Eşin Tasarruf Yetkisinin Kısıtlanması

Eşin Tasarruf Yetkisinin Kısıtlanması

Eşin tasarruf yetkisinin kısıtlanması ile ilgili olarak bilinmesi gerekenlerden biri tasarruf yetkisinin ne olduğu konusudur. Tasarruf yetkisi; bir hakka doğrudan doğruya etki eden ve o hakkı değiştirme ya da sınırlama ve sona erdirme yetkisi olarak tanımlanır. 

Kural olarak konuya bakıldığında tasarruf yetkisinin sınırlandırılmadığı ya da kaldırılmadığı durumlarda geçerli olmak üzere hakka sahip olan kişi o hak üzerinde tasarrufta bulunabilmektedir. Kural olarak tasarruf yetkisinin varlığı kanunla belirlenir. Tasarruf yetkisinde sınırlama ya da kaldırma sonucunda bu durum istisnaya dönüşmektedir.

Tasarruf yetkisinin sınırlandırılması ile elde edilmek istenen sonuç hak sahibinin hukuki durumuna bağlı olarak yapılması muhtemel olan işlemler sonucu üçüncü kişilerin zarar görmesini engellemektir. Burada üçüncü kişileri koruma amacından söz edilebilir.

Eşin tasarruf yetkisinin kısıtlanması Medeni Kanun uyarınca düzenlenen bir konudur. Eşin tasarruf yetkisinin kısıtlanması konusu uyarınca kanunlarda yapılan düzenleme ile aile içi işleyişin daha etkin olması sağlanmaktadır. 

Türk Medeni Kanunu’nun ilgili maddesi uyarınca eşlerden birinin yapacağı bazı işlemler söz konusu olduğunda diğer eşin talebi üzerine bu işlemler için talep eden eşin iznine ihtiyaç duyulmaktadır. Bu kanun maddesinin eşlerin mali durumlarına ilişkin olarak eşitleyici hükümler içerdiği görülmektedir.

Eşlerden her birinin kendi mal varlığı üzerinde serbestçe tasarruf etme yetkisi bulunmaktadır. Eşler arasında eşitliğin yanı sıra serbestinin de sağlandığı uygulama kanunla düzenlenmiştir. Eşler üçüncü kişilerle ya da kendi aralarında hukuki işlemler yapacakları zaman serbest olarak hareket edebilmektedir.

Eşlerin serbest hareket edebilmesi için mal rejimi hukukuna, evliliğin genel ilkelerine ve miras hukukuna aykırı davranmamaları gerekmektedir. Eşlerin işlem serbestileri sınırsız değildir ve bu eylemlerin belli sınırlar çerçevesinde yapılabilmesine izin verilir.

Eşin tasarruf yetkisinin kısıtlanması çeşitli başlıklar altında ele alınabilir. Bu konulardan biri de eşlerin işlem serbestisine getirilen sınırlamalardır İşlem serbestisi genel başlığı adı altında eşlerin aile konutuna ilişkin işlem yapılması gerektiğinde bir sınırlama ile karşılaşılmaktadır.

Bunun yanı sıra evlilik birliğinin korunması amacı ile eşin belirli bir malvarlığı değeri üzerindeki tasarruf yetkisi kısıtlanabilmektedir. Eşin saklı payını azaltmaya yönelik tasarrufun yanı sıra edinilmiş mallara katılma rejimi kapsamında yer alan paylı mülkiyet konusu malın payları üzerinde tasarrufta bulunacağında getirilen sınırlamalar şeklinde konu açıklanabilir.

Eşin Tasarruf Yetkisi Hakkında Bilinmesi Gereken Önemli Hususlar

Eşin tasarruf yetkisinin kısıtlanması hukuki bir uygulama olarak yapılır. Bu konuda Aile Mahkemeleri aracılığı ile işlemlerin yapılabilmesi mümkün olmaktadır. Hak sahibinin tasarruf yetkisinin alanında daralmaya yol açan bu uygulama tasarrufta bulunacak olanın hak üzerinde tasarrufta bulunmasını engelleyen bir durum değildir. Bununla birlikte yapılacak tasarruf işlemini hükümsüz kılma özelliğine sahiptir. 

Hâkim kararına bağlı olarak eşlerin tasarruf yetkisinin sınırlanmasına ilişkin bir süreden söz etmek zordur. Bu konuda kanunda herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Hâkimin gerekli görmesi durumunda karar verirken geçerli süreyi açıkça belirtebilir. Bunun yanı sıra sınırlamaya ilişkin olarak hâkimin herhangi bir süre belirtme zorunluluğu bulunmamaktadır. Ayrıca kanun uyarınca tehlike ortadan kalktığında ve yükümlülükler de yerine getirildiğinde hakkında sınırlama kararı alınan eşin bu önlemlerin kaldırılmasını talep etme hakkı da bulunmaktadır.

  • Eşlerden biri diğer eşe yönelik olarak tasarruf yetkisinin sınırlandırılması talebi oluşturduğunda bir dava yolu ile bunu gerçekleştirmelidir. Eşlerden biri dava açmak sureti ile bu işlemleri yapabilir. Bu durumda şartların oluşması halinde hâkimin verdiği karar doğrultusunda diğer eşin tasarruf yetkisinde kısıtlamalara gidilebilmektedir.
  • Bu durumda dava açan eşin rızası alınarak diğer eş tarafından işlemler yapılabilecektir. Rızanın verilebileceği zaman aralığı ise işlem öncesi, işlem yapılırken ya da işlem sonrasında onay şeklinde şekillenebilmektedir. Sonradan yapılan işlemlerde verilecek onayın eşin hukuksal güvenliği de göz önünde bulundurularak kısa sürede verilmiş olması gerekmektedir. 
  • Eşin tasarruf yetkisinin kısıtlanması Yeni Medeni Kanun’a göre evlilik birliğinin korunması amacını taşımaktadır. Bu uygulama sırasında aile konutunun taşıdığı öneme istinaden bu malvarlığı değerinde olduğu gibi çeşitli malvarlığı değerlerinde tasarruf işlemleri için diğer eşin rızası gerekli olmaktadır.
  • Ayrıca aile konutunun dışında yer alan bazı mal varlığı değerlerinin eşlerden birinin tasarrufuna konu olması durumunda ise gerekli koşullar oluştuğu takdirde hâkim kararı alınarak diğer eşin rızasına ihtiyaç duyulur. 
  • Kanunla yapılan düzenlemelerdeki temel amaç ailenin ekonomik varlığının korunmasını hedef almaktadır. Eşlerden birinin yapabileceği hesapsız harcamaların aileye zarar vermesini önlemek bu kanunda esas alınmaktadır. 

Eşin tasarruf yetkisinin kısıtlanması yeni Medeni Kanun uyarınca düzenlenir. Ailenin eşlerden birinin yanlış yatırımları nedeni ile yoksullaşması ve gelecekte zarar görmesi istenmediğinden kanun aracılığı ile eşin tasarruf yetkisinin kısıtlanması uygulaması yürürlüğe konulur. Çocukların ve diğer eşin ekonomik geleceğinin tehlikeye düşmesi ve zarar görmesi istenmeyen bir durumdur.

Evlilik birliği içerisinde mal varlığı değerlerinin öznem arz etmesi nedeni ile eşlerden birinin bu değerleri hesapsızca tüketmesini engellemek adına bu davranışa sebebiyet verecek eşin yetkilerini kısıtlamak amacı ile bu kanun maddesi düzenlenmiştir. 

Bir hakkın sahibi kural olarak o hakkın üzerinde tasarruf yetkisine sahiptir. Bunun yanı sıra bazı istisnai durumlarda hak sahibi kişi tasarruf yetkisinin sınırlandırılması uygulaması ile karşılaşabilir. Türk Medeni Kanunu 199. Maddesi uyarınca eşin tasarruf yetkisi kısıtlanabilmektedir. Bunun temelinde ailenin korunması amacı yatmaktadır.

Eski Medeni Kanun uyarınca eşler arasında her tür hukuki işlemin yapılabilmesi mümkün olmakta idi. Bunun yanı sıra bazı işlemlerde sulh hakiminin onayının alınması gerekiyordu. Sulh hakiminin onaylaması ile gerçekleştirilebilen işlemler sırasında kadının kocasına göre daha zayıf olduğu düşünülen hususlar bulunduğundan yeni düzenlemelere gidilmiştir.

Bu durumun ortadan kaldırılabilmesi içinse kanun uyarınca bazı düzenlemeler yapılmıştır. Hukuki açıdan genel kural işlem serbestisi olurken istisna olarak da tasarruf yetkisinin sınırlandırılmasına gidilmesi yapılan çalışmaların sonucunda ortaya çıkmıştır.

Eşin tasarruf yetkisinin kısıtlanması şartlarının ortaya çıkması ise ailenin ekonomik varlığının tehlikeye düşmesi ile ilişkilendirilmiştir. Tasarruf yetkisinin sınırlandırılabilmesi için seçimlik şartlardan biri ailenin ekonomik varlığını tehlikeye düşürecek şartların oluşmasıdır. Ailenin ekonomik varlığı tehlikeye düştüğünde menfaati olumsuz yönde etkilenen eş talep ettiğinde hâkim diğer eşin tasarruf yetkilerini kısıtlama konusunda karar verebilecektir.

Bu tür bir durum ortaya çıktığında talepte bulunan eşin rızasının alınarak hareket edilmesi gerekir. Belirli mal varlığı değerleri üzerinde bir tasarruf yapılacaksa talep eden eşin rızası alınarak hareket edilmesi gerekirken hâkim bunu talep eden eşin isteği doğrultusunda karar verecekse şartların oluşmuş olması gerekir.

Eşin Tasarruf Yetkisinin Kısıtlanmasına Yol Açan Durumlar

Eşin tasarruf yetkisinin kısıtlanması çeşitli koşulların ortaya çıkması ile mümkün olmaktadır. Evlilik birliğinin varlığının yanı sıra güvenliğine yönelik ciddi ve yakın bir tehlike olması bu kararın verilmesinde etken olur. Bu tür bir karar verilebilmesi için ailenin ekonomik varlığını tehlikeye sokacak hallerin ortaya çıkması gerekir.

Evlilik birliğinde yer alan mal ve gelirler uygun olmayan araçlara yatırıldığında ve kazanç elde edilmesi mümkün olmayan durumlara sebebiyet verildiğinde bu karar alınabilir. Bunun yanında eşlerden biri var olan ticari işletmesini kapattığında ve gelir getirici başka bir faaliyet yapmayı düşünmediğinde de bu karar alınabilmektedir.

Eşlerden biri ticari işletmesinin karşılıksız olarak üçüncü kişilere devrettiğinde veya değerinin altında bir fiyata satması durumunda da tasarruf yetkisi kısıtlanabilir. Ailenin geçimi için önemi olan birikimler eşlerden biri tarafından ihtiyaçların dışında kullanıldığında da talep eden eşin isteğine uygun olarak diğer eşin tasarruf yetkisi kısıtlanabilmektedir.

Eşin tasarruf yetkisinin kısıtlanması ile ilgili olarak evlilik birliğinden doğan mali bir yükümlülük ihmal edildiğinde bu kısıtlamaya gidilebilmektedir. Bu durumda diğer eşin mali yükümlülüğü yerine getirmeyen eş ile ilgili olarak tasarruf yetkisinin kısıtlanması talebi dikkate alınır.

Eşlerden biri gelişigüzel tasarruflarda bulunursa ve bu durum mal varlığının eksilmesi ya da tamamen yok olmasına neden olursa tasarruf yetkisinde kısıtlamaya gidilebilir. Bu konu ile ilgili olarak verilebilecek örnekler de çeşitlidir.

Hak sahibi eşin çocuklarına karşı sorumlu olduğu nafaka yükümlülüğünü yerine getirmemek için mal ve haklarını hesapsız şekilde elden çıkarması durumunda tasarruf yetkisi kısıtlanabilir. Bunun yanı sıra eşlerden biri edinilmiş mallara karşı katılma rejiminde ve eşine karşı olarak katılma alacağından doğan borcuna istinaden mal ve haklarında hesapsızca harcama yapabilir. Eşin bu durumlar karşısında muvazaalı işlemler yapmış olması halinde eşin tasarruf yetkisi diğer eşin rızasına bağlanabilmektedir. 

Bunun için Türk Medeni Kanunu 199. Maddesi uyarınca hareket edilmektedir. Eşlerden biri evlilik birliği sürerken evlilik dışı bir ilişki yaşadığında ve mevcut malvarlığı değerleri üzerinden de bu ilişkiye istinaden tüketim yapmaya başladığında evlilik dışı ilişki kuran eşin tasarruf yetkisi kısıtlanabilir. Bunun gerçekleşebilmesi içinse eşin mali yükümlülüğünü yerine getirmesi konusunda bir tehlikenin olması şartı aranmaktadır.

Eşin tasarruf yetkisinin kısıtlanmasına yönelik hukuki yol kullanıldığında yerine getirilmesi talep edilen mali yükümlülük evlilik birliğinden kaynaklanmak zorundadır. Bu tür bir talebin oluşması eşlerden birinin isteği ile mümkün olur. 

Talep etme hakkına sahip olan eşin menfaatlerinin tehlikede olması gerekmektedir. Ayrıca menfaatlerinin tehlikeye düşmesinin yanı sıra lehine getirilecek sınırlamanın da yararı olmalıdır. Bu uygulamada eşlerden birinin talebi olması gerekir. Hâkim kendiliğinden yani resen bu tür bir karar vermez. 

Eşin Tasarruf Yetkisinin Kısıtlanması Şartların İspatı

Eşin tasarruf yetkisinin kısıtlanması için şartlardan birinin varlığının ispatı yeterli olur. Evlilik birliği içerisinde eşlerden biri ailenin mal varlığına yönelik olarak ciddi ve yakın bir tehlike oluşturduğunda diğer eş malvarlığına zarar vereceği düşünülen eşe yönelik olarak tasarruf yetkisinin kısıtlanmasını talep edebilmektedir. 

Hukuki açıdan bu konuda ön görülen iki koşuldan birinin ispatlanması ise yeterli olmaktadır. Bu durumda ise ciddi ve yakın tehlikenin ispatlanması beklenmezken inandırıcı kanıtların yeterli sayıldığı görülmektedir. 

Eşin Tasarruf Yetkisi Kısıtlanması Yetkili ve Görevli Mahkeme

Eşin tasarruf yetkisinin kısıtlanması konusu evlilik birliği ile ilgili bir durumdur. Aile birliğini ilgilendiren çeşitli uyuşmazlıklarda görevli mahkemeler Aile Mahkemeleri olmaktadır. Aile hukukunu ilgilendiren konularda ortaya çıkabilen dava ve işlere yönelik Aile Mahkemeleri’ne başvuru yapılması gerekmektedir.

Aile Mahkemeleri’nin olmadığı yerlerde ise bu tür konulara Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun belirlediği Asliye Hukuk Mahkemeleri bakar. Tasarruf yetkisinin sınırlandırılması konusu belirli bir mal varlığı ya da mal varlığı değerleri hakkında gerçekleşmektedir. 

Bu tür davalarda bilinmesi gerekenlerden biri de davalı eşin tüm malvarlığı değerlerini kapsayacak genel bir tasarruf yetkisi sınırlamasının söz konusu olmadığıdır. Sınırlama konusunu oluşturanlar parasal değere sahip her türlü hak ve eşyalar olmaktadır.

Eşin tasarruf yetkisinin kısıtlanması ile ilgili olarak kısıtlamaya konu olabilecekler arasında herhangi bir taşınır otomobil ya da aile konutu dışındaki taşınmazlar olabilmektedir. Bunun yanında ailenin geçim kaynağı olan işletme, birikim yapılan para, kıymetli evraklar sayılabilmektedir.

Eşlerden biri talep ettiğinde dava açmak sureti ile diğer eşin tasarruf yetkisinin kısıtlanmasını sağlayabilmektedir. Bunun için hukuki şartların oluşması gerekir. Ayrıca bu tür davaların uzun sürme ihtimaline karşılık hâkim ek önlemlere başvurabilmektedir.

Bu durumda da hâkim karara varmadan önce somut olayın gerektirdiği ek önlemleri uygulayabilir. Tasarruf yetkisinin kısıtlanmasına ilişkin eşlerden biri dava açtığında dava açılır açılmaz her türlü önlem alınabilmektedir. Bu durumda takdir yetkisi hâkimde bulunmaktadır. Hâkimin sahip olduğu takdir yetkisi de sınırsız değildir. 

Hâkimin takdir yetkisini kullanarak alabileceği önlemler arasında taşınır malın veya kıymetli evrakın bankaya, mahkemeye veya üçüncü kişiye verilmesi yer alır. Eşin banka hesapları dondurulabilir, üçüncü kişilerdeki hesap ve alacaklar da aynı şekilde dondurulabilmektedir.

Konu hakkında daha detaylı bilgi almak için boşanma avukatımız ile iletişime geçebilirsiniz.

Sıkça Sorulan Sorular

Tasarruf yetkisi; bir hakka doğrudan doğruya etki eden ve hakkı değiştirme, sınırlama veya sona erdirme yetkisidir.
Eşin tasarruf yetkisinin kısıtlanması nedeniyle yaşanan uyuşmazlıkların çözümü, aile mahkemeleri eliyle gerçekleştirilir.