzere verilir.
Rededilen Dava Tekrar Açılabilir Mi?
Davanın usulden reddi ile dava hiç açılmamış olarak değerlendirilir. Dolayısı ile zamanaşımı süresi de kesilmiş olarak görülmez. Davanın usulden reddi sonrası zamanaşımı süresi dolmamışsa aynı davanın tekrar açılması mümkündür. Ancak, sürenin dolmasından sonra dava açıldığında itiraz ile davanın reddine karar verilebilir.