Borç alacak ilişkilerinden doğan kefalet sözleşmeleri Türk Borçlar Kanunu kapsamında düzenlenir. Bu sözleşmelerde borçlunun alacaklıya borcunu ödemediği durumlarda onun yerine bu sorumluluğu bizzat alan kefil sıfatına haiz kişinin varlığı söz konusudur.
Kefil olan kişi bu işlemi kendi adına ve hesabına onaylar. Kanun koyucu evlilik birliği içinde kişinin mutlak ve sınırsız bir biçimde kefalet sözleşmesi yapma özgürlüğüne kısıtlama getirmektedir. Aile birliğinin korunması maksadını güden bu hukuki tedbir kapsamında eşlerden biri kefalet sözleşmesi imzalayacağı zaman diğer eşin yazılı iznini almak zorundadır.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin kefalette eşin rızasına ilişkin vermiş olduğu 16.10.2018 tarihli kararı şu şekildedir:
Taraflar arasında görülmekte olan menfi tespit davasının ilk derece mahkemesinde yapılan yargılaması sonunda verilen kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine … Bölge Adliyesi Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi tarafından verilen istinaf talebinin esastan reddine ilişkin hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– KARAR –
Davacı vekili, davalı banka ile dava dışı asıl borçlu…Elektrobakır San. A.Ş. arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinin davacı tarafından 11/03/2013 tarihinde müteselsil kefil sıfatıyla imzalandığını, kullanılan kredi borcu ödenmediği için davalı banka tarafından icra takibine başlandığını, davacı tarafından imzalanan kefalet sözleşmesi tarihi itibariyle TBK’nın 584. maddesi uyarınca kefalet sözleşmesinin geçerliliği için eşin rızasının arandığını, davacının imzaladığı kefalet sözleşmesi için eşin rızası alınmadığından geçersiz olduğunu, bu nedenle davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti ile takibin davacı yönünden iptaline ve %20 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davalı banka ile dava dışı…Elektrobakır San. A.Ş. arasındaki kredi sözleşmesinin 11/03/2013 tarihinde düzenlendiğini ve aynı tarihte davacının eşinin davacının kefalet sözleşmesini imzalamasına muvafakat ederek eş muvafakatnamesini banka personeli huzurunda imzaladığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davacı tarafından, davacının eşine ait muvafakatnamedeki tarih yazısının davacının eli ürünü olmadığı, bu anlamda geçersiz olduğu, buna bağlı olarak da kefalet sözleşmesinin de geçersiz olduğunun savunulduğu, TBK’nın 584. maddesinin incelenmesinde eşin el yazısına ilişkin bir açıklık olmadığı eğer ki el yazısı ile yazma şartı açıkça aransa idi tıpkı 583. maddede belirtildiği gibi bu hususun madde metninde açıkça belirtileceği, ayrıca davacının diğer yazı kısımlarını kabul edip tarih kısmındaki yazıyı kabul etmemesinin dürüstlük kurallarına uygun olmadığı, bu nedenle yasal şartlara uygun olan eş muvafakatnamesinin geçerli olduğu, gerek kefalet sözleşmesinin gerekse de eş muvafakatlerinin şekil şartlarının gerçekleşmiş olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hükme karşı davacı vekili tarafından istinafa başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; davacının iddiasını usulüne uygun delillerle ispat edemediğinden davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle istinaf talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle muhakeme hukukuna ve maddi hukuka uygun bulunan hükmün ONANMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin … Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesine gönderilmesine, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 16/10/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Kefalet Nedir?
Borcun ödenmesinin taahhüt edilmesi kefalet anlamını içermektedir. İki türlü kefalet verilebilir. Müteselsil kefalet ve adi kefalet olarak kefaletin iki türünden söz edilebilir. Alacak, borç ilişiklerini ilgilendiren kefalette kefil olan kişi alacaklıya karşı borçlunun borcunu yerine getirmediği durumlarda sorumlu olur.
Kefalet sözleşmesinde taraflar; alacaklı, borçlu ve kefildir. Taraflar arasında kefalet sözleşmesi tesis edildiğinde yasalar kapsamında hareket edilir. Bir başkasının borcunu ödemediği durumlarda ortaya çıkan sonuçlar bu borca kefil olunması durumunda kefil olan kişiye yüklenir. Kefalet sözleşmesi yazılı olarak yapılır.
Kefalet Sözleşmesi
Borçlar Hukuku kapsamında sözleşme özgürlüğü ilkesi esas alınır. Sözleşme özgürlüğü ilkesi ile ifade edilmek istenen sözleşmeler kurulurken ve koşullar belirlenirken kişiler özgür iradeleri doğrultusunda hareket edebilir.
Bunun yanı sıra kişilerin özgür iradeleri ile karar vermeleri söz konusu olduğunda mutlak ve sınırsız bir özgürlükten söz edilememektedir. Özgürlüğün sınırlarını sözleşmelerden ve kanundan doğan unsurlar belirler.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu uyarınca eşlerden her biri kanunda aksi belirtilmediği sürece diğer eş ve üçüncü kişilerle her çeşit hukuki işlemi yapabilmektedir. Medeni Kanun’un 193. Maddesi kapsamında eşlerden her biri herhangi bir kişi ya da makam onayına ihtiyaç duymaksızın her tür hukuki işlemi gerçekleştirebilmektedir.
Sözleşme özgürlüğüne getirilen sınırlamalar kanun koyucunun aileyi koruma maksadı ile dikkate aldığı hususlardır. Medeni Kanun’da yer verilen kadın-erkek eşitliği ilkesi gereğince de bu sınırlamalar eşlerden her iki tarafı da ilgilendirmektedir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 584. Maddesi kapsamında sözleşmelerle ilgili sınırlamalara yer verilirken kefalet sözleşmeleri için de aynı durum geçerlidir. Kefalet sözleşmesi yapacak olan eş diğer eşin yazılı rızasını almak zorundadır.
Bunun yanı sıra kanunun aynı maddesi uyarınca tarafların rıza almadan yapabileceği işlemlere de açıklık getirilmektedir.
Kefalet sözleşmesi alacaklı, borçlu ve kefil arasında yazılı olarak yapılan ve Türk Borçlar Kanunu kapsamında uygulanabilen bir çeşit anlaşma metnidir. Sözleşme yapılırken kefil olunan azami tutarın yanı sıra tarih de yazılı olarak beyan edilir.
Borç alacak ilişkisinde kefalet sözleşmesi yapılabilir. Kefil olan kişi bir başkasının alacaklı kişiye borcunu ödememesinden doğacak olan hukuki sonuçları üstlenir. Evli kişilerin kefil olması halinde 11.04.2023 tarihinde yürürlüğe giren istisnalar haricinde eşin yazılı rızasına gerek duyulmaktadır.
Kefalet Sözleşmesinde Eşin Rızası
Borçlunun alacaklıya olan borcunu yerine getirmemesi durumunda hukuki sorumluluk üstlenen kefil, kefalet sözleşmesi ile hukuki açıdan yükümlülük altına girer. Kefalet sözleşmesi borç alacak ilişkisinde üçüncü kişiye gidilmesini olanaklı hale getiren hukuki bir kurum olarak karşımıza çıkar.
Türk Borçlar Kanunu 581. Madde kapsamında kefil, alacaklıya karşı borçlunun borcunu yerine getirmediği hallerde ortaya çıkacak sonuçlardan kişisel olarak sorumluluk almayı üstlenir. Bu kapsamda kefalet sözleşmesinin tanımı kanun maddesine göre yapılır.
Kefalet sözleşmesi hazırlanırken kefil, adi kefil olarak göründüğü takdirde alacaklı alacağını borçludan tahsil edemezse alacaklı önce borçluya takip yapmak zorundadır. Takip işleminin ardından borcun ödenmemesi durumunda ise kefile gidilebilir.
Sözleşmede kefil, müteselsil kefil olarak gösterildiğinde ise alacaklı doğrudan borçluya gitmeden kefile alacak takibi başlatabilir. Kefalet sözleşmesi şekil şartına uygun olarak hazırlanmak zorundadır. Evli eşler kefil olduğu takdirde eşin ayrıca yazılı rızası alınmak zorundadır.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin kefalette eşin rızasına ilişkin vermiş olduğu 15.06.2017 tarihli kararı şu şekildedir:
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının bozulmasını mutazammın 13.10.2016 tarih ve 2016/12256-21462 Karar sayılı Daire ilamının müddeti içinde tashihen tetkikinin davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Düzeltilmesi istenen Yargıtay ilamıyla bunda atıf yapılan mahkeme kararında yazılı gerekçeler ve dosyada mevcut belgeler karşısında karar düzeltme isteği yerinde görülmediği gibi HUMK. nun 440. maddesinde yazılı dört halden hiç birine de uymadığından İİK.nun 366. ve HUMK.nun 442. maddeleri uyarınca (REDDİNE), takdiren 275,00 TL para cezasının karar düzeltme isteyenden alınmasına, 65,40 TL karar düzeltme harcından, evvelce alınan harç varsa mahsubu ile eksik harcın karar düzeltme isteyenden tahsiline, 15.06.2017 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
Karşı Oy
TBK 584’e göre kefil olmak isteyen kişi kefalet sözleşmesi yapacağı sırada evli ise eşinin rızasını alması gerekir. Bunun için eşlerden birinin mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmaması veya yasal olarak ayrı yaşama hakkının doğmaması gerekir. Eşinin rızasının kefalet sözleşmesinden önce veya en geç kurulması anında verilmiş olması şarttır.
Aynı maddenin ikinci fıkrası ile birinci maddesine 6455 sayılı Kanunun 77. maddesi ile 28.08.2013 tarihinde eklenen fıkrada eşin rızasının aranmayacağı hal ve konular ayrı ayrı belirtilmiştir.
Eşlerden birinin aldığı kredi için diğer eşin kefil olması halinde kefalet metninin asıl borç senedi ile aynı metin içinde bulunması ve birlikte aynı zamanda imzalanması kaydı ile izne gerek olmadığı kabul edilebilir. Fakat kefalet daha sonra akdedilecek ise (asıl borçlu olan) eşin izninin aranması gerekir. Zira bir kişi kendisi borç altına girmekle birlikte aynı şekilde eşinin de kendi malvarlığı ile sorumluluk altına girmesini istemeyebilir. Bu nedenle asıl borçlu eşin izni aranmaktadır (Ayan,S; Kefalet Sözleşmesinde Kefilin Sorumluluğu … 2013 s. 126). Kefaletin borçlu eşin yararına olduğu gerekçesi ile eşin iznine tabi olmadığı söylenemez. Kendisi aile bütçesine yük getirmiş olan borçlu kişi, bu kez de eşinin kefil sıfatı ile bir yük daha getirmesine yanaşmayabilir (Özen, B. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu Çerçevesinde Kefalet Sözleşmesi, … 2012 s. 177).
Bu nedenlerle kefalete rıza gösterecek eşin borçlunun bizatihi kendisi olması nedeniyle eş rızasının aranmayacağı yönündeki çoğunluk görüşüne katılmıyorum.
Eş rızası alınmaya kefalet geçerli olmadığından icra emrinin iptali yönündeki mahkeme kararının onanması görüşündeyim.
Kefalet Sözleşmesi Şartları
Kanun koyucu kefalet sözleşmelerine yönelik olarak sıkı şartlara uyulmayı zorunlu kılmıştır. Kefalet sözleşmesi ile kefilin bir borç ilişkisine taraf olması nedeni ile kanun koyucu sözleşme düzenlenirken şartlara uyulmasını zorunlu kılmaktadır.
- Geçerli bir borç ilişkisi olmalıdır,
- Sözleşme yazılı biçimde yapılmak zorundadır,
- Sözleşmede kefilin sorumlu tutulacağı azami miktara yer verilmelidir,
- Sözleşmede kefalet tarihi yer almalıdır,
- Kefil olanın ayırt etme gücünde olması, kısıtlılık hali bulunmaması gerekir,
- Kefil evli ise eşin yazılı rızası gerekmektedir.
Eşin Rızası Olmadan Kefil Olunabilir mi?
Kanun koyucu evli bireylerin bireysel karar alırken bazı sınırlamalar kapsamında hareket etmesini uygun görmektedir. Bunda yatan temel neden aile birliğinin korunmak istenmesidir. Aile, toplumun en temel yapı birimi olduğundan sürekliliğinin korunması amaçlanır.
Aile birliğinde oluşabilecek problemler ailenin dağılmasına yol açacağından ekonomik sebeplerle eşin ya da çocukların zarar görmemesi için kefalet ihtiyacı ortaya çıktığında eşin yazılı rızasına gerek duyulmaktadır.
Evli olmayan bireylerde kefalet ilişkisinde bir rıza şartı söz konusu değildir. Bununla birlikte evli kişilerde kefalet sözleşmesi yapılacağı zaman eşin yazılı rızası alınmak zorundadır. Türk Borçlar Kanunu 584. Madde uyarınca eşlerden biri mahkeme tarafından verilen bir ayrılık kararı olmadığı takdirde veya yasal olarak ayrı yaşama hakkına sahip değilse, diğer eşin yazılı rızasını almadan kefil olamamaktadır.
Kefil Olmak İçin Eşin Rızası Aranmayan Durumlar
Türk Borçlar Kanunu evlilik birliği içinde eşlerden birinin kefil olması durumunda diğer eşin yazılı rızasının alınmasını gerekli kılmaktadır. Kanunun 584. Maddesi bu konuyla ilgili düzenlemeleri ilgilendirmektedir. Bununla birlikte bazı hallerde eşin yazılı rızasına gerek duyulmaz.
Eşin rızasına gerek duyulmayan haller kanunda şu şekilde açıklanmaktadır:
- Evlilik birliği boşanma kararı ile sonlandırılmış ise,
- Mahkeme tarafından verilmiş eşlerin ayrı yaşaması yönünde bir karar varsa.
TBK 584 uyarınca kefalet türleri arasında ayrım gözetilmeksizin evli eşlerden biri kefalet sözleşmesi imzalayacağı zaman diğer eşin yazılı rızasını almak zorundadır. Aile birliği içinde ekonomik ilişkilerden eşlerin ayrı tutulması amacı ile kanun koyucu tarafından yapılan bu düzenlemelerin ticari yaşamda bazı aksamalara yol açması nedeni ile kanun maddesine bazı eklemeler yapılması gerekli görülmüştür. Bu düzenleme kapsamında eşin rızasının aranmayacağı hallere eklemeler olmuştur.
Kanuna eklenmiş olan istisnai haller aşağıdaki gibidir:
- Ticaret siciline kaydı olan ticari işletmenin sahibinin ya da ticaret şirketinin ortağı veya yöneticisinin verdiği şirketi-işletmeyi ilgilendiren kefaletler,
- Mesleki faaliyetleri sebebi ile esnaf ve sanatkârlar sicilinde kaydı bulunan esnaf ve sanatkarların verdiği kefaletler,
- 5570 sayılı Kamu Sermayeli Bankaların yürüttüğü faiz destekli krediler ya da kâr payı destekli fon kullandırılması yönündeki kanun kapsamında uygulanacak kredilerde kullanılacak kefaletler,
- Esnaf kredilerini ilgilendiren kefaletler.
Kefalet Sözleşmesinin Kefil Olacak Eş Bakımından Özellikleri
Kefalet sözleşmesi herkes tarafından yapılabilir. Evli olan kişiler bu tür bir sözleşme yapacağı zaman bazı koşulların olması gerekir. Kefil olmak isteyen kişi evli ise Türk Medeni Kanunu uyarınca geçerli ve resmi bir evlilik birliğinin varlığı gerekir.
Evlilik birliği içinde eşler arasındaki mal rejiminin kefalet sözleşmesi yapılırken bir önemi olmamaktadır. Kefil olacak eş erkek ya da kadın olabilir. Medeni Kanun uyarınca kadın, erkek eşit kabul edildiğinden herhangi bir eş kefalet sözleşmesini imzalayabilir. Burada aranan koşul diğer eşin yazılı rızasıdır.
Kefil olacak eşin bu işlemi kendi adına ve hesabına onaylaması gerekir. Doğrudan temsilci veya tüzel kişinin organı sıfatına haiz olarak kurulan kefalet sözleşmelerinde işlemin sonuçları temsil edilen kişi adına doğmaktadır.
Kefaletin türü bakımından konu incelendiğinde bütün kefalet türlerinde evli eşlerde diğer eşin yazılı rızası koşulu geçerli olmaya devam etmektedir. TBK 584/1 kapsamında evlilik birliği sürerken kurulan kefalet sözleşmeleri için diğer eşin yazılı rızasına gerek duyulmaktadır. Kefalet sözleşmelerinde eşin rızasının aranmaması açısından ayrılık kararının eşlerden birinin talebi üzerine ya da boşanma davası sonucunda verilmesi aynı sonucu doğurmaktadır.
Boşanma ve ayrılık davası açılmasının ardından dava sürerken eşlerin ayrı yaşama hakkına istinaden bu dönemde yapılacak kefalet sözleşmelerinde de diğer eşin rızasına gerek duyulmamaktadır.
Eşin rızası kefalet sözleşmelerinde geçerlilik şartı olurken bulunmaması durumunda kefalet sözleşmesini kendiliğinden hükümsüz hale getirmektedir. Rızanın adi yazılı şekilde olması gerekirken rıza sahibi eşin imzası olmalıdır. Ayrıca noter tasdiki aranmamaktadır. Rıza verilen kefaletin müteselsil kefalet olması halinde de bu hususa rıza beyanında yer verilir. Belirtilmediği takdirde kefaletin adi kefalet olduğu kabul edilir.
Rızanın veriliş zamanı da önemli bir konudur. Rıza verecek eş bunu sözleşme kurulmadan önce ya da sözleşmenin kurulması sırasında vermiş olmalıdır. Sözleşme kurulduktan sonra diğer eşin sözleşmeye icazet vermesi söz konusu olamamaktadır. Rıza verileceği zaman her somut kefalet için ayrı ayrı verilmiş olması koşulu aranır.
Kurulmuş olan bir kefalet sözleşmesinde sonradan yapılacak olan değişiklikler için de diğer eşin rızası aranır. Kefilin sorumlu olduğu miktarı artırmaya yönelik değişiklikler, adi kefaletin müteselsil kefalete dönüşmesine yol açan değişiklikler, kefil yararına koyulan güvencelerde meydana gelen önemli ölçüde azalamaya yol açacak değişiklikler için eşin yeniden rıza vermesi gerekmektedir.
Sıkça Sorulan Sorular
Kefalet Verilirken Eşin Rızası Gerekir mi?
Evlilik birliği sürerken eşlerden birinin kefalet sözleşmesi imzalaması durumunda diğer eşin yazılı rızasının alınması zorunludur. Kanun koyucu bu koşulu aile birliğinin zarar görmemesi maksadı ile yürürlüğe koymuştur. Yazılı rıza alınmadığı takdirde kefalet sözleşmesi kendiliğinden hükümsüz olur.
Kefalet Nedir?
Kefalet, alacaklı ile borçlu arasındaki ilişkide borcun ödenmemesi durumunda borcun yerine getirilmesi sorumluluğunun üstlenilmesidir. İki tür kefalet vardır. Adi kefalet ve müteselsil kefalet. Borcun ödenmediği hallerde kefil hukuki sonuçları yerine getirmekle yükümlü olan kişidir.
Kefalet Sözleşmesi Şartları
Kefalet sözleşmesi yazılı olarak yapılır. Kefalet sözleşmesi hazırlanırken taraflar arasında bir borç ilişkisinin olması gerekir. Kefilin sorumlu olduğu azami miktar, sözleşme tarihi sözleşmede yer almak zorundadır. Kefil, ayırt etme gücünde olmalı kısıtlılık hali bulunmamalıdır. Evli olan kişiler için sözleşmede diğer eşin yazılı iznine de yer verilmesi zorunludur.